Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı özellikleri

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, edebiyatımızda çok önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde bazı değişiklikler olmuştur. Eski dönemin özellikleri Cumhuriyetin ilanıyla değişmeye başlamıştır. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında Beş Hececiler topluluğu ile başlamaktadır. ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı genel özellikleri ve önemi nedir?’ sorusunun yanıtı haberimizde…

Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı, birçok topluluğa ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bazıları Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Garipçiler’dir. Bu dönemde Aruz ölçüsü bırakılmış hece ölçüsüne geçilmiştir. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında, dilde sadeleşme için çabalanmış ve İstanbul Türkçesi esas alınmıştır. Ayrıca bu dönemde uluslararası düzeyde sanatçılar yetiştirilmiştir.

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ VE ÖNEMİ NEDİR?

* Aruz ölçüsü bırakılmıştır. Serbest ölçü ve hece ölçüsü kullanılmıştır.

* Dilde sadeleşme hareketi başarıya ulaşmış ve İstanbul Türkçesi esas alınmaya başlanmıştır.
* Edebiyatımız İstanbul aydınlarının tekelinden kurtulmaya başlanmıştır. Anadolu'dan aydın yetişmeye başlamıştır.
* Romanda ve hikâyede halk gerçekleri tamamen yerleşmiştir.
* Uluslararası düzeyde sanatçı yetişmiştir.
* Tiyatro ve deneme alanında büyük gelişmeler gösterilmiştir.
* Bu dönemden itibaren farklı edebi topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır.

BEŞ HECECİLER

Hecenin beş şairi adıyla da anılan bu sanatçılar milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.
Şiirde sade ve özentilik barındırmayan, süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
Beş hececiler şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele döneminde başlamışlardır.
Beş hececiler ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.
Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
Hece vezni ile serbest müstezat yazmayı da denediler.
Mısra kümelerinde dörtlük esasına bağlı kalmadılar yeni yeni biçimler aradılar.
Nesir cümlesini şiire aktardılar ve düzyazıdaki söz dizimini şiirlerde de görülmesi beş hececiler de çok rastlanan bir özelliktir.
Beş hececiler şu sanatçılardan oluşmuştur: Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon
YEDİ MEŞALECİLER

Yedi Meşaleciler 1928'de kurulmuştur.
Heceyi geliştirmek amacıyla ortaya çıkmıştır.
"Canlılık, samimiyet ve daima yenilik" sloganıyla hareket etmişlerdir.
Verlaine, Mallerma gibi Fransız şairleri örnek almışlardır.
Anadolu'yu yurtseverlik anlayışıyla anlatmayı düşünmüşlerdir; ancak pek başarılı olamamışlardır.
Bunlar: Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Muammer Lütfi, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi Koray.
GARİPÇİLER ( I. YENİCİLER )

Garip Akımı, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının belki de bütün Türk edebiyatının en farklı gurubu olarak edebiyat tarihinde yer almışlardır.
1940 yılına kadar gelen bütün şiir anlayışına karşı çıkan Orhan Veli, Oktay Rıfat Horozcu, Melih Cevdet Anday ortaklaşa "Garip" dergisini çıkarıp bu akımı başlatmışlardır.
Şiirde ölçü ve kafiye gereksizdir.
Şiir fikirleri aşılamak işin kullanılmamalı.
Şiirde anlam düz verilmeli.
Her konu şiire girebilmeli
Her insan şiirin konusu olabilmeli.
Şiirde söz ustalığı, laf cambazlığına gerek yoktur.
Şiirde önemli olan bütün güzelliğidir.
MAVİCİLER

