ELİF ÇARMAN
Geleneksel kahvaltıların vazgeçilmezi olan pekmez, içerdiği yüksek demir oranıyla vücudu adeta baştan aşağı yeniliyor. Özellikle kansızlık (anemi) problemi yaşayanlar için doğal bir çözüm sunan bu şifa kaynağı, sabah saatlerinde tüketildiğinde demir depolarını hızla dolduruyor.
Yüzyıllardır Anadolu mutfağında şifa deposu olarak bilinen pekmez, özellikle üzüm ve dut pekmezi türleriyle öne çıkar. Birkaç kaşık pekmez, vücudun günlük demir ihtiyacını büyük oranda karşılar. Bu özelliği sayesinde demir eksikliği ve kansızlıkla savaşta güçlü bir müttefiktir. Kahvaltıda aç karnına tüketildiğinde, pekmez kısa sürede kana karışır, enerjiyi yükseltir ve bağışıklığı güçlendirir.
Kansızlık, özellikle kadınlarda ve çocuklarda sık görülen bir sağlık sorunudur. Demir eksikliği kaynaklı bu durum, halsizlik, baş dönmesi, solgunluk ve çarpıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Pekmez, doğal demir kaynağı olarak kansızlıkla mücadelede oldukça etkilidir. Ancak tüketim şekli çok önemlidir çünkü yanlış tüketilen pekmez, faydadan çok zarara yol açabilir. Özellikle kahvaltı sofralarında yapılan yaygın bir hata, pekmezin ardından hemen çay içmektir.
Çay, içerdiği tanen maddesi nedeniyle vücudun demir emilimini ciddi şekilde engeller. Kahvaltı sırasında ya da hemen sonrasında içilen çay, pekmezden alınan demirin kana karışmasını büyük ölçüde azaltır. Bu da uzun vadede pekmezin kansızlığa karşı koruyucu etkisini zayıflatır.
Pekmezi kahvaltıda aç karnına, tercihen 1-2 tatlı kaşığı ölçüsünde ve çay tüketiminden uzak bir zaman diliminde almak en ideal yöntemdir. Yanında C vitamini içeren taze meyveler (örneğin portakal, mandalina) tüketmek, demir emilimini artırır. Ayrıca pekmez; tahinle karıştırılarak, yoğurda ilave edilerek ya da ekmeğe sürülerek de tüketilebilir. Ancak her şekilde, çay ile birlikte alınmaması gerektiği unutulmamalıdır.