Dünya İlk Yardım Günü olarak bilinen 13 Eylül, bu konuda doğru bilinen yanlışları anlamak için önem taşıyor. İlk yardımın bir müdahale şekli olduğunun altını çizen İlk Yardım Eğitmeni Anıl Düzel, “Öncelik 112’ye haber verilmesi ve en kısa süre içerisinde hastanın sağlık kuruluşuna sevk edilmesidir. Yanlış müdahale ile yaralı kişiye iyilik yapmak isterken büyük bir kötülük yapabiliriz” dedi.
Özellikle son zamanlarda artan kadına yönelik şiddetle birlikte ilk yardımın önemi gün yüzüne çıktı. Dünya İlk Yardım Günü olarak bilinen 13 Eylül, bu konuda doğru bilinen yanlışları anlamak için önem taşıyor. İlk yardımın sadece ambulans gelene kadar geçen süre içerisinde yapılacak doğru hamlelerden oluştuğunu belirten uzmanlar, ilk yardımın bir tedavi yöntemi olmadığının altını çizdi.
TEDAVİ DEĞİL MÜDAHALE
Olay anında yapılacak ilk yardımın, durumun stabil kalmasını sağladığını ifade eden Altınbaş Üniversitesi İlk Yardım Eğitim Merkezi Mesul Müdürü Anıl Düzel, “Günlük yaşantımızda kazalarla veya fiziksel şiddetle karşılaşabiliriz. İlk yardım bu noktada devreye giriyor. Bir ilk yardımcının görevi ambulans gelene kadar veya kişi bir sağlık kuruluşuna yetiştirilinceye kadar o hastanın kötüleşmemesini sağlamaktır. Yani tedavi etmeyi gerektiren bir durum değildir” dedi.
ÖNCELİK 112’YE HABER VERMEK
Bir ilk yardımcının yapması gerekenleri adım adım anlatan Düzel, “Bir kaza veya olay gördüğümüzde önceliğimiz kendi güvenliğimizi sağlamaktır. Sonra etrafı dağıtmalıyız çünkü meraklı kalabalık fenalaşan bir bireyin durumunun daha kötüye gitmesine sebep olabilir. Üstelik bu kişiler ilk yardımcı kartına sahipse o kalabalığı dağıtma yetkisine de sahip demektir. 112’ye haber verildikten sonra bilinç kontrolü yapılmalıdır. Eğer bilinci açıksa hastayı yormadan onunla konuşabiliriz. Kanaması varsa kanamayı durdurmaya çalışmalıyız. Bilinci kapalı olan kişilere yapılan müdahale ise biraz daha farklı. Bu noktada ilk yardımın ‘A,B,C’si dediğimiz işlemler var. Bunlar havayolu tıkanıklığının kontrol edilmesi, bak-dinle-hisset yöntemi ve kalp masajı yapmaktır. Bunları tamamlayınca sağlık görevlilerine hastayı en güvenli şekilde teslim edebiliriz” diye konuştu.
KANAMAYI KONTROL ALMAK İÇİN NELER YAPILMALI?
Herhangi bir kanama durumunda yapılması gereken işlemin çok basit olduğunu ama hayat kurtardığını belirten Düzel, yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
“Örneğin çocuğumuz düştü ve bacağı kanıyor. Buna ilk olarak bir bası uygulamamız gerekiyor. Kanı rahat görebilmek için temiz ve açık renkteki bir bez parçasını (mendil, eşarp, atkı gibi) kanamanın üzerine sarmalıyız. Yaklaşık 5-10 dakika boyunca o bölgeye bir bası uygulamalıyız. 5 dakikadan sonra kanamanın devam ettiği gözlemliyorsak var olan bezi kaldırmadan bir ikincisini sarmalıyız. İlk bezi kaldırırsak yaşanan pıhtılaşma da bezle birlikte gider ve kanama tekrar gerçekleşir. İkinci bez parçasını sarıp yine 5 dakika boyunca bası uygulamalıyız. Eğer kanama hala devam ediyorsa turnike yöntemine geçmeliyiz. Yine bir atkı, çok sert olmayan ip gibi bir materyali, bez parçalarının üzerinden sarmalıyız. Üçüncü bezi bağlamak için atacağımız düğüm kanamanın olduğu yüzeye denk gelmeli. Çok sert bir şekilde bağlanmasına gerek yok. Bu noktadan sonra eğer hastanın bilinci yerindeyse onunla konuşmalıyız. Kanamanın kontrol altına alındığını, ambulansın yolda olduğunu söyleyebiliriz. Kendisinden ismi, yaşı veya varsa kullandığı ilaçlar gibi kişisel bilgilerini öğrenebiliriz.”
İYİLİK YAPMAK İSTERKEN KÖTÜLÜK YAPMAYIN
“Özellikle bizim ülkemizde insanlar yardım etme içgüdüsüyle kişiyi tedavi etmeye çalışıyor ve birçok yanlış yapıyor” diyen Düzel, “Yaralı kişiye iyilik yapmak isterken aslında büyük bir kötülük yapmış oluyoruz. İlk yardım eğitimi, bunları önlenmesi için alınmalı. Çünkü ilk yardım eğitimli bireyler tarafından yapılmalı. İlk yardımın önceliği de 112’ye haber verilmesi ve en kısa süre içerisinde hastanın sağlık kuruluşuna sevk edilmesidir. Sağlık profesyoneli olmadığımız için müdahale edebileceğimiz noktalar çok sınırlı. Temel ilk yardım eğitimi ise sadece Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilen merkezlerde veriliyor. Bir ilk yardımcı olmak için okur yazarlığı olması yeterli. Biz üniversite olarak bu yetkinliğe sahip bir kurumuz. Altınbaş Üniversitesi İlk Yardım Eğitim Merkezi’nde halka açık seminerler de veriyoruz. Seminerlere katılanlar ilk yardımın önemine daha çok vakıf olabiliyor. Olay anında ilk müdahalenin yapılabileceğini görünce eğitim almaya gönüllü oluyorlar. Bu işin eğitimi 16 saat olarak 2 günde veriliyor. Ardından bakanlığın sınavını geçenler sertifika alabiliyor” ifadelerini kullandı.
PEKİ, HALK İLK YARDIMI BİLİYOR MU?
31 yaşındaki Manolya, ilk yardım eğitimini ehliyet kursunda aldığını fakat hatırlamadığını ifade ederek, “Birinin ilk yardıma ihtiyacı olsa, yapmaya cesaret etmem. İlk yardımın birinci kuralı ‘emin değilsen yapma’dır. Ben de yardım edemem, ambulansı arayarak gelmesini beklerim” dedi.
Bir başka vatandaş ilk yardım müdahalesinde yapılması gerekenleri bilmediğini söylerken 51 yaşındaki İsmet Yıldırım ise, “Önce solunum yolunun açık olup olmadığını kontrol ederim, kalbinin veya solunumun durup durmadığına bakarım. Kalbi durduysa kalp masajı, solunum durduysa suni solunum yapmak gerekir. Tabi bu olumsuz durumun olduğuna emin olmalısınız, emin değilseniz bunları yapamazsınız” diye konuştu.
(DHA)