ELİF ÇARMAN
Evlilik hazırlıklarının en duygusal ve eğlenceli aşamalarından biri kına gecesidir. Gelinin sevdikleriyle vedalaştığı kına gecesi, türküler, danslar ve gözyaşlarıyla doludur. Peki, evlilik öncesi neden kına gecesi düzenlenir? Vazgeçilmez eğlencelerden biri olan kına gecesi geleneğin aslında binlerce yıllık bir geçmişi var.
Kına yakma geleneğinin izleri, Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan çok eski dönemlere kadar dayanıyor. Türk kültüründe kına; saflığın, fedakârlığın ve kutsallığın sembolü olarak görülüyor. Gelinin ellerine yakılan kına, yeni hayatına adım atarken hem uğur hem de koruyucu bir işaret olarak kabul ediliyor.
Kına sadece süs amacıyla kullanılmıyor; aynı zamanda derin anlamlar taşıyor. Asker kınası, kurban kınası ve gelin kınası... Hepsi adanmışlığın ve sadakatin simgesi. Evlilik öncesi yapılan kına gecesi de gelinin ailesinden ayrılışını ve eşine bağlılığını simgeliyor.
Kına geceleri yalnızca bir ritüel değil, aynı zamanda bir eğlence geleneği. Davul, zurna ve türküler eşliğinde başlayan gece, gelinin duygusal anlarıyla hüzünlü bir vedaya dönüşüyor. Bu yönüyle kına gecesi hem mutluluğu hem de hüznü bir arada barındırıyor.
Eskiden daha çok ev ortamında yapılan kına geceleri, günümüzde büyük salonlarda adeta düğün kadar gösterişli kutlamalara dönüşmüş durumda. Ancak kökeni ne kadar modernleşirse modernleşsin, kına gecesinin taşıdığı sembolik anlam hâlâ aynı: Gelinin yeni hayatına uğurla başlaması.