Doktora gitmek istemeyenler için doğal reçete! 2 diş sarımsakla kendinizi garantiye alın

Kış günlerinde doktora gitmek istemeyenler için doğal reçete hazırladık. Bal kabağı vücudun su ihtiyacını karşılarken, soğuk algınlığında iki-üç diş sarımsak yiyenler kendini garantiye alır. İşte soğuk algınlığına şifa olan besinler...

Soğuk algınlığına şifa besinler pandemi sürecinde en çok araştırılan konulardan biri oldu. Çünkü C vitamininden folik asite ve çinkoya kadar hemen hemen bağışıklığı güçlendiren tüm vitamin ve mineralleri besinlerde bulmak mümkün. Bal kabağından sarımsağa kadar en önemli kış besinlerinin faydalarını bir araya getirdik.

Alem Dergisi'nde yer alan habere göre beslenme bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir rol oynuyor. Bağışıklığı güçlü olanlar soğuk algınlığı gibi hastalıkları da kolay atlatıyor. Peki, soğuk algınlığında hangi besinler tüketilmeli?

BALKABAĞI VÜCUDUN SU İHTİYACINI KARŞILIYOR

Hipokrat bile bağırsak kurdu hastalığında balkabağının iyileştirici etkisine işaret etmiştir. Günümüzde soğuk algınlığında ilk tercihtir. 2 miligram ile ortalamanın üstünde, mukozaların vitamini olan A vitamininin öncüsü karotinoidleri içerir. C vitamini içeriği ile folik asit, piridoksin, E vitamini, magnezyum ve çinko (özellikle çekirdeklerde bulunur) içeriği de etkileyici miktarlardadır. Büyük bir top şeklindeki bu meyvenin bir diğer avantajı de lezzetli olmasıdır; iştahı azalmış hasta çocuklar bile zevkle yerler. Balkabağının yağ ve protein içeriği olağandışı düşük olduğundan hastaların sindirim sistemini zorlamaz; buna karşılık yüzde 91.3 oranında sudan oluşur ki, bu da yine hastanın artmış su gereksinimini karşılar.

KENDİNİ GARANTİYE ALMAK İSTEYENLERİN İLACI SARIMSAK

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için çok sayıda vitamin içerir. İçerdiği Allizin mikrop öldürücüdür. Bunun haricinde bu etken madde solunumla atıldığından bronşlarda belirgin bir kramp azalması olur. Kokusuz sarımsak tabletlerinin etkisi, tam da allizin'in solukla verilmesinin tedavi edici etkileri hedeflendiğinden tartışmalıdır. Her gün en az bir diş, soğuk algınlığında iki- üç diş yiyenler kendini garantiye alırlar. Tipik koku kaçınılmazdır, ancak düzenli tüketimle zamanla bir miktar azalır.

TERE MAGNEZYUM DEPOSU

Bahçe ve manastır teresi büyük miktarlarda antibiyotik etkili benzil-izotiyosiyanat, ayrıca çok bol C vitamini, karotinoidler, potasyum ve magnezyum içerir. A vitamini, burun, gırtlak ve bronş bölgesindeki mukozaların direnç gücünü artırır. İdeal A vitamini kaynakları karotinoid içeren balkabağı, mango, tere ve havuçlardır. Magnezyum antikorları geliştiren hücrelerin oluşumunu destekler. Bol su ve çiğ yiyeceklerle magnezyum alımı garantilenir. Çinko antikorların üretimine katılır, daha da ötesi bağışıklık sistemi için çok önemli olan T-lenfositlerini sağlam tutar. Bu mineral öncelikle badem, yerfıstığı, balkabağı çekirdeği ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.

ZENCEFİL ENFEKSİYONU ÖNLER

Zencefil çayının içindeki virüs öldürücü maddeler enfeksiyonu önler, ağrıyı ve ateşi düşürür, öksürüğü bastırır. Hafif sakinleştirici özelliğiyle dinlenmenizi sağlar. Zencefil çayı yapmak için, 2.5 cm uzunluğundaki taze zencefil kökünü dilimleyin. Alüminyum olmayan bir kaba koyup iki bardak su ekleyin. Kabın ağzını sıkıca kapatıp 20 dakika kaynatın. İçine yarım limon suyu sıkıp, balla tatlandırın.

BAL MİKROPLARI ÖLDÜRÜR

Şekeri tükürükle birleştiğinde antibiyotik maddeler üretir. Ayrıca bol enerji içerir ( her 100 gramda yaklaşık 300 kcal) ve bunun açığa çıkması için sindirim sisteminin zorlanması gerekmez. Bu da balı tam da iştahın azaldığı soğuk algınlığı döneminde ideal bir besin yapar.

En eski budistler bile balın mikrop öldürücü özelliklerinin değerini biliyorlardı. Onu tüm hastalıklarda, ağır kanamalarda ve yaralanmalarda yara pansumanı olarak kullanılıyordu.

FENOLİK ASİTLER

Bu maddeler polifenoller'dendirler. Kahve ve havucun ferula asidi de bunlardandır. Polifeno'ller yalnızca antibiyotik etki etmekle kalmazlar, kansere karşı da iyileştirici etkileri vardır, antikanserojen'dirler.

ZENCEFİL BEDENİNİZİ İÇTEN ISITIR

Zencefil, antimikrobiyal etkiye sahiptir ve mukoza zarlarında kan dolaşımını uyarır. Bu sebeple tıkalı burunu temizler. Aynı zamanda kan dolaşımını olumlu yönde etkiler. Ayrıca balık ve kolza tohumu yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin anti-enflamatuar etkisi olduğunu biliyoruz. Sonuç olarak, bağışıklık sistemini güçlü tutmak hastalıklara yakalanma riskinizi azaltır. Bunun için bedensel aktivite başta olmak üzere, mevsimsel gıda tüketime dikkat edip, hayvansal besin tüketimini azalmak, sigara ve alkol tüketimin bırakmak veya minimalize etmek, dönüşümlü sıcak soğuk banyolar yaparak, bedenin mevsimsel geçişlerde tolerans sınırını artırmak, sauna veya hamamda terleyerek toksinler bedenden uzaklaştırılmasını sağlamak, kaliteli uykuya dikkat etmek, sağlıklı bir bağırsak florasının olmasına özen göstermek, ağız ve boğaz bölgesinde ağrı ve yanma durumunda himalaya tuzu veya kaya tuzu ile yapılan gargaralardan faydalanmak gerekir. Dönem dönem probiyotik destek alıp flora oluşumuna katkı sunarak, virüslere karşı bedeninizin daha dayanıklı olması mümkündür.

ÇOK SIVI ALMAK, AZ YEMEK YEMEK!

İnsanın sinir sistemi ateşli hastalıklarda, soğuk algınlıklarında temel olarak iştahın azalması ve susuzluğun artması ile tepki gösterir. Bu algısal strateji çok mantıklıdır. Çünkü vücut bütün gücünü virüsler veya bakterilerle savaşmak için kullanmalıdır. Burada ağır yemeklerin sindirilmesi yalnızca önemli gücün büyük kısmının harcanmasına neden olacaktır.