HABER MERKEZİ
Karaciğer sağlığını destekleyen gıdalar, uluslararası bilim çevrelerinin odağı haline geldi. Yapılan son çalışmalar, üç temel besinin karaciğer fonksiyonlarını güçlendirmede kritik bir rol üstlendiğini ifade etti.
Vücudun en hayati organlarından biri olan karaciğerin fonksiyonlarını destekleyen besinler, dünya çapında beslenme uzmanlarının ve gastroenterologların gündemine oturdu.
Toksinleri filtreleme ve metabolik süreçleri düzenleme gibi yaşamsal görevleri üstlenen karaciğer için, doğru beslenme stratejilerinin önemi bilimsel verilerle bir kez daha kanıtlandı.
Uzmanlar, bu kritik organın sağlığını kalıcı olarak destekleyen ve bilimsel olarak kanıtlanmış üç temel besini işaret etti.
1. Güçlü Bir Antioksidan Deposu: Kahve
Şaşırtıcı bir şekilde, günlük tüketilen kahvenin karaciğer üzerinde olumlu etkileri olduğu bildirildi.
Çok sayıda bilimsel araştırma, günde iki ila üç fincan kahve içmenin karaciğeri alkol veya sağlıksız beslenme nedenli hasara karşı korumaya yardımcı olabileceğini gösterdi. Hatta bazı çalışmalar, kahvenin karaciğer kanseri riskini düşürebileceğini bile ileri sürdü.
Johns Hopkins Tıp Merkezi'nden Hepatoloji Uzmanı Dr. Tinsay Woreta, kahvenin karaciğer sağlığına faydaları konusundaki bilimsel birikimin önemini dile getirdi.
Dr. Woreta, kahvenin karaciğer hasarına yol açan enzimleri düşürme potansiyelini öne sürerek, bu popüler içeceğin karaciğer için bir "kalkan" vazifesi gördüğünü ifade etti.
2. Omega-3 ve İltihap Karşıtı Güç: Yağlı Balıklar
Somon, uskumru ve sardalya gibi yağlı balıklar, yüksek oranda Omega-3 yağ asitleri içermeleri sayesinde karaciğer sağlığının vazgeçilmezi olarak gösterildi.
Bilimsel çalışmalar, Omega-3'lerin karaciğerdeki yağ birikimini azalttığını, trigliserit seviyelerini düşürdüğünü ve iltihaplanmayı önlediğini ortaya koydu. Bu durum, özellikle son yıllarda küresel bir halk sağlığı sorunu haline gelen karaciğer yağlanması (Metabolik Disfonksiyon İlişkili Steatotik Karaciğer Hastalığı - MASLD) ile mücadelede hayati önem taşıyor.
Zone Diyeti'nin mimarı olarak tanınan ve beslenme ile iltihaplanma arasındaki ilişki üzerine yıllardır çalışan Dr. Barry Sears, diyetin temel taşlarından birinin Omega-3 yağ asitleri olduğunu vurguladı.
Dr. Sears, bu yağ asitlerinin vücuttaki iltihabı tersine çeviren "çözücüler" (resolvin) için ana yapı taşları olduğunu ifade etti ve iltihabı kontrol altına almanın karaciğer dahil tüm kronik hastalıkların önlenmesinde kilit rol oynadığını kaydetti.
3. Detoksifikasyonun Aktivasyon Anahtarı: Turpgiller
Brokoli, Brüksel lahanası ve lahana gibi turpgiller ailesine ait sebzeler, karaciğerin doğal detoksifikasyon mekanizmasını destekleyen bileşikler içeriyor. Bu sebzelerde bulunan sülforafan gibi aktif bileşenlerin, karaciğerdeki Faz II detoks enzimlerini doğal olarak artırdığı bilimsel olarak kanıtlandı.
Florida merkezli Gastroenterolog Dr. Joseph Salhab, ticari "karaciğer detoksu" ürünlerine gerek olmadığını, zira karaciğerin zaten kendi kendini detoksifiye edebildiğini belirtti.
Dr. Salhab, brokoli ve lahana gibi turpgillerin düzenli tüketilmesinin karaciğerin detoks enzimlerini doğal olarak artırarak fonksiyonunu güçlendirdiğini ve karaciğer yağlanması riskini düşürdüğünü ifade etti.
Fonksiyonel tıp alanında önde gelen isimlerden Dr. Mark Hyman da sağlıklı bir beslenme şeklinin karaciğerin detoksifikasyon mekanizmasını optimize etmede ilaçlardan çok daha etkili olduğunu belirterek, bu tür besinlerin önemini destekledi.
Uzmanlar, karaciğer sağlığını korumak için bu üç temel besinin yanı sıra işlenmiş gıdalardan, aşırı şekerden ve alkolden uzak durulması gerektiğini, düzenli egzersiz ve yeterli su tüketiminin de hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha hatırlattı.