Maviciler, Atilla İlhan'ın 1952-1956 yıllarında çıkardığı derginin adı olan "MAVİ" nin etrafında toplanan Orhan Duru, Ferit Edgü gibi sanatçıları oluşturduğu guruptur. Bu sanatçılar, Garip Akımına ve Orhan Veli'ye karşı çıkmış, şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olmuşlar.
Daha sonra mavi dergisi Özdemir Nutku'nun yönetimine geçti ve Atilla İlhan'ın savunduğu toplumsal gerçekçiliğin (sosyal realizm) sözcüsü oldu. Dergi Nisan 1956'da çıkan 36. sayıdan sonra (son mavi) kapatıldı.
Garip akımına tepki olarak çıkmıştır.
Şiirin basit olamayacağını zengin benzetmeli, içli, derin olması gerektiğini savunmuşlardır.
İKİNCİ YENİCİLER

İkinci Yeniciler, 1950'lerde "Garip" akımına tepki olarak çıkmıştır.
Şiirin düşürüldüğü basitliğe son vermek amacıyla ortaya çıkmıştır.
Cemal Süreyya, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Ülkü Tamer, Sezai Karakoç bu akımın öncüleridir.
Sözcüklerin anlamı değil söylenişi önemlidir.
Her şey insanla başlar insanla biter.
Şiirin kendine göre bir dili olmalı.
Şiir diğer edebi türlerden kesin çizgilerle ayrılmalı.
Önemli olan kelimelerin anlamları değil, şairin ona yüklediği anlamlardır.
CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI GENEL AÇIKLAMA

Cumhuriyetin ilanından sonra edebiyatımız, çağdaş anlayışlar doğrultusunda gelişmesini başarıyla sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında "Beş Hececiler" olarak adlandırılan şairler topluluğu, en parlak dönemlerini yaşamaktaydı. Yine bu yıllarda Kurtuluş Savaşı'nın etkisiyle edebiyatta genel olarak Anadolu'ya bir yönelim başlar.

Bu dönemin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1- Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış dildeki sadeleşme çabaları aralıksız olarak sürmüştür.

2- Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış gerçekçi bir anlayış güdülmüştür.

3- Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Yine bu dönemde şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır.

4- Şiir, roman, hikaye ve tiyatro gibi türlerde önemli gelişmeler olmuştur.

5- Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 (İkinci Dünya Savaşı) yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla "yerli" ve "halka doğru" ; veya Batı'nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir.

Yine bu dönemde (1928) ortaya çıkan "Yedi Meşaleciler", "Beş Hececiler" gerçeklere dayanmayan "memleket edebiyatı" anlayışına sahip olmakla suçlamışlardır. Amaçları "canlı, samimim ve gerçekçi olmak" şeklinde açıklamışlardır. "Yedi Meşaleciler" adını almalarının nedeni ise "Yedi Meşale" adlı derginin etrafında toplanmış olmaları ve bu adla ortak bir yapıt yayınlamalarıdır.

Bu sanatçılar şunlardır (Yedi Meşaleciler):

Vasfi Mahir KOCATÜRK
Ziya Osman SABA
Sabri Esat SİYAVUŞGİL
Cevdet Kudret SOLOK
Yaşar Nabi NAYIR
Kenan Hulusi KORAY
Muammer Lütfi BAHŞİ
1940 SONRASI EDEBİYATI

İkinci Dünya Savaşı sonrasında "insan", "yaşam" ve "dünya" arasında güvenilir olmayı gerektirir; yeni ortaya çıkan dünya görüşleri; sanat anlayışımızda köklü değişikliklere yol açar.

Hikaye, roman ve tiyatro eserlerinde "yurt" ve "köy" sorunlarına yönelim başladı.

1940 yılında Orhan Veli Kanık, Melik Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu, "Garip" adlı bir şiir kitabı yayınlayarak yeni bir hareketi başlattılar. Buna "I. YENİ ŞİİR HAREKETİ" adı verildi. Amaçları, şiirde iç ahengi yakalamaktır. Dış ahenk ögesi olan ölçü ve uyağa önem vermezler. Söz sanatların şiir için zararlı bulmuşlar ve şiirin kaynağının bilinçaltı olması gerektiğini savunmuşlardır. "Şiir halka seslenmelidir" anlayışıyla günlük hayatta olan her şeyi şiire konu olarak almışlardır.

