Merve Kantarcı Çulha
Hamilelikte hem annenin hem de bebeğin sağlığı için çeşitli vitaminler ve mineraller alınmalıdır. Bunlar arasında en önemlisi ise bebeğin beynini ve omuriliğini etkileyen folik asit. Bebeğin nöral gelişimi için olmazsa olmaz bir destek olan folik asitle ilgili bazı anneler tedirgin. Çünkü bazıları folik asitin otizme sebep olduğunu iddia ediyor. Peki, bu doğru mu?
Merve Kantarcı Çulha'ya açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burak Özköse, folik asitten normal doğumun faydalarına kadar en çok merak edilen soruları yanıtladı.
1. Folik asit neden önemli? Anne adayları ne zaman folik asit almaya başlamalı?
Folik asit bebeğin nöral gelişimi için olmazsa olmaz bir destek. Bebeğin beyin ve omuriliğini oluşturan sinir tüpünün düzgün kapanmasını sağlayan folik asit, nöral tüp defektleri olarak bilinen spina bifida ve anensefali gibi ciddi doğum kusurlarını önlemeye yardımcı oluyor. Gebelik planlayan kadınların gebelik öncesinde folik asit desteğine başlamasını, hamilelerde ise ilk üç aylık periyodun sonuna dek kullanılmasını öneriyoruz. Burada önemli bir başka konu ise folik asitin düzenli olarak alınması. Vücutta depolanmayan folik asit gün aşırı veya haftada 2-3 defa değil her gün alınmalı. Son dönemlerde anne adayları "Folik asit otizme sebep olur mu?" endişesi taşıyor. Bununla ilgili yayımlanan makaleleri bizler de sıklıkla takip ediyoruz. Bu sebeple anne adaylarımıza ilk üç aylık dönemde günlük 400 mcg (0.4 miligram) olarak almalarını öneriyoruz.
2. Son dönemde tartışılan konulardan biri de sezaryen ve normal doğum. Normal doğumun faydaları neler? Siz karar vermeden sezaryen doğum talep eden hastalar oluyor mu? Bu durumda nasıl karar veriliyor?
Normal doğumun yani vajinal doğumun faydaları saymakla bitmez. Ancak belirtmek isterim ki halk arasında "normal" olarak tabir edilen vajinal doğum gerçekleşemediğinde "anormal" doğum olmuyor. Tıbbın gelişimi ile doğuma destek olabilecek yöntemler olsa da kimi zaman sezaryen tek çare olabiliyor. Sezaryen bir ameliyat türü olmakla birlikte birçok komplikasyon riskini de beraberinde getiriyor. Plasentanın istenmeyen bölgelere yapışması, karın içi organlara zarar gelmesi gibi riskler annenin hayatını riske atabiliyor.
Vajinal doğumda ise anne için olduğu kadar bebek için de faydası bulunuyor. Vajinal kanaldan geçen bebeklerin, akciğerlerinde yer alan sıvının atılmasını sağlıyor. Sezaryende ne yazık ki bu durum pek de mümkün olmuyor ve RDS dediğimiz solunum sıkıntıları ortaya çıkabiliyor. Vajinal doğumda bebek, vajina için yararlı olan bakterileri de aldığı için ilerleyen dönemde alerjik reaksiyonlar, otoimmün hastalıkları, obezite, çölyak ve diyabet gibi hastalıklara daha az yakalanıyor. Ancak belirtmek isterim ki sezaryen olmak kötü bir durum değildir. Doktorunuz sezaryeni uygun gördüğü zaman olası riskleri hesaplamış olup karar verdiğini bilmek gerekir. Doğum kadar mucizevi bir süreçte önemsediğimiz tek şey anne ve bebeğin sağlığını korumak olduğundan doğum şekli anne adaylarımızı düşündürmesin. Tüm hekimlerin amacı bu buluşmayı sağlıkla gerçekleştirmek.
3. Anne adayları için eğitimlerden doulaya, koçlara kadar birçok yenilik var. Tüm bunların anne adayına gerçekten faydası oluyor mu?
Elbette, çok büyük faydası olduğunu söyleyebilirim. Kimi zaman anne adayları direkt "Sezaryen olmak istiyorum" gibi taleplerle gelebiliyor. Özellikle kendi adıma söylemeliyim ki normal mi istersin sezaryen mi gibi bir soru sormuyorum. Çünkü önceliğimiz her zaman; bebeğin anne karnında sağlıkla gelişmesi, annenin sağlığının iyi olması, doğumda olabilecek komplikasyonları minimuma indirmek.
İnsanlar bilmediklerinden korkar. Tıpkı bir arabayı nasıl kullanacağını bilmeyen birinin direksiyona geçtiğinde hissettiği kaygıyı çoğu anne adaylımız yaşıyor.
Bilinmelidir ki sezaryen bebeğin ve annenin hayatını kurtarabilecek bir operasyon türüdür. Anneden ziyade bebeğin de karar verici olduğunu unutmamak gerekir. Biz hastalarımıza da bunu her zaman sıklıkla söylüyoruz. Son haftalarınıza kadar bir tercih veya zamanlama yapmayın. Bebeğiniz ne zaman nasıl gelmek isterse o şekilde yolumuz çizelim.
4. Hamilelikte sporun önemi nedir? Anne adayları ne zamana kadar yürüyüş yapmalı?
Spor sadece hamilelikte değil öncesinde de oldukça önem verdiğimiz bir konu. Değişen fizyoloji ile birlikte anne adayları kimi zaman hamilelik sürecinin arkasına sığınarak fazla kilo almaya meyilli olabiliyor. Fazla kilo alımını desteklemiyoruz.
Aktif ve hareketli olan gebelerimiz doğum sürecini daha rahat geçiriyor. Elbette her gebelik serüveni farklı olduğundan doktorunuzun önerisi ve kontrolünde hareketli olmakta fayda var.
Düşük tehdidine sebep olan durumlarda hareketleri sınırlı tutuyoruz. Özellikle 3. aydan itibaren doğru beslenme ve egzersizle gebelerimizi takip ediyoruz. Bunun gibi durumlar dışında anne adaylarımızın doktor kontrolünde belirli sporları yapmalarını istiyoruz. 14-28, 28-36 ve 36 sonrası olarak ayırdığımız gruplarda farklı spor ve aktiviteleri öneriyoruz.
5. Hamilelik sürecinde özellikle bu aylarda en çok yapılan hatalar neler?
Günümüzdeki en büyük hata gebelerimizin her bilgiye rahatlıkla ulaşabildiğini sanması ve bilgi kirliliği havuzunda boğulması diyebilirim. Herkesin doğum öyküsünün farklı olduğunu özellikle belirtiyoruz.
Farklı gebelik süreçleriyle kendilerini kıyaslayan anne adaylarımız hem kendini aşağı çekiyor hem de kulaktan dolma önerilerle hayati sayılabilecek hatalar yapıyor. Unutulmamalıdır ki doktorunuz en önemli ve tek kaynağınızdır. Kendiniz için doğru doktoru araştırıp bulduğunuzda onun önerileriyle hareket etmelisiniz.