Makarna örgütü doğrusunu açıkladı! Kıvamı yanlış biliniyor, al dente…

Makarna sürekli yapılan pratik bir yemektir. Makarnaların dilediğiniz gibi olması için tam kıvamında olması gerekir. Peki en doğru makarna pişirme tekniği nedir?

HABER MERKEZİ

Makarna pişirmek, birçok kişi için sezgisel bir mutfak becerisi gibi görünse de uzmanlara göre sağlık açısından en doğru pişirme yöntemi bilimsel bir temele dayanıyor. Beslenme uzmanları, makarnadan maksimum fayda sağlamak için uygulanan pişirme şeklinin önemini vurguluyor.

Araştırmalar gösteriyor ki makarnayı gereğinden fazla haşlamak pek tavsiye edilen bir yöntem değil. Çünkü uzun süre pişirilen makarnada bulunan nişasta; protein, karbonhidrat ve lif gibi değerli besin öğelerini suya bırakarak yemeğin besleyici gücünü azaltabiliyor.

Uzmanlar, makarnanın "al dente" kıvamında yani hafif diri kalacak şekilde pişirilmesinin hem sağlık hem de sindirim açısından ideal olduğunu belirtiyor. Fazla pişmiş makarna, kan şekerinin hızla yükselmesine neden olarak kalp hastalıkları, felç ve diğer sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor.

MAKARNA NASIL PİŞMELİ?

Klinik cerrah Michelle Hauser'e göre fazla haşlanmış makarnanın kan şekeri üzerindeki etkisi al dente pişirilen versiyonuna kıyasla oldukça yüksek. Ayrıca bu kıvamda pişirilen makarna hem çiğnemeyi kolaylaştırıyor hem de sindirim sisteminde daha dengeli bir süreç oluşturuyor.

Uluslararası Makarna Örgütü, nişastadaki glikozun emilim hızının düşmesiyle birlikte sindirimin yavaşladığını, bunun da glisemik indeksin azalmasına neden olduğunu açıklıyor. Glisemik indeks; karbonhidrat içeren bir besinin kandaki glikoz seviyesini ne kadar hızlı yükselttiğini gösteren bir ölçüm. Bu değer, saf glikoz için 0 ile 100 arasında bir skalaya oturtulmuş durumda.

Düşük glisemik indeksli besinler; makarna, yulaf, havuç, fındık ve meyve gibi kan şekerini yavaş ve dengeli şekilde yükseltirken; karpuz, patates, beyaz ekmek gibi yüksek indeksli gıdalar ani bir glikoz artışına yol açabiliyor. Diyabet hastaları için bu durum oldukça kritik çünkü yüksek glisemik besinler kan şekeri kontrolünü zorlaştırabiliyor ve kişi yemekten sonra halsizlik veya açlık hissi yaşayabiliyor.

Harvard Tıp Fakültesi'ne göre vücut ani glikoz yükselişine yanıt olarak daha fazla insülin üretiyor. Bu hızlı tepki, glikoz seviyesinin birkaç saat içinde düşmesine ve hipoglisemiye yani ani yorgunluk ve sersemlik haline neden olabiliyor. Ardından kişi yüksek glisemikli bir yiyeceğe yönelme eğilimi gösteriyor ki bu da kilo verme çabalarını sekteye uğratabiliyor.

Düşük glisemik indeksli bir beslenme tarzı ise sindirimi daha uzun sürdürerek tokluk hissini uzatıyor ve bu da sağlıklı beslenmenin sürdürülebilirliğini artırıyor. Ancak dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da pişirme sonrası uygulamalar.

Makarnayı süzdükten sonra soğuk sudan geçirmek yaygın bir alışkanlık olsa da uzmanlar bunun besin değerini büyük ölçüde azalttığını söylüyor. Wyoming Üniversitesi'nden yapılan bir açıklamaya göre, suyla yıkanan makarna nişasta ve diğer faydalı bileşenlerini büyük ölçüde kaybediyor. Bu da hem tadını hem de sağlık potansiyelini gölgede bırakıyor.