Daha sonraları ortaya çıkan ve "İKİNCİ YENİLER" adı verilen şairler ise "şiir için sanat" anlayışına dayanan, sürrealizmden daha aşırı bir soyutlama anlayışını sürdürmüşlerdir. Bu sanatçılardan bazıları şunlardır: İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan.

1940'tan Sonraki Türk Edebiyatında Roman ve Hikayede Sosyal(toplumsal)Gerçekçiler:

Bu akım, bir meseleyi, bir derdi ortaya koyarak, topluma faydalı olmak istiyordu. İlk ürünleri, Anadolu köy romancılığıdır. Konuları: işçi-ırgat hayatı, sınıf çatışmaları, grev-lokavt gibi durumlar, toprak-su kavgaları...

TOPLUMSAL GERÇEKÇİLER

ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ

KEMAL TAHİR: Konularını cezaevi yaşantılarından, Kurtuluş Savaşı'ndan, eşkıya menkıbelerinden aldı. Gerçek bir Anadolu romanı oluşturdu.


ESERLERİ: Roman: Yorgun Savaşçı, Devlet Ana…


ORHAN KEMAL: Hayatına girmiş yüzlerce kişinin kader ve direnişlerini yazdı. Sürükleyicilik, tabiilik, gerçeklik eserlerinin özelliğidir.


ESERLERİ: Roman: Murtaza, Hanımın Çiftliği,

TİYATRO: 72.Koğuş...


YAŞAR KEMAL: Genellikle Çukurova insanının hayat savaşlarını şiirli bir dille yazdı. Tezli romanı savunur. Folklor unsurları ve güçlü doğa tasvirleri görülür.


ESERLERİ: İnce Memet, Yer Demir Gök Bakır, Teneke...


FAKİR BAYKURT: İçinde doğup yetiştiği köylülerin hayatını yazmıştır.
Eserleri: Yılanların Öcü, Tırpan, Kara Ahmet Destanı, Hikaye: Can Parası.

BAĞIMSIZ YAZARLAR

HALİKARNAS BALIKÇISI(CEVDET ŞAKİR KABAAĞAÇLI): Konularını daima Ege ve Akdeniz kıyılarından çıkardı.; balıkçıları, sünger avcılarını işledi.
Eserleri: Hikaye: Merhaba Akdeniz...Roman :Deniz Gurbetçileri..


HALDUN TANER: Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan hikayeleriyle tanındı. Epik tiyatro türünde eserler verdi.
Eserleri: Hikaye: Şişhane'ye Yağmur yağıyordu, On İkiye Bir Var…

TİYATRO: Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Kocası...


TARIK BUĞRA: Tek adamın dengesiz, bazen alaycı, bazen acılı tedirginliğini ele alır.
Eserleri: Roman: Küçük Ağa, İbişin Rüyası...


DİĞER BAĞIMSIZ YAZARLAR

Samet Ağaoğlu
Oktay Akbal
Selim İleri
Cengiz Dağcı
Füruzan
Orhan Pamuk
TİYATRO

Vedat Nedim Tör (Kör)
Turgut Özakman (Duvarların ötesi, Sarı Pınar)
Güngör Dilmen (Midas'ın Kulakları )
Sermet Çağan (Ayak Bacak Fabrikası)
Cevat Fehmi Başkut (Paydos, Buzlar Çözülmeden, Harputta Bir Amerikalı)

DENEME VE ELEŞTİRİ

NURULLAH ATAÇ: Deneme, eleştiri yazdı. Çeviriler yaptı. Türkçe'nin özleşmesi için yılmadan savaştı. Yeni bir dil ve anlatım biçimi yarattı.
Eserleri: Günlerin Getirdiği, Okuruma Mektuplar...


SUUT KEMAL YETKİN: Edebiyatın çeşitli konularında özlü ve açık bir anlatımla yazdı.
Eserleri: Denemeler, Edebiyat Konuşmaları...