Geleneksel özelliğini kaybetmeyenler: Çayda çıra

''Çayda çıra nedir?'' dendiğinde aklımıza ilk olarak geleneksel halk oyunumuz gelir. Özel günlerin vazgeçilmezi olan çayda çıra, dünya üzerinde mumlu dans olarak da bilinmektedir. Çayda çıra eskiden sadece kadınların oynadığı bir dans türü iken günümüzde kadınlı erkekli oynanan bir oyun türüdür.

Çayda çıra (nanay), Elazığ yöresinin vazgeçilmezi olmak ile beraber oynarken insana bütün siniri, stresi attırmakla kalmıyor enerjiyi de son nefese kadar harcatmayı başarmaktadır. İçinde Elazığ yöresine ait geleneksel izler barındıran bu geleneksel halk oyununun, kökeni için efsaneler türemiş ve iki adet söylence bulunmaktadır. Çayda çıra ile ilgili merak edilenleri sizin için derledik.

ÇAYDA ÇIRA TARİHİ

Çayda Çıra, Elâzığ yöresine ait halay türünden halk oyunu. Dünyada "Mumlu Dans" olarak da bilinir. Genellikle sazsız olarak, "nanay" adı verilen türküler eşliğinde oynanır. Eskiden yalnızca kadınlar oynarken, günümüzde halk oyunları toplulukları tarafından gösteri amacıyla kadınlı erkekli oynanmaktadır. