Erken dönemde hiçbir belirti göstermiyor: 'Her 3 kişiden birinde...'

Bilindiği gibi her yıl eylül ayının son haftası “Dünya Prostat Kanseri Farkındalığı” olarak geçiyor. Prostat kanserinin belirtilerini, merak edilenleri ve tedavi olanaklarını konunun uzmanı olan Op. Dr. Hasan Hüseyin Tavukçu’ya sorduk. Tavukçu, “80 yaşından sonra her 3 kişiden birinde prostat kanseri gelişeceği öngörülüyor.” dedi.

Aksam.com.tr

İstanbul Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğinde görevli Op. Dr. Hasan Hüseyin Tavukçu, dünya prostat kanseri farkındalık haftası dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu.

Aksam.com.tr’den Ferit Ömeroğlu’na konuşan Tavukçu, açıklamasında prostat kanserinin erken dönemde hiçbir belirti göstermeyeceğini söyledi.

Prostatın iyi huylu büyümesi ne anlama geliyor?

Prostatın iyi huylu büyümesi, prostat bezinin normalden daha büyük boyutlu olması olup işemede zorlanma yaptığı durumlarda ise iyi huylu prostat tıkanıklığı olarak ifade edilir. Genel olarak ikinci tanım olan “iyi huylu prostat tıkanıklığı” yerine yaygın bir şekilde “prostatın iyi huylu büyümesi” kullanılmaktadır.

Prostat büyümesi, prostat kanseri ile aynı şey mi?

Aynı şey kesinlikle değildir. Ancak iki hastalık aynı anda bulunabilir. Yani hastanın prostat boyutunun daha büyük olması ve genellikle buna eşlik eden işeme zorluğu durumu ile beraber prostatında kanser de bulunabilir.

“80 YAŞINDAN SONRA HER 3 KİŞİDEN BİRİNDE PROSTAT KANSERİ GELİŞECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR”

Prostat kanserine neden olabilen risk faktörleri var mı?

Prostat kanseri için en önemli risk faktörleri yaşlılık, etnik köken ve aile hikâyesi bulunmasıdır. 80 yaşından sonra her 3 kişiden birinde prostat kanseri gelişeceği öngörülüyor. Afrika kökenli Amerikalılarda prostat kanseri hem daha agresif hem de daha sık rapor edilmektedir. Ailesinde prostat kanseri hikâyesi olanlarda daha sık olarak prostat kanseri saptanırken, sadece baba veya kardeşte ise risk 2 kat, bu kişiler 60 yaş altında ise risk 3 kat artıyor. Son yıllarda ailesinde meme kanseri veya over (yumurtalık) kanseri hikâyesi olanlarda prostat kanseri riskinin arttığı bildirilmektedir.

“ORTA VE AĞIR DÜZEYDE ŞİKÂYETLERİ OLANLAR BÖBREK YETMEZLİĞİNE YAKALANABİLİR”

Prostatla ilgili şikayetleri olanlar günlük hayatında nelere dikkat etmelidir?

İşeme zorluğu olanlar öncelikle bir üroloji uzmanına başvurup gerekli tetkikleri yaptırarak hastalıklarının durumu ortaya koyulmalıdır. Mevcut durum, bazı uluslararası geçerli şikâyet sorgulama formları ile basitçe anlaşılabilir. Prostat tıkanıklığının derecesine göre tedavi yaklaşımı değişecektir; hafif düzeyde şikayetleri olanların aldıkları sıvı miktarını güne dengeli yaymaları, eğer varsa kullandıkları bazı ilaçların saatlerini düzenlemeleri önerilebilir. Orta düzeyde şikâyetleri olanlara medikal tedavi başlanmalıdır. Ağır düzeyde şikâyetleri olanlara ön planda operasyon önerilebilir. Orta ve ağır düzeyde şikâyetleri olanların özellikle kabızlıktan kaçınması tavsiye edilir. Orta ve ağır düzeyde şikâyetleri olanların böbrek yetmezliğine kadar varabilen problemler yaşayabileceği unutulmamalıdır.

“PROSTAT KANSERİ ERKEN DÖNEMDE HİÇBİR BELİRTİ VERMEZ”

Prostat kanseri erken dönemde belirti verir mi?

Prostat kanseri maalesef erken dönemde hiçbir belirti vermez. O nedenle aile hikâyesi olanlarda 40 yaşından itibaren, aile hikâyesi olmayanlarda ise 45 yaşından itibaren prostat muayenesi ile beraber PSA kan tetkiki yaptırmaları önerilir. İlk değerlendirmeden sonra kanser düşündürecek bulgu yoksa bundan sonraki takip aralıklarına üroloji uzmanınız karar verir.

Prostat kanserine yakalandığını öğrenen hasta için hazırlanması gereken aşamalar nelerdir?

Öncelikle prostat kanseri tanısı konan hastanın genel performans durumu ve yaşam beklentisi belirlenir. Fizik muayenesi, prostat biyopsisi sonrası patoloji raporundaki bulgular ve PSA kan tetkiki değerlerine göre hastalığın metastaz yapıp yapmadığına yönelik tetkikler yapılmalıdır. Bu tetkikler sonucunda eğer hastalık prostatta sınırlı ise lokal tedaviler dediğimiz radikal prostatektomi veya prostata yönelik radyoterapi ön planda düşünülür. Başka bir organa yayılım tespit edilmişse yayılım yüküne göre hastaya kemoterapi ve hormonal tedavi planlanır.

Yeni tedavi yöntemleri neler? Başarı ne durumda ülkemizde?

Yeni tedavi yöntemlerinden önce, tanı aşamasında veya tekrar prostat biyopsisi gerekliliğine karar verme sürecinde son yıllarda sıklıkla multiparametrik MR ile prostat içindeki şüpheli lezyonlar değerlendirilmeye başlandı.

Multiparametrik MR ile saptanan şüpheli alanları hedefleyebilen sistemler ile prostat biyopsisi yapılabilmektedir. Ayrıca metastatik durumu daha yüksek doğrulukla tespit edebilen PSMA PET BT (Nükleer tıp inceleme yöntemi) yüksek riskli hasta grubunda kullanıma girerek hastanın klinik evresi belirlenebilmektedir.

Erken evrede aktif izlem dediğimiz hastaların küratif tedavi yapılmadan periyodik olarak takip edilmesine yönelik yaklaşım yaygınlaşmaktadır, çünkü erken dönemde tespit edilen bazı prostat kanserleri ilerleme göstermeyebilir.

Bazı erken evreli hastalarda fokal tedaviler olan lezyona yönelik yöntemler son yıllarda gelişmiş ve kullanılmaktadır; ancak bu yaklaşımların uzun dönem sonuçları yeterli düzeyde mevcut değildir. Yeni tedavi yöntemlerine baktığımızda açık ameliyatlar yerine özellikle robotik sistemlerle gerçekleştirilen operasyonlarda hastaların iyileşme süreçleri daha hızlı, genel memnuniyet oranları daha yüksek olmaktadır.

“KANSERE BIÇAK VURULMAZ İDDİASI TÜMÜYLE ÇÜRÜMÜŞTÜR”

Operasyona uygun olmayan veya operasyonu istemeyen hastalar için de radyoterapi tedavileri günümüzde oldukça gelişmiştir. Bundan 5 yıl öncesine kadar ameliyat edilmeyen oligometastatik diğer bir deyişle 3 veya daha az alanda yayılım gösteren hastalıkta bile son yıllarda radikal cerrahi uygulanmaya başlanmıştır. Bu yaklaşım halk arasındaki yanlış bir inanış olarak hâlen dillendirilen “kansere bıçak vurulmaz” iddiasını artık tümüyle çürütmüştür.

Diğer bir yenilik ise metastatik hastalarda önceki dönemlerde daha geç safhalarda uygulanan kemoterapi seçeneklerinin günümüzde mümkün olduğunca erken başlanmasıdır. Neredeyse her yıl metastatik prostat kanserine yönelik yeni bir kemoterapi-immünoterapi ilacı çıkmaktadır ve bu tedaviler hastaların yaşam yıllarını ciddi olarak artırmaktadır.

Tüm bu yeni yaklaşımlar dünyanın en gelişmiş merkezlerinde uygulandığı gibi ülkemizde de uygulanabilmektedir. Yeni bazı teknolojilerin (robotik sistem, hedefe yönelik biyopsiler, PSMA PET BT, kemoterapi-immünoterapi ilaçları gibi) maalesef ülkemiz şartlarına göre pahalı olmaları dezavantajlarıdır.

“KİŞİLER 40 YAŞINDAN İTİBAREN TARAMA MUAYENESİ YAPTIRMALI”

Dünya prostat kanseri farkındalık haftasındayız. Neler söylemek istersiniz?

Prostat kanseri maalesef erken dönemlerinde belirti vermediği için özellikle aile hikâyesi olanların tarama muayenelerini 40 yaşından itibaren yaptırmaları gerekmektedir. Avrupa’da ve ülkemizde erkeklerde görülen en sık ikinci kanser olan prostat kanserine yönelik muayenesi ve gerekirse ilgili tetkiklerinden kaçınılmamalıdır. Çünkü prostat kanseri her ne kadar diğer kanserlere göre daha yavaş seyir gösterse de halen öldürücülüğü yüksek bir kanserdir.

Moleküler Onkoloji üzerinde doktora yapıyorsunuz. Neyi hedefliyor moleküler onkoloji bölümü?

Moleküler Onkoloji, her tür kanserin oluşum mekanizmalarını inceleyerek altta yatan kişisel yatkınlığı ortaya koymaya çalışıyor. Kanser, her insanda farklı mekanizmalar üzerinden gelişip ilerliyor. Bu sayede mücadele edilen hastalığa hangi ilaçla veya yöntemle karşı çıkılabileceği belirleniyor. Bazı ilaçların bazı hastalarda hiç faydalı olamayacağı anlaşılıp en etkili diğer yöntem seçiliyor.

Geçmişte hiç ameliyat önerilmeyen hastalarda gelişmiş yeni yöntemlerle ameliyatlar yapılıp izleyen tedavi yöntemleri belirlenebiliyor. Temel bilimlerden olan Moleküler Onkoloji alanının doktora programı ile klinik bilimlerdeki, diğer bir deyişle hasta ile birebir ilişki kuran tıbbi bölümlerin eğitimi sağlanarak hasta değerlendirme açısından entegrasyon oluşturuluyor. Amaç, geleceğin tedavileri olan “kişiselleştirilmiş onkolojik tedavilerin” biz klinisyenler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi diyebiliriz.