Krill yağı, büyüme ve gelişme açısından oldukça önemli bir yere sahip olan omega-3 asitleri içerir. Omega-3 özellikle bebeklerin gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Krill, yaklaşık 8 yıl yaşar ve oldukça önemlidir. Birçok faydası bulunan krill yağı, beyin için de yaralıdır. "Krill yağı nedir?" sorusunun yanıtı haberimizde…
KRİLL YAĞI NEDİR?
Krill, Kuzey Kutbu ve Güney Antarktik kutup denizlerinde yaşayan küçük kırmızı renkli bir kabuklu canlıdır. Krill sözcüğü, balina yemeği anlamına gelen Norveç dilinde bir terimdir. Balinalar, tropik dev balıklar ve balina köpekbalıkları krilli beslenmelerinde tüketirler.
Krill, Antarktika zooplankton topluluğunda biyokütlesi dünyanın en büyüklerinden biri olan canlılar topluluğudur; yaklaşık 300 ila 500 milyon ton arasındadır.
Bazı balıklar, özellikle soğuk suda yaşayanlar, omega-3 yağ asitleri bakımından zengin kaynaklar olarak bilinir. Balık, endojen olarak (kendisi) omega yağ asitleri üretmez. Bu bileşenler, balıkların tükettiği algler tarafından üretilirler.
Krill yağı, eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosahekzaenoik asit (DHA) gibi zengin türde omega-3 yağ asitleri kaynağıdır. EPA, 20 karbon zincir yağı asidi, DHA 22 karbon zincir yağ asididir. Krill yağı, ağırlığına göre % 25 kadar balık yağına benzer miktarda omega-3 yağ asidine sahiptir. Balık yağı içindeki EPA ve DHA trigliserit formunda saklanır; bu yağ asitleri klinik olarak önemli olduğu düşünülen fosfolipitler olarak kril yağında depolanır.
KRİLL YAĞI TİPİK BİLEŞİMİ (100 GRAM YAĞ BAŞINA KAÇ GRAM BULUNDUKLARI):
lipitler 89;
Krill yağı, küçük, karides benzeri bir hayvandan elde edilen yağdır. Balık yağı gibi, kril yağı omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA yönünden zengindir. EPA ve DHA beynin, sinirlerin ve retinadaki önemli yapısal bileşenlerdir ve bunlar anti-inflamatuar hormon benzeri maddelerin öncüleridir. Ayrıca krill güçlü bir antioksidan olan astaksantin içerir. Antioksidanlar oksidasyonu engellerler ve vücut dokularındaki serbest radikallerin hastalığa sebep olabilecek oksidan etkisini nötralize edebilirler.
Soğuk Antartika denizlerinden elde edilen yüksek kalite krill yağı, diğer kirliliğe maruz kalmış denizlerden çıkarılmış balıkların yağlarından çok daha saftır. Kirli sulardan yakalanmış krillerin dioksin PCB ve cıva gibi ağır metal taşıma riski oldukça yüksektir. Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’ne (UMMC) göre, kril yağı ve diğer omega-3 takviyeleri, kandaki trigliseritleri azaltmaya yardımcı olabilir. American Heart Association, kalp rahatsızlığı olan kişilerin günde 1 gram EPA ve DHA tüketmesini önermektedir. Krill’deki omega-3 yağ asitleri, fosfolipidlerle bağlantılıdır. Bu durum balık yağı ile karşılaştırıldığında daha iyi absorbe edilmesini sağlar.
Bazı omega-3 yağları sinir sistemi için, özellikle beyin için kritik önem taşır. DHA, nöroprotektinler adı verilen maddelere dönüştürülür. Alzheimer hastalığı, bu nöroprotektinlerin yetersizliği ile ilişkilidir. “Alternative Medicine Review”de 2007 yılında yayınlanan bir yazıya göre, kril yağı DHA ve EPA çeşitli beyin ve zihinsel bozuklukları azaltabilir. DHA, hücreleri, bu mutasyonların bir sonucu olarak ortaya çıkan bazı proteinlerin “yanlış katlanmasını” önleyerek beyin rahatsızlıklarına neden olabilen gen mutasyonlarına karşı korur.
Krill yağı, yüksek trigliseritleri seviyesini azaltabilir. Klinik bir deneyde, üç ay süresince günde 2-3 gram krill yağı takviyesi trigliserit düzeylerini azalttı. Günlük 1 ila 1.5 gramlık doz ise etkili olmadı. Ön klinik araştırmalar, romatoid artrit ve osteoartrit hastaları arasında, 30 gün boyunca 300 mg’lık özel bir krill yağı ürününün ağrıyı % 38 oranında ve sertlikte % 39 oranında azalttığını ve C-reaktif protein (CRP) düzeylerini plaseboyla karşılaştırıldığında önemli ölçüde azalttığını gösteriyor. CRP vücuttaki iltihaplanmanın bir ölçüsüdür. Klinik bir deneyde, C-reaktif protein (CRP) düzeyleri yüksek olan katılımcılara her sabah 300 mg’lık kril yağı veya plasebo verildi. Bir aydan sonra krill yağı kullananlar artrit şiddetinde belirgin azalma gördüler. Ağrı kesici ilaç kullanımı plasebo alanlara göre azaldı.
PMS ve semptomları krill yağı takviyesi ile azaltılmıştır. Montreal Üniversitesi’ndeki araştırmacılar kril yağının adet öncesi sendrom ve dismenore tedavisinin etkinliğini araştıran bir çalışma yaptı. Bu çalışmada, premenstrüel sendrom tanısı alan 70 katılımcıya, üç ay süresince krill yağı ya da balık yağı verildi. Krill yağı grubunda dismenore için kullanılan analjezik sayısının balık yağı grubundaki analjeziklerden daha düşük olduğu görüldü. Krill yağı, semptomları balık yağıdan daha iyi bir şekilde düşürdü.
Kan inceltilci ilaç kullananlar krill yağı takviyesi almadan önce doktoruyla görüşmelidir. Krill oil kanın pıhtılaşmasını yavaşlattığı için herhangi bir ameliyattan en az 2 hafta önce bırakılmalıdır. Deniz kabuğuna alerjisine olanların kullaması önerilmez.