MasterChef Fatma Polat'tan şaşırtan itiraf: MasterChef'te sadece yemekler yarışmıyor

Diksiyonu ve yaptığı yemeklerle adından söz ettiren MasterChef 2021'in yarışmacılarından Fatma Polat, 20 yıl sonra üniversiteye başlamasından boksa ilgi duymasına kadar hakkında merak edilenleri anlattı.

AKSAM.COM.TR/MOR PAPATYA

Merve Kantarcı Çulha

Diksiyonu ve pozitif olmasıyla dikkat çeken MasterChef 2021'in yarışmacılarından Fatma Polat, yemeğe ve hayatına dair merak edilenleri anlattı.

Aksam.com.tr'den Merve Kantarcı Çulha'nın sorularını yanıtlayan MasterChef Fatma Polat, MasterChef'in ana kadrosuna ilk seçilen yarışmacı oldu fakat erken elendi. Peki, bu süreçte MasterChef'te neler yaşandı? 20 yıl sonra başladığı eğitim hayatı Fatma Polat'a neler kattı? Tüm merak edilenleri konuştuğumuz keyifli röportajdan geriye kalanlar sizlerle...

MasterChef'le ana kadroya ilk seçilen yarışmacı olmanıza rağmen gidişiniz erken oldu. Bu noktada haksızlık olduğunu hiç düşündünüz mü?

Ana kadroya ilk girmiş olmak harika bir deneyimdi. Karmakarışık duygular hissettim gerçekten. Hiç çekinmeden söyleyebilirim ki en belirgin duygum korku ve kaygıydı. Bu kendime güvensiz olduğum için değildi, karakterleri bilmiyordum ama hepsi iyi deneyimleri olan şeflerdi. Bu benim korkmam için çok yeterli bir sebepti. Yarışma başladığında, özellikle ilk gün daha girişken olmalıydım ama kimsenin elinden yaptığı yemeği alıp ben yapayım diyecek biri değilim, yapamadım. Sonradan daha iyi devam etti. En iyi yaptığımı söyleyebileceğim ve çevremin de çok beğendiği; mercimekli köfteyi zaman telaşına kapılıp daha sıcağı çıkmadan yoğurup tutturamamam, bana kendimi inanılmaz kötü hissettirdi. Kabul etmeliyim ki oradaki zaman yönetimine adapte olamadım. O kadar ciddi odaklanma sorunu yaşadım ki hızlı oluşumla övünen ben asla hızlı hareket edemedim. Tüm bunlara rağmen kendime kızgın değilim, yeni yeni keşifler yaptım içimde ve yeniden kendimle konuşma, yüzleşme fırsatı buldum. İyi ki oradaydım. Parça bütün ilişkisinde bütüne değer katan parça olmaya çalıştım.

Şeflerin şefkatle ve zarafetle öğretme çabaları, arkadaşlarıma her sorduğum soruda canla başla cevap verip bildiklerini dosdoğru anlatmaları... Velhasıl ne haksızlık ne de başka şey düşünüyorum. Çok çok keyifli bir yoldu benim için. Tüm yol arkadaşlarıma sevgi ve selam olsun.

MasterChef'te stres yönetiminin etkin olduğu ekranda görüyoruz. Gerçekten öyle mi? Sadece yemeklerin yarıştığı bir yarışmadan sizce neden kavga gürültü eksik olmuyor?

Gerçekten stres yönetimi önemli. Sadece yarışmada değil, aslında hayatın her alanında çok önemli. Sadece yemeklerin yarıştığını mı düşünüyorsunuz sahiden? Ben böyle düşünmüyorum!

Evet, elbette yemek yarışması ama orada birbirinden farklı aile dinamikleri ile büyümüş, bambaşka çevrelerden gelmiş, çok başka veya çok benzer mizaçlara sahip 16 birey var. Hepsi de çok haklı olarak işlerini en iyi yapan olduğunu düşünüyor. Bir kısmı daha görünür, daha bilinir olmak ve kendini ispat etmek istiyor. Hal böyle olunca tartışmalar, eleştiriler (ki en çok eleştiri tetikliyor tartışmaları) kaçınılmaz oluyor. Şunu söylemeden geçemeyeceğim, gerçekten her biri çok sevdiğim çok değer verdiğim insanlar, gerçekten iyi ki tanıdım onları.

MasterChef'te diksiyonunuz ve güler yüzünüz de ön plana çıktınız. Hatta Somer şef ve birçok takipçiden de bu konuda övgü aldınız. Böyle konuşmayı neye borçlusunuz?

Öncelikle sevgili Somer Şef, Mehmet Şef ve Danilo Şef'e teşekkür ederim. Takipçilerden de gerçekten çok güzel geri dönüşler alıyorum. Sağ olsun var olsunlar. Yakın çevrem hep güzel konuştuğumu söylerdi. Yeni tanıştığım kişiler meslek yakıştırmaları yapar, mutlaka övgü dolu birkaç kelam ederdi ama Somer Şef ile başlayan farkındalık, durumu daha görünür kıldı.

Çocukluğumdan beri kitaplar çok yakın arkadaşlarım oldu. İnsan bazen "o kadar okudum aklımda bir şey kalmadı" diye hayıflanıyor. Sonra sonra fark ettim ki okuduklarımız ete kemiğe dönüşüyor, kuşatıyor ruhumuzu. Farklı kelimelerin altını çizer, bakar not alırım. Sonra yavaş yavaş cümle içinde kullanıp kelimenin dilime yerleşmesine sağlamaya çalışırım. Güzel konuştuğumu düşünen söyleyen ve soranlara haddim olmayarak bir tavsiyem var, okuyun!

MasterChef'le tanıdığımız dışında Fatma Polat kimdir? Neyi sever, hikâyesi nedir? Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

16 Ekim 1983 İstanbul doğumluyum. Aslen Sivaslıyım. Terazi burcuyum, yükselenim aslan. Dört kardeşiz anneme ve babama bunun için teşekkür ederim şu an en önemli işim öğrenci olmak ve annelik.

Sabahları uyanır uyanmaz Türk kahvesi içerek güne başlarım. Her gün az ya da çok okumaya, notlar çıkarmaya çalışırım. Güz dönemi daha yoğun ders ve eğitimle geçiyor. Gezmeyi çok seviyorum, farklı şehirler, ülkeler, kültürler keşfetmek yaşamımı renklendiriyor. Çocuklarımın zamanından çalmamak için üniversitemi eve yakın tercih ettim. Kolay gidebilmek için de motosiklet aldım. Geçen yıldan beri motosiklet kullanıyorum. İnanılmaz keyifli, araba kadar güvenli gelmiyor ama onun için şöyle diyorum "Güvensiz ama özgür hissettiriyor." Ulaşabileceğim, yapabileceğim ne varsa deneyimlemek İstiyorum.

MasterChef'te diksiyonunuz ve güler yüzünüz de ön plana çıktınız. Hatta Somer şef ve birçok takipçiden de bu konuda övgü aldınız. Böyle konuşmayı neye borçlusunuz?

Öncelikle sevgili Somer Şef, Mehmet Şef ve Danilo Şef'e teşekkür ederim. Takipçilerden de gerçekten çok güzel geri dönüşler alıyorum. Sağ olsun var olsunlar. Yakın çevrem hep güzel konuştuğumu söylerdi. Yeni tanıştığım kişiler meslek yakıştırmaları yapar, mutlaka övgü dolu birkaç kelam ederdi ama Somer Şef ile başlayan farkındalık, durumu daha görünür kıldı.

Çocukluğumdan beri kitaplar çok yakın arkadaşlarım oldu. İnsan bazen "o kadar okudum aklımda bir şey kalmadı" diye hayıflanıyor. Sonra sonra fark ettim ki okuduklarımız ete kemiğe dönüşüyor, kuşatıyor ruhumuzu. Farklı kelimelerin altını çizer, bakar not alırım. Sonra yavaş yavaş cümle içinde kullanıp kelimenin dilime yerleşmesine sağlamaya çalışırım. Güzel konuştuğumu düşünen söyleyen ve soranlara haddim olmayarak bir tavsiyem var, okuyun!

Yemek yapma isteği nereden geliyor?

2004-2008-2010 yıllarında doğmuş üç güzel evladıma gücüm yettiğince annelik yapma gayretindeyim. Küçük yaşlardan beri mutfaktayım, gözüm sürekli annemin neyi, nasıl yaptığındaydı. Hamur açarken, içli köfte yaparken mutlaka taklit ederdim. Annemin yıllar önce gazete küpürlerinden kesip dikerek birleştirdiği kitabından denemeler yapardım. Olmayan malzemeleri bulmak için kadıncağızı tüketirdim. Genç yaşlarıma ulaştığım da bloglar cezbetti beni. Bu kez bloggerlar ne yaparsa yapmaya başladım. Misafirlere sürekli yeni tarifler deniyordum. Ne cesaret değil mi? (Gülüyor) Gençliğimde "Mutfak aşktır" der dururdum. Çevremden sürekli restoran açmam konusunda sözler duyarım. İstemek önemli gerçekten ama nasibe inanmalı...

Hayatta hep pozitif mi bakarsınız?

Hayata karşı hep pozitif olma kısmı biraz karışık. (Gülüyor) Programda da söylediğim gibi yol bu... İnsan yolda öğreniyor, deneyimliyor, yanılıyor ve kendine en uygun doğruyu buluyor. Hep pozitif olmak pek mümkün olmayan bir şey bence, ama bir bakış açım var onu söyleyebilirim. Gülümseyince daha güzel oluyor hem. Hem de gülümseyerek konuşan bir peygamberin ümmeti olma bilincine erişmeye çalışıyorum.

"HAYATA TOZPEMBE BAKMIYORUM"

"Çocuklarımı tek başıma büyütüyorum" demiştiniz. Tek başına çocuk büyütmek nasıl bir duygu? Çocuklarını tek başına büyüten annelere ne söylemek istersiniz?

Çocuklarımın babasıyla ayrılalı yaklaşık yedi yıl oldu. Çok şükür bir vefat değil sadece ayrılık. Çocuklarım benimle yaşadığı için, manevi manada onları güçlü tutmaya, akl-ı mesmu, akl-ı selim insan olmamızın gerekliliklerini doğruca anlatmaya, elimden geldiğince yaşayarak örnek olmaya çalışıyorum.

Hayata tozpembe bakmıyorum veya hiçbir şey yokmuş gibi davranmamaya çalışıyorum. Onlar bir birey ve hayatın her rengi var. Evet, onları çok seviyorum ama benim de yapmak istediklerim ve bir kimliğim var. Bu sebeple kendimden vazgeçmiş de değilim. Maslow'un kendini gerçekleştirme kuramı (ihtiyaçlar hiyerarşisi) ve Carl Ragers'in insana dair söylediklerine kulak vermeli.

"OLAYLAR BİTMEDİĞİ İÇİN ÜNİVERSİTE HAYAL OLDU"

20 yıl sonra üniversiteye başladınız. 20 yıl sonra böyle bir karar almak zor olmadı mı? Üstelik üç bölüm birden okudunuz, zorluklarından bahseder misiniz?

Biz küçükken yanımıza gelen büyüklerimiz bize şu soruyu sorardı: "Büyüyünce ne olacaksın?"

Her birimiz öyle ya da böyle mutlaka bir meslek söylerdik. Benim mesleğim belliydi, avukat olacaktım. Liseye geldiğimde hayalim aynıydı ama şartlar başkaydı. Siyasi gerilimler, İmam Hatip Liseleri için hayatı oldukça zorlaştırmıştı. Malum sorunlar (başörtü, katsayı...) nedeniyle sınavdan aldığım puan normal şartlarda tutmasına rağmen, normal olmayan şartlarla yerleşemedim. İçimde derin bir yara olarak yıllarca taşıdım bunu. 'Ukde' kelimesi en hafif ifadesi olur. Sonra sanırım küstüm. Olaylar bitmediği için üniversite hayal oldu.

Birkaç yıl sonra evlendim. Arka arkaya çocuklarım oldu. Onlarla ilgilenirken bir de baktım yıllar geçmiş, yaşım ilerlemiş, çocuklar büyümüş ama gönlüm hala 17 yaşındaki kızın gönlü. Fakat yıllar içinde okuduğum kitapların çok büyük bir kısmının psikoloji ve gelişim üzerine olduğunu fark edince, önce sosyoloji sonra psikoloji okumaya karar verdim. Sosyoloji son sınıf olunca, aile danışmanlığı eğitimi kapısı size açılıyor. Bu harika eğitimi reddedemezdim. O aralarda bulabildiğim tüm eğitimlere katıldım. Fıtrat boşluk kabul etmiyor, ben de boş bırakmamaya çalışıyorum. Hırs sahibi değilim, öğrenme obeziyim.

Bu saydıklarım gerçekten zor oldu. Neredeyse uyumadan sürekli ders çalıştım. Çalışmaya devam ediyorum. Yüce Allah Kur'an'da "Her zorlukla beraber iki kolaylık vardır" buyuruyor. Ben buna iman ettim. Zor ama kolaylığı oluyor, lezzet alıyorsun bir kere bu paha biçilemez. Çocukların gurur duyuyor seninle ötesi yok.

"ÇOCUKLAR İÇİN BOKSA BAŞLADIM"

Eğitim hayatının yanında boksla da ilgileniyorsunuz. Bu merak nereden geliyor, bunun özel bir sebebi var mı?

Çocuklarımı tekvandoya yazdırdım, bir süre sonra sıkıldılar. Resim kursuna gönderdim, bir süre sonra gitmek istemediler. Bu duruma bir çare bulmam gerekiyordu. Zira hayat sadece akademik başarı değil bana göre, kendilerine bir şeyler katsınlar istiyordum. Evde iki erkek çocuk olunca ve içlerindeki enerjiyi fark edince önce kendim başladım boks yapmaya. Biraz yol kat edip çok sevdiğimi fark edince onları da dâhil ettim. Kızım, oğullarım ve ben harika bir ekip olduk. Hem birlikte vakit geçiriyor, hem enerjimizi atıyorduk. Birlikte olduğumuz için bu kez hiç sıkılmadılar ve uzun süre devam ettik. Pandemi sebebiyle salonlar kapanınca biraz ara vermemiz gerekti. Yeniden başlayabilmeyi umuyorum.

MasterChef hayatınızda bir şeyleri değiştirdi mi? Neleri değiştirdi?

En büyük değişiklik yolda tanıyanların olması diyebiliriz. (Gülüyor) Göz göze geldiğim herkese gülümserdim. Şimdi onlar gelip, "Aaa siz şey değil misiniz? MasterChef diyorlar." Haricinde kendimle konuşup, "Ne iyi yaptın Fatma" diyorum. Ne güzel insanlar tanıdın, ne hoş bir tecrübe yaşadın.

Yarışmadaki favorinizi bizimle paylaşır mısınız son olarak yemekle ilgili planlarınız var mı?

Favorim yok gerçekten, hepsi çok yetenekli ve hepsi kazanmayı çok isteyen ve çok sevdiğim kişiler. Böyle söylediğimde politik bir cevap verdiğimi düşünebilirsiniz fakat beni biraz tanıdıysanız gerçek duygularım olduğunu bilirsiniz. Yemek psikolojisiyle ilgilenmek istiyorum. Yemekle alakalı farklı bakış açılarını ortaya koyan çalışmalar yapmayı düşünüyorum.