KADİR TEKİN
Yaz mevsiminin vazgeçilmez meyvesi olan karpuz, ferahlatıcı tadıyla serinlemenin en tatlı yollarından biri. Ancak çoğumuz bu nefis meyveyi sadece lezzeti için tüketiyoruz ve onu nasıl yediğimizin sağlığımız üzerindeki etkilerini göz ardı ediyoruz.
Son araştırmalar, karpuzun doğru şekilde tüketildiğinde yalnızca susuzluğu gidermekle kalmayıp, kas ağrılarını anında hafiflettiğini ve vücuda enerji verdiğini ortaya koyuyor.
KARPUZ NASIL TÜKETİLMELİDİR?
Karpuzun kırmızı kısmı elbette vitamin ve likopen açısından zengindir. Ancak asıl şifa, kabuğa yakın beyaz tabakada gizli. Bu kısım, "citrulline" adı verilen ve kasları rahatlatan, kan akışını artıran bir amino asit içeriyor.
Spor sonrası kas ağrılarını hafifletmek için bu beyaz kısmı da tüketmek büyük fark yaratıyor. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirmede de etkili.
Birçoğumuz karpuzu buzdolabından çıkar çıkmaz yemeyi tercih ediyoruz. Oysa karpuzun sindirimi ve içeriğindeki besinlerin emilimi, oda sıcaklığında daha etkili hale geliyor.
Soğuk karpuz mideyi zorlayabilirken, oda sıcaklığındaki karpuz sindirim sistemine destek olur ve vücudu doğal şekilde rahatlatır.
Kurutulup öğütülerek yoğurtla birlikte tüketildiğinde, kasların onarılmasını hızlandırır ve kas spazmlarını önlemeye yardımcı olur.
Karpuzun en verimli şekilde fayda sağlaması için sabah saatlerinde ya da antrenmandan 30-60 dakika önce tüketilmesi önerilir.
Bu zamanlamayla birlikte enerji seviyeleri yükselir, vücuttaki laktik asit birikimi azalır ve antrenman sonrası kas yorgunluğu daha az hissedilir.