KADİR TEKİN
Türk mutfağının en vazgeçilmez yemeklerinden biri olan pilav, hemen her sofrada yer alıyor, özellikle et ve sebze yemeklerinin yanında tüketiliyor. Ancak her gün düzenli olarak bir tabak pilav tüketmek, zamanla bazı hastalıklara zemin hazırlayabiliyor.
Pilavın en temel bileşeni olan beyaz pirinç, yüksek glisemik indekse sahip. Bu da kandaki şekeri hızla yükseltip karaciğerin fazla şekeri yağa dönüştürmesine neden olabiliyor. Uzun vadede düzenli pilav tüketimi, karaciğer yağlanması ve metabolik bozukluklara zemin hazırlayabilir.
Her gün pilav yemek, özellikle liften fakir beslenmeyle birleştiğinde kandaki trigliserit seviyesini artırabiliyor. Bu durum zamanla kolesterol dengesizliği ve damar sertliği riskini yükseltiyor. Ayrıca fazla pilav tüketimi, kalp-damar sisteminde yük oluşturup dolaşım problemlerine katkıda bulunabiliyor.
Pilav, tok hissettiren bir yemek olsa da besin değeri bakımından sınırlı. Aşırı tüketildiğinde midede doluluk hissi yaratırken, protein ve lif alımını azaltır. Bu da uzun vadede sindirim problemleri, kabızlık ve mide şişkinliği gibi sorunlara neden olabilir.
Beyaz pirinç, işlenmiş bir tahıldır ve lif, vitamin, mineral bakımından zengin değildir. Sık tüketildiğinde kan şekeri dengesini bozar, insülin direncine yol açabilir. Bu da tip 2 diyabet riskini artıran en önemli etkenlerden biridir.
Pilav tamamen zararlı değildir; önemli olan miktar ve dengedir. Haftada birkaç kez, tam tahıllı veya esmer pirinçle yapılan pilav tercih edilirse sağlık açısından sorun oluşturmaz. Yanında sebze, yoğurt veya protein kaynaklarıyla tüketmek, olumsuz etkilerini dengelemeye yardımcı olur.