Kahvaltı sofrasının masum yüzlü zehri! Herkes onu sağlıklı zannediyor, organları çürütüyor

Kahvaltılık gevrekler diyet yapanların favori besini. Kahvaltılık geverek işlenmiş maddelerden oluşuyor. Yapılan araştırmalar bu gevreklerin içerisinde hormon bozucu ve kanserojen maddeler tespit etti. İşte detaylar...

İşlenmiş tahıllardan yapılan kahvaltı gevrekleri, modern yaşamda oldukça popüler hale gelmiştir. Kahvaltı veya ara öğünlerde sıkça tercih edilen bu gevrekler genellikle süt, yoğurt ve meyve ile tüketilir. Sağlıklı beslenme programlarında ve çocukların kahvaltılarında yer alan bu gevreklerin aslında zararlı olabileceğini biliyor muydunuz?

Kahvaltılık gevrekler, hızlı hazırlanmaları nedeniyle tercih edilse de, sağlık açısından pek masum değiller. Araştırmalar, mısır, buğday, yulaf ve pirinçten üretilen gevreklerde hormon bozucu ve kanserojen tarım ilacı glifosat kalıntılarına rastlandığını gösterdi.

ABD'de bir çiftçi, glifosat nedeniyle kansere yakalandığını kanıtlayarak açtığı davayı kazanmıştır. Günümüzde, kahvaltıların vazgeçilmez bir parçası haline gelen gevreklerde de glifosat kalıntıları bulundu.

KAHVALTILIK GEVREKLER NEDEN RİSKLİ?

Çevre Çalışma Grubu (EWG), özellikle yulaf içerikli kahvaltılık gevrek kategorisindeki ürünleri inceledi. Analiz edilen ürünlerin yüzde 95'inde glifosat kalıntıları tespit edildi.

Çocukların hormonal sistemlerinin toksik kimyasallara karşı daha hassas olması nedeniyle, EWG, mevzuatta önerilen glifosat miktarının 100 kat daha düşük bir değeri dikkate alarak değerlendirme yaptı. Bu değerlendirme sonucunda, çocukların tükettiği kahvaltılık gevreklerin üçte ikisinin problemli olduğu ortaya çıktı.

Glifosat, hormonal sistemi bozucu etkiler gösteren bir kimyasal olduğu için durum oldukça ciddidir. Çocukların hormonal sistemi üzerinde olumsuz etkiler gösteren bu kimyasal, gıdalarda veya sularda çok düşük miktarlarda bile zararlı olabilir.

Kahvaltıdaki tek tehlike bu gevreklerde değil. Son yıllarda yapılan çalışmalar, dünya genelinde glifosat kirlenmesi olduğunu ortaya koydu.

Glifosat kalıntıları sadece bal, süt, yumurta, soya, patates, tahıllar, ekmek, un ve su gibi gıdalarda değil, bebek bezi ve tampon gibi ürünlerde bile tespit edildi.

Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalarda, insanlardan alınan idrar örneklerinde de glifosat bulunduğu saptandı. Küresel ölçekte gözlenen glifosat kirliliğinin en kaygı verici noktası, günlük hayatta en çok tükettiğimiz suların da glifosat kirlenmesine maruz kalması.

İtalya'da sulardaki glifosat kirliliğini belirlemek için yapılan bir çalışmada 29 bin su örneği analiz edildi. Bu kapsamlı çalışmada, ülkenin yerüstü sularının yüzde 21'inde ve yeraltı sularının yüzde 7'sinde tespit edilen glifosat miktarları yasal sınırların üzerinde çıktı.