İlişkilerde yaş farkı önemli mi?

İlişkilerde yaş farkı genelde konuşulan ve tartışılan konular arasında yer alıyor. Peki, yaş farkı duygulara engel mi? Muhtemelen aşka inananlar bu soruya ''Hayır'' cevabını verdi. Yapılan araştırmalara göre kadınların erkeklere göre evlenip çocuk sahibi olmak konusunda daha net fikirlere sahip olduğunu ve daha kararlı olduğunu gösterirken, erkeklerin bu netliğe 40'lı yaşlardan sonra gelebildiklerini ortaya koyuyor. İşte ilişkilerde yaş farkıyla ilgili detaylar haberimizde...

İlişkilerde yaş farkı konusu genelde ünlüler üzerinden gündeme gelir ve bir anda önemli bir tartışma konusu olur. Yaşamın birçok alanında yaş farkına karşı olan insanlar görsek de birçok kişi duygulara bu durumun engel olmadığını ispat ediyor.

Alem Dergisi'nde yer alan habere göre aşık olan kişi için birlikte olduğu kişinin yaşının pek önemi yok. Peki, ilişkinin ilerleyen dönemlerinde yaş farkı çiftler üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?

"İlişkilerde ideal yaş farkı" diye bir sayısal veri var mıdır veya olabilir mi? Eğer duygusal birliktelikleri mantıkla alınan bir karar olarak değerlendirirsek, belki ortalama bir fark söylememiz mümkün olabilirdi. Adı üstünde, 'duygusal birliktelik' olan bu ilişkiler hakkında. Ama birlikteliklerin duygusal kararlar sonucu geliştiğini düşünürsek, sayısal bir veri belirtmemiz pek olası değildir.

"Benden çok büyük, küçük veya babam yaşında!..." gibi söylemleri çevremizde sıklıkla duyarız. Genele baktığımızda ise toplumumuzda evliliklerin çoğunluğunda erkeklerin yaşı kadınlardan daha büyük. Hatta yapılan araştırmalar, batı toplumlarında evliliklerin yüzde 69'unda erkeklerin kadınlardan, yüzde 20'sinde ise kadınların erkeklerden daha büyük olduğunu gösterilmiştir.

YAŞ FARKI İLİŞKİNİN SÜRESİNİ ETKİLER Mİ?

Yaş farkı, tek başına ilişkinin süresi ve niteliği üzerinde etkili değildir. Duyguların niteliği, ruhsal yaş, olgunluk, yaşamsal beklentiler, ihtiyaçlar, sorumluluk bilinci gibi faktörler, ilişkinin gidişatını ve geleceğini, yaş farkına kıyasla daha çok belirler.

İlişkinin başında; duyguların en yoğun yaşandığı flört döneminde, aşık olan kişi için birlikte olduğu kişinin yaşının pek önemi yoktur. Zaten birlikte olduğu kişi 'en yakışıklı, en genç, en güzel, en anlayışlı' kişidir. Duyguların, mantığı tamamen baskıladığı bu ilk dönemde, kişinin bu yanılsamalara düşmesi çok olasıdır. Bu yoğunluk azalmaya başladıkça yaş farkının getireceği olumsuzlukların büyük çoğunluğu görülmemekle birlikte; mantığın daha çok devreye girmesiyle; hayat tecrübesi, beklentiler, sosyal çevre, iş hayatı gibi yaşın etkilediği faktörler daha çok belirginleşmeye başlar. İlişkinin rutin sürece girdiği daha ileri düzeyde ise mantık büyük ölçüde egemen olur ve yaşın etkilediği farklılıklar göze batmaya başlayabilir.

YAŞ FARKI ALGISINI SOSYAL ÇEVRE OLUŞTURUYOR

İlişkilerdeki yaş farkı algısı, sosyal ön yargılar üzerine kurulmuştur. İnsanların en sık düşündüğü şey, yaşlı veya genç olan tarafın, bu ilişkiyi kullanarak belli bir statüye ulaşmaya çalıştığı veya muhakkak bir 'amacı' olduğudur. Bu sebeple ilişkideki kişiler, sosyal normlara uymadıkları gerekçesiyle eleştiri oklarına maruz kalırlar. "Kesin maddi durumu iyi diye birlikte; genç ve güzel diye birlikte" gibi cümleler etrafımızda hiç duymadığımız yorumlar değil...

BEKLENTİLER ÖNEMLİ

İlişkilerde beklentilerin uyuşması, belki de en önemli faktörlerden biridir. Bu durumda yaş farkı faktörü etkileyici olabilir. Yapılan araştırmalar; kadınların erkeklere göre evlenip çocuk sahibi olmak konusunda daha net fikirlere sahip olduğunu ve daha kararlı olduğunu gösterirken, erkeklerin bu netliğe 40'lı yaşlardan sonra gelebildiklerini ortaya çıkarmıştır. Tabii ki istisnalar yok mudur? Her durumda olduğu gibi bu konuda da vardır. Ancak genele bakıldığında, kadınların çocuk sahibi olmak, evlenmek gibi konulara, erkeklere göre daha erken yaşta kanalize olabildiklerini görmekteyiz. Kadınlar için biyolojik yaş geçtikten sonra çocuk sahibi olmak yıpratıcı veya tıbben zor, tehlikeli olabilir.

ÖĞRETMEK YIPRATICI OLABİLİR

Yaş farkının olduğu ilişkilerde, duygusal olgunluk ciddi bir problem haline gelebilir. İlişkilerin olmazsa olmazlarından biri olan 'empati kurma yeteneği', duygusal olgunlukla doğru orantılı gelişir. Empati kurma becerisi, problemli durumlarda kendini karşı tarafın yerine koymayı, duygu ve düşüncelerini anlayabilmeyi gerektirir. Ancak yaş farkının fazla olduğu durumlarda, daha küçük olan taraf, diğer tarafı anlamakta zorlanır ve diğer taraf da sürekli olarak kendini açıklamaya ve bir şeyler öğretmeye çalışırsa, her iki taraf için de yıpratıcı bir durum meydana gelebilir. Yaş farkının bir önemi olmasa bile, taraflar arasında duygusal bir denge kurulamıyorsa, ilişkinin geleceği tehlikeye girebilir.