KADİR TEKİN
Uykunun derinliklerine daldığınızda, beyniniz sessizce çalışmaya devam eder... Peki ama neden? Geceleri gördüğünüz o garip, bazen anlamlı bazen de tamamen karmaşık rüyalar aslında ne anlatmak istiyor?
Her gece gördüğümüz rüyalar sadece bilinçaltımızın rastgele oyunları mı, yoksa psikolojik bir ihtiyacın dışavurumu mu? İşte rüyaların arkasındaki şaşırtıcı gerçekler...
Rüyalar uzun yıllardır hem psikologların hem de nörobilimcilerin ilgisini çeken konulardan biri. Uyku sırasında beynimiz aktif kalmaya devam eder ve bu süreçte bastırdığımız duygular, yaşadığımız stresler, korkular ve arzular hayal dünyasında şekil bulur. Bilim insanlarına göre rüya görmek, beynin gün içindeki bilgileri işlemesi ve bilinçaltımızı düzenlemesiyle yakından ilgilidir.
Rüyaların çoğu, uykunun REM (Rapid Eye Movement) evresinde görülür. Bu evrede beynimiz neredeyse uyanıkken olduğu kadar aktiftir.
Araştırmalar gösteriyor ki REM uykusunda; beyin olayları yeniden yapılandırır, hafıza güçlenir ve duygusal denge sağlanır. Yani rüyalar yalnızca birer "hayal" değil, beynin kendini iyileştirme ve yeniden organize etme biçimidir.
Birçok insan "Ben hiç rüya görmem" dese de aslında herkes rüya görür. Fark, sadece rüyaları hatırlayıp hatırlamamakla ilgilidir. Uyanmadan hemen önce görülen rüyalar genellikle daha net hatırlanır. Rüya günlüğü tutmak, bu süreci daha etkili hale getirebilir.