Panik ve strese dikkat! Bağışıklık sistemini bozuyor!

Psikolojik durum bağışıklığı nasıl etkiliyor? Korkunun dozu ne olmalı? Bu sorular gün içinde merak ediliyor. Klinik Psikolog Yeşim Sonat psikolojinin bağışıklığa etkilerini anlattı. Hastalık korkusunun vücut sağlığına ve psikolojiye etkilerini haberimizde bulabilirsiniz.

Koronavirüs dünyada korku ve paniğe neden oldu. Peki, bu hastalık korkusu psikolojiyi nasıl etkiliyor? Panik olma durumu bağışıklığı nasıl etkiliyor? Korkunun dozu ne olmalı? Bütün bu sorulara cevap aramak amacıyla Klinik Psikolog Yeşim Sonat ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Psikolog Yeşim Sonat koronavirüs korkusunun bağışıklık sistemine olan etkilerini Mor Papatya’ya anlattı. Sonat, psikolojinin önemli olduğu bugün de bütün soruları detaylarıyla cevaplandırdı.

Korkunun dozu ne olmalı?

Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan bu denli büyük bir salgın hastalık karşısında korku duymak verilen en doğal tepkilerden biridir. Gergin olmak, stresli olmak henüz ülkemizdeki bu salgın hastalık için yeni sayılabilecek şu günlerde beklenen bir durumdur. Belirsiz ve kontrol edemediğimiz bir durum içindeyiz, korku ve endişe bu nedenle doğal tepkilerdir.

Ancak yoğun bir panik duygusu, hastalıktan kapmak dışında bir şey düşünememek, günlük yaşam ve çalışma gibi rutinlerini devam ettiremeyecek kadar büyük bir panik duygusu oldukça fazladır. Hiç korku ve endişe duymamak bütün riskleri inkâr etmenin bir sonucu olduğu gibi kişiyi tehlikeli bir duruma düşürebilir. Ancak panik sadece hastalıkla ilgili yoğun bir uğraş biçimini aldığında kişinin ruh sağlığına zararlıdır ve bu sürece adapte olmayı engelleyebilir.

Dolayısıyla korku normal hatta koruyucudur ancak bir süre sonra kontrol altına alınmalı ve paniğe dönüştürülmemelidir. Kişi bahsedilen önlemleri almalı, duygularını çevresiyle paylaşmalıdır.

Psikolojik durumun bağışıklık sistemine etkisi var mı?

Bağışıklık sistemi bedenimizi içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyan oldukça önemli bir sistemdir. Ancak bazı durumlarda bu sistem baskılanabilir. Stres yaratan, kişide kaçmak ya da savaşmayı gerektiren durumlarda bedende bağışıklık sistemi baskılanır. Bu da bizim oldukça korunmasız bırakmaktadır. Stresle birlikte salgılanan hormonlar vücudun biyokimyasal dengesini, organların işleyişini etkileyebilmektedir.

Asılsız haberler, söylentiler psikolojiyi nasıl etkiler?

Tabi doğal olarak panik, korku ve çaresizlik duyguları tetiklenir. Hatta kişi yapacak hiçbir şeyin kalmadığını düşünüp ümitsizliğe kapılabilir. Kişide uykuya dalmada, sakin kalmada güçlükler gözlenebilir. Konsantrasyon güçlükleri ve hastalıkla ilgili olabilecek her şeyle zihinsel uğraş olabilir.

Kendimize neler söyleyelim bu süreçte?

Hayatta sağlıklılık kadar hastalanmaya da yer olduğunu kendimize hatırlatmakta fayda var. Özellikle bulaşıcı, salgın hastalıklar için kendimizin ve ailemizin yapabileceği şeyler olduğunu ve bu önlemlerin koruyuculuğunun olduğunu unutmamak gerekir.

Onun dışında süreci beklemek, izlemek hayatımıza olabildiğince devam etmek önemli. Kendimize zor bir süreçten geçtiğimizi ancak hastalıklarla bilimsel, soğukkanlı ve ciddi bir yaklaşımla mücadele edilince sürecin sonlanacağını telkin etmek gerekli. İlişkilerimizi telefon, internet vasıtasıyla sürdürmeli, endişelerimizi konuşmalıyız. Bu sürecin bir yönüyle belirsizlikler içerdiğini kabul etmek ve yapılabileceklere odaklanmak önemlidir.

Bilgilerimizi sadece sosyal medya üzerinden değil haber kanalları ve resmi kanallar üzerinden edinmek, sizi panikleten durumlardan ve kişilerden kaçınmak ve ruh sağlığınızı korumak önemli gözükmektedir. Ruh sağlığı ile ilgili daha detaylı öneriler için Türk Psikologlar Derneği ve Türk Psikiyatri Derneğinin site ve hesaplarını takip edebilirler.