Gönül Dağı'nın Selami'si Eser Eyüboğlu'ndan düşündüren yanıt: Onlar sayesinde hayatımda yeni bir dönem başladı

Hem sesi hem de oyunculuğu ile ekranda herkesi kendine hayran bırakan bir oyuncu Eser Eyüboğlu. Müzikteki yeteneğiyle oyunculuğu birleştiren Gönül Dağı'nın Selami'si Eser Eyüboğlu kısa sürede milyonların gönlünde taht kurdu. Aynı zamanda ikiz babası olan Eser Eyüboğlu ile Gönül Dağı setinde yaşananları ve babalığın oyunculuğa kattıklarını konuştuk.

AKSAM.COM.TR/MOR PAPATYA

Merve Kantarcı Çulha

Gönül Dağı'nda Selami karakterini canlandıran Eser Eyüboğlu, Mor Papatya'ya açıklamalarda bulundu.

Aksam.com.tr'den Merve Kantarcı Çulha'nın sorularını yanıtlayan Eser Eyüboğlu, Gönül Dağı'nın neden bu kadar sevildiğinden dizide seslendirdiği türkülerin sebebine ve babalığın oyunculuğa kattıklarına kadar birçok konuya değindi. Gönül Dağı'nın Selami'si Eser Eyüboğlu ile keyifli röportajın detayları sizlerle...

Gönül Dağı hem konusuyla hem de müzikleriyle çok sevildi. Özellikle Ramazan ayına ve bayram zamanına özel hazırlanan bölümler sosyal medyada çok paylaşıldı. Sizce insanlar bu diziyi neden bu kadar sevdi?

Uzun yıllardır ekranlarda şiddetten, entrikadan, çarpık ilişki ve olay örgülerinden beslenen diziler izliyoruz. Tüm bu dizilerin insan doğası üzerinde olumlu etkiler bıraktığına inanan biri değilim. Gönül Dağı'nı diğer dizilerden ayıran en belirgin özelliğinin, Türk toplumunun gerçek yapısını topluma yeniden hatırlatmasıdır diye düşünüyorum. Türk toplumu naif, yardımsever, imeceyi önemseyen ve duygularına kıymet veren bir toplumdur. Son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle, ellerindeki minik ekranlara sıkışıp yalnızlaşan insanlar, birbirileriyle olan temaslarını maalesef giderek azalttılar. Bu durum, sosyal bir varlık olan insana iyi gelmediği gibi, bizim gibi sıcakkanlı insanların bu yalnızlığa adapte olması da pek mümkün değildir. Gönül Dağı insanlara, birlik beraberliğin önemini, komşuluğun gereğini, ihtiyacımız olanın "Haset" değil, "İyilik" olduğunu yeniden hatırlattı. Uzun yıllardır bu değerleri görmeye hasret olan toplumumuz da bizlerle kendi arasında bir bağ kurarak, bu manevi yolculukta bize en güzel şekilde eşlik etti.

Gönül Dağı için üretilen müziklerin gönül süzgecinden geçirilip son hâlini aldıklarına bizzat şahidim. Görüntü oldukça önemlidir ama görüntüye eşlik eden müziklerin önemi de yadsınamaz. Dizimizde çalan türküler de yıllar evvel çok değerli sanatçıların gönüllerinden çağlayan türkülerdir. Sözleri manalı, duyguları anlamlıdır. İnsanın kulağına gürültü değil, ruhuna gıdadır. Günümüzde bir takım gençlerin müzik dediği, bazıları içinde küfür dahi barındıran gürültüler var. Gönül Dağı müziklerinin sevilmesi, bu karmaşa ve gürültü kirliliğinden insanları uzaklaştırması olabilir. Dizimiz, günümüzde geçtiği ve günceli takip ettiği için, toplumumuz o anda hangi değerlerini yaşıyorsa, biz de o değerlerle evlerine konuk oluyoruz. Aynı dili konuştuğumuz için de, aramızdaki köprünün temeli gün geçtikçe daha da sağlamlaşıyor.

SETE VİRÜS DE GİRDİ

Pandemi tehlikesi devam ederken setler de devam etti. Ekip olarak bu süreci nasıl idare ettiniz? Zorlandığınız kısımlar neler oldu?

İnsan, tanımadığı, bilmediği ve görmediğinden korkar derler. Bu virüs de özellikle ortaya çıktığı ilk günlerde, hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadığımız bir "Şey"di. Dolayısıyla hepimiz esaslı bir korkuya sahiptik ve gerektiği şekilde davranmaya özen gösterdik. Maske, mesafe ve hijyen kuralına uygun yaşamak konusunda oldukça dikkatliydik. Fakat sette sahne çekerken maskemizi çıkartmak zorunda olduğumuz gerçeği de söz konusuydu. Dolayısıyla birbirimize karşı ciddi anlamda sorumluyduk. Bağlantısallık matematiğinin de dediği gibi: "Bizi biz yapan yanımızdakidir." Bu bağlamda düşünecek olursak, dikkat etmezsek bizi yıkacak olan da yine biz olacaktık. Ekibimiz, birbirini seven ve saygı duyan insanlardan oluştuğu için de bu konuya gereken özen gösterildi.

Herkes elinden gelen gayreti göstermiş olsa da aramızdan birçok arkadaşım bu virüsle tanıştı. Ben de bu virüsü vücudunda bir süre misafir etmek zorunda kalanlardanım. On gün boyunca otel odamda karantinada kaldım. Bu süreçte tüm ihtiyaçlarım yapım şirketi tarafından karşılandı. Süreç sonunda test sonucum negatife döndüğünde, ben de kaldığım yerden sağlıkla işime geri döndüm.

Gönül Dağı'nda Selami karakterini canlandırıyorsunuz. Şarkıcı olmak isterken ailesini karşısına alan bir Selami var. Gerçek hayatta aileniz oyunculuğa ya da müzikle ilgilenmenize karşı çıksa ne yapardınız? Mesleğiniz sizin için ne ifade ediyor?

Ailem beni bu konuda her daim desteklediği için, böyle bir olumsuzluğu hayal etmekte açıkçası güçlük çekiyorum. Gençliğimde daha agresif bir yapıya sahiptim. Bu yüzden, o dönemde ailem oyunculukla veya müzikle ilgili çalışmalarıma karşı çıksaydı, yüksek ihtimalle bildiğim doğrulardan şaşmaz, isyan eder ve kendi yolumda ilerlemeye devam ederdim. Yalnız böyle olumsuz bir sürecin bana psikolojik anlamda iyi gelmeyeceğini de tahmin edebiliyorum. Bir insanın ailesini mutsuz ederek mutluluğa yürümek ihtimali oldukça düşük olsa gerek.

Selami, erken yaşlarından itibaren babasının yanında çalışan ve ömründe bundan başka pek bir şey görmemiş biri. Küçük yaşlarında tarlada çalışan işçilere şarkı söylerken babası tarafından yakalanıp sert bir şekilde azarlandığı için müzikle arasına mesafe koymak zorunda kalmış. Daha sonraları sesi insanlar tarafından keşfedilip herkes tarafından baş tacı yapılınca, babası da bu duruma kayıtsız kalmıyor. Bir anda Selami'nin en büyük destekçilerinden biri hâline geliyor. Birçoğumuzun başına bu tarz hikâyeler gelmiştir aslında. Evladının potansiyelini ancak etraftaki alkışlarla fark eden ebeveynlerin sayısı hiç de az değil.

Oyunculuk bir meslekten ziyade yaşam tarzıdır. Çok okumalı, çok izlemeli, çok düşünmeli, çok biriktirmelisiniz. Bir olaya birçok açıdan bakabilme kabiliyetine sahip olmak için heybenizin dolu olması gerekir. Heybesi boş olan insanın oyunculuk yapması güçtür. Hayat vereceği karakteri iyi anlayabilmesi gerek ki seyirciye doğru aktarabilsin. Bu yüzden emek ister. Ben bu konuda elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum. Hatalarım, eksiklerim olabilir; ömrüm boyunca da olacaktır. Bu da benim, ömrümün sonuna kadar gayret etmekten vazgeçmeyeceğim anlamına gelir. Mesleğim benim için kutsaldır. Ailem ve benim boğazımızdan geçen her bir lokmada hakkı vardır. Bu yüzden ona layık yaşamak gayretinde olmak benim açımdan oldukça önemlidir.

"DÜNYA LİSTELERİNDE BİR NUMARA OLMAK DEĞİLDİR TÜRKÜLERİN DERDİ"

Gönül Dağı'nda söylediğiniz türküler sosyal medyada çok konuşuldu. Hatta takipçilerden bu türkülerden oluşan bir albüm talebiyle ilgili yorumlar görüyoruz. Böyle bir plan var mı?

Türkü söylemek bana her zaman iyi gelmiştir. Bundan sonra da türkü ve şarkı söylemekten vazgeçecek değilim. İlerde bir türkü albümü yapmaya karar verirsem, içinde Gönül Dağı'nda söylediğim türkülerden de olabilir. Ayrıca ilerde böyle bir albüm yaparsam, türküleri Selami Ferses olarak değil, Eser Eyüboğlu olarak söylemeyi tercih ederim. Neden derseniz: Selami, Gönül Dağı'nda güzel. Gündelik hayatımda Selami'nin duruşunu taşımam oldukça güç olur.

Albüm demişken genelde seslendirdiğiniz türküler çok yorum alıyor ve beğeniliyor. Sizce bunun sebebi nedir? Türküler sizin için ne ifade ediyor?

Son dönemde üretilen şarkılar genel itibarıyla suni, yaşamayan, kısa vadede raf ömrü tükenen şarkılar. Türkülerse, insanı hikâyeden hikâyeye götüren, yaşayan, yaşatan, melodisinde duygu, güftesinde anlam barındıran eserler. Gündelik hayatın hızından ve samimiyetsizliğinden yorulan insana, sakin bir durak, samimi bir arkadaş olabiliyor türküler. Seslendirdiğim türkülerin bunca yorum alması ve beğenilmesi, türkülerin güzelliğinden. Ben yalnızca kendimi türkülere bırakıp, onlara ses oluyorum.

Türküler, Türkiye'deki herkesin yüreğinin ne denli engin olduğuna dair bir kanıttır benim için. Düşünen, dert eden, şikâyetini dile getirmek isteyen, sevincini paylaşmak için coşkuyla bağlamasına sarılan gönlü güzel insanın en naif hâlidir. Dünya listelerinde bir numara olmak değildir türkülerin derdi; tek derdi insanın gönlünde hoş bir yer edinmektir.

Birçok enstrüman çalıyorsunuz. Müzikle ilgilenmeye kaç yaşında başladınız? Bu ilgi ve yeteneğinizi ne zaman ve nasıl keşfettiniz?

Biz bebekken, annem bizi ayağında sallarken bağlama çalarmış. Dolayısıyla müziğin kulağıma dolmaya başlaması bebekliğime dayanır. Müziğe olan ilgi ve yeteneğimi keşfetmem yine ailem sayesindedir. Kendimi bildim bileli evimizde bağlama, org gibi enstrümanlar hep oldu. Biz de kız kardeşimle, o enstrümanlarla oynayarak büyüdük. İlerleyen yaşlarımda da enstrümanlarla olan bağım hiç kopmadı. Ne zaman canım sıkılsa, bu sıkıntımı bir enstrümanımla paylaşarak giderirdim. Bana iyi geleni de hayatımdan çıkarmam doğru olmazdı. Şu anda birçok enstrümana sahibim ve hepsiyle aram oldukça iyi. Günümüzde birçok insan kendi hikâyesini anlatmak peşinde ama enstrüman öyle değil. Enstrüman seni dinler, eşlik eder, iyi hissettirir.

"ÖYLE BİR GÜLÜŞLERİ VAR Kİ, ONLAR İÇİN HER ŞEYİMİ FEDA ETMEYE HAZIRIM"

Zaman zaman sosyal medyada ikizlerinizle paylaşımlarınızı görüyoruz. Genç bir baba olmak nasıl bir duygu? Ege ve Can'ın babası olmak sizin hayatınızda neleri değiştirdi? Aile kurmak isteyenlere çocuk konusunda ne söylemek istersiniz?

Baba olmak için erken bir yaşta olduğumu düşünmemiştim hiç. Etrafımdaki insanlar da sürekli geç kaldığımı söyleyip durdular. Baba olmak, bugüne kadar asla tatmadığım duygularla tanışmama vesile oldu. Ege ve Can'ın babası olduğum için de kendimi oldukça şanslı hissediyorum. Onlar sayesinde hayatımda yeni bir dönem başladı. Sevginin en katıksız hâlinin ne olduğunu onlar sayesinde öğrendim. Hayata farklı bir pencereden bakabilmek yetisini bana kazandıran da kesinlikle oğullarımdır.

İlk başlarda hayatımıza bir anda iki bebek misafir olduğu için çok zorlandık. İkiz bebeklerin bakımı hiç de kolay değil. Dolayısıyla tüm hayatımız onlara adapte bir hale büründü. İzlemek istediğimiz filmleri, okumak istediğimiz kitapları ve gezip görmek istediğimiz yerleri bir süreliğine rafa kaldırmak zorunda kaldık. Ben de uzunca bir süredir sanatsal anlamda pek bir şey üretemez hâle geldim. Fakat hiçbir şey kaybetmiş değilim. Şu anda öğrendiğim duygular, ilerde oldukça işime yarayacaktır diye düşünüyorum. Öyle bir gülüşleri var ki, onlar için her şeyimi feda etmeye hazırım. Aile kurmak ve sevdiğiniz insanla bir ömrü paylaşmak insana huzurlu ve güçlü hissettiriyor. Bu mutluluğu canınızdan bir parçayla taçlandırmaksa, hayatınızı daha anlamlı kılıyor.

Sizce babalığın oyunculuğa etkisi oldu mu?

Oyunculukta duygu ve düşünceler kıymetlidir. Baba olduğum için kimyamda mutlaka bir değişim söz konusu olmuştur. Bu durumun oyunculuğuma yansımaması mümkün değil. Henüz taze bir baba olduğum için bu süreçle alakalı yeterli veriye sahip değilim. Avantajları ve dezavantajlarının neler olacağına dair düşüncelerim zamanla kendilerini göstereceklerdir. Fakat şu anda kendimi mutlu ve iyi hissediyorum. İyi hissettiğim sürece, bu iyiliği işime yansıtacağıma olan inancım tam.

Eşinizle ve çocuklarla evde nasıl vakit geçiriyorsunuz? Onlara da türkü, şarkı vs. söylüyor musunuz?

Evde geçirdiğimiz zaman genellikle Ege ve Can'ın dilediği şekilde geçiyor. Ağladıklarında, neye ihtiyaçları olduğu bilmecesini çözüp, o yönde onlara hizmet ediyoruz. Onların kısa uykularında, biz de Zeynep'le kendimizi koltuğa bırakıp, uyandıkları an emirlerine amade olabilmek için enerji biriktirmeye gayret ediyoruz.

Bir süredir şarkı ve türkülerimin de iki dinleyicisidir kendileri. Huzursuz olduklarında veya ağladıklarında, müzik en büyük destekçilerimizden biri. Ayrıca evde birçok enstrüman olduğu için, ilgilerini canlı tutabilmek adına sürekli farklı enstrümanlarla Ege ve Can'a küçük konserler veriyorum. Anne sütü, mama ve müzikle beslendiklerini söyleyebilirim. Şimdilik müziği çok seviyorlar. Dilerim ömürleri boyunca bu sevgiyi muhafaza ederler.

"ANNELERİNE DÜŞKÜN OLMALARI BENİ MUTLU EDER"

Kişiliğinizde ya da kariyerinizde hep annenizin payından bahsediyorsunuz. "Erkek çocukları anneye düşkün olur" cümlesi sizin için de geçerli galiba. Ege ve Can da öyle olur mu sizce?

Beni ben yapan ilk adımlarımda elimden tutan annemdir. Kişiliğim ve kariyerim üzerinde hakkı, emeği büyüktür. Babam yoğun bir insandı; işten eve geldiği saatler kısıtlıydı. Babam bizi daha çok ekonomik anlamda desteklerken, manevi yönden beslendiğimiz kişi annemiz oldu.

Ege ve Can'ın annelerine düşkün olmaları beni mutlu eder. Zeynep, naif, bulunduğu ortamı güzelleştirmeyi başaran, iyi niyetli bir insandır. Ona düşkün olmaları, bu özellikleri ondan edinmeleri ne güzel olur.

Son olarak kariyerinizde hedefleriniz neler? Hayallerinizde müzik mi daha ağır basıyor oyunculuk mu? Hayranlarınız sizi yakın zamanda nerelerde görecek?

Hayatın bana sunduklarını en iyi şekilde değerlendirip, yapmam gerekenleri layıkıyla yerine getirebildikten sonra güzel yerlerde olacağıma inanıyorum. Oyunculuk mezunuyum ve bu alanda daha büyük adımlar atmak önceliğim. Fakat müzik de her daim hayatımda olmasını dilediğim, beslendiğim, beni mutlu eden bir alan. Aslında oyunculuk ve müzik, birbirine çok güzel hizmet ediyor.

Mesela şu anda hayat verdiğim Selami karakteri, şarkılar, türküler söylüyor. Müziğe olan ilgim ve uğraşım, Selami rolüne beni layık görmelerindeki en büyük etkenlerden biridir. Oyuncu çok yönlü olmalı. Koyulduğu kabın şeklini alabilmeli. Sanatın farklı alanları, oyuncunun kendini geliştirmesine ciddi anlamda katkı sağlar.

İlerleyen zamanlarda hayatın mesleki anlamda neler getireceğini ve nerelerde olacağımı tahmin etmem oldukça güç. Şu anda sevilen bir dizi olan Gönül Dağı dizisinde sevilen bir karaktere hayat veriyorum. Seyircilerimiz beni bir süre daha Selami olarak ekranlarda görmeye devam edecek.