Makyaj nasıl ortaya çıktı?

Hangi kesimden ya da ırktan olursa olsun kadınların ortak özelliği güzelliğine düşkün olmalarıdır. Makyajın yaygınlaşması, makyaj yapabilmenin her kesime yayılabilmesinin tarihi çok uzun yıllara dayanıyor. Peki, ''Kadınlar neden makyaj yapar? Makyaj nasıl ortaya çıktı?'' sorularının cevabını hiç düşündünüz mü? İşte yıllar boyu var olan makyajın tarihi...

Makyaj tarih boyunca var olmuş, her kadının tutkusu hâline gelmiştir. Kadınların yüzyıllardır güzelliğe olan düşkünlüğü her toplumda farklı şekillerde ortaya çıksa da amaç hep yaşadıkları dünyayı güzelleştirmek olmuştur.

Alem Dergisi'nde yer alan habere göre makyaj yüzyıllardan beri var var. Kadınların güzel görünmeye olan merakları; hatta tutkuları, sadece dış görünüşlerine olan düşkünlükleri gibi algılansa da; kadınların iç ve dış dünyaları birbiriyle bütündür. O kadar ki kozmetik devinin sahibi, hayati ameliyatlar geçiren kadınların iyileşmeye başladıklarını, ayna isteyip ruj sürmek istemeleriyle dahi ölçülebildiğini anlatır. Peki, "Kadınlar neden makyaj yapar? Makyaj nasıl ortaya çıktı?"

Kadın ve makyaj, tarih boyunca var olmuş. Mısır ve Kleopatra dendiğinde bugün dahi insanoğlunun hafızasında aynı imge beliriyor. Gözlerdeki çarpıcı, nefes kesici, dramatik ifade... Yaratılmak istenen ifadenin, hissin maksimize edilmesinin sözcük karşılığı makyaj.

MAKYAJ DAİMA VAR OLACAK

Yüzyıllar içinde makyaj, asilliğin, zenginliğin sembolü olduğu gibi; Marie Antoinette Fransa’sında uçuk mavinin kullanılmasının altında yatan sebebin, ‘mavi kan’a yapılan gönderme olduğunu hatırlayalım.

Algı, üslup ve tarzın çağlar içinde değiştiği ve bundan böyle de değişim göstereceği şüphesizdir.

Makyajın hep var olacağı da yadsınamaz bir gerçek. Kimi zaman

‘makyajsız gibi makyaj’ kod adıyla; kimi zaman 2020’lerin dijital filtreleriyle. Yol ve yöntem değişse de makyaj sonsuza dek yaşayacak çünkü kadınlar her zaman hisleriyle iletişimde kalacak kadar cesur olacaklar. Makyaj da eşsiz bir enstrüman olarak kalacak.

KOZMETİK SAVAŞLARI

Kleopatra’nın sebze ve hayvan yağlarından oluşan maskelerinden, Marie Antoinette’in pudra, süt ve bal karışımlarına; 1800’lerin sonlarında dahi kullanılan kimyasal ürünlerin ne derece tehlikeli olduğu, kadınlar tarafından bilinse de vazgeçmemeleri yine kadın olmanın ortak paydası adeta.

"ÇİRKİN KADIN YOKTUR, TEMBEL KADIN VARDIR"

Makyaj kültüründen söz ederken, Elizabeth Arden ve Helena Rubenstein’a selam vermemek biz kadınlara yakışmaz. Kozmetik dünyasının dev isimleri; iki büyük başarı; iki büyük çekişme...İki korkusuz kadın! 1900’lerin başında, Amerika’ya gelen Kanadalı çiftçi kızı Elizabeth’in ilk işi, New York’ta seçkin bir güzellik merkezinde yüz bakımı yaptırmaktır. Bu hırslı genç kız kendisini güzellik meselesine adar. F.N. Graham olan ismini Elizabeth Arden olarak değiştirip; giyiminden, ses tonuna büyük bir titizlik, adayışla kendini ve güzellik kavramını New York Amerika’da yeniden inşa eder; hatta var eder.

Aynı yıllarda, daha şanslı bir özgeçmişle Amerika’ya gelen Polonyalı Yahudi kökenli Helena Rubenstein, Londra, Melbourne ve Paris’ten sonra New York’ta dükkanlar açar. Rubenstein, “Çirkin kadın yoktur, sadece tembel kadın vardır” der.

MAKYAJIN YAYGINLAŞMASI

İki kadının çekişmesi 1900’lerin başından 1920’ye kadar neredeyse soluksuz sürer. Taa ki Helena Rubenstein Amerika’yı far ve maskara ile tanıştırana dek. Zafer, Helena’nın olacaktır. Birbirleriyle tanışmayı reddeden; birbirlerinin isimlerini kullanmayıp ‘o’ diye bahseden bu iki kuvvetli kadın, Amerika’daki kadın ideolojisinin oluşmasında rol oynadı denebilir. Makyajın demokratikleşmesi, yaygınlaşması. Makyaj yapabilmenin her kesime yayılabilmesi. Kadın kuvvetinin yepyeni bir sektörde var olabilmesi ilham verici değil de nedir? 1900’lerin başında yine Amerika’da belki bugün devrim olarak adlandırılabilecek bir başka başarı da C.J. Walker’a aittir.

Afrika kökenli Amerikalı kadın, sadece kendisi için bir geçim kaynağı yaratmamış; ülkede eğitim seviyesi düşük, çalışma imkânı neredeyse olmayan kadınlara hayat vermiştir. 

O günün yaşantısında Afrika kökenli Amerikalıların kısıtlı hareket edebildiği ülkede Madame C.J.Walker’s Manufacturing Co’ isimli markasıyla sadece kozmetik dünyasında eşsiz bir yere sahip olmamış; Afro Amerikan köklerine sahip çıkılmasında neredeyse öncülük etmiştir. 

Walker, 18. yüzyıldan kalan bir adetle yüzleri daha da beyazlaştırarak elde edilmeye çalışılan makyaj trendine başkaldırmış. En çok satan malzemeyi ‘dükkan’ına sokmamış ve yeni makyaj önerilerinde bulunmuştur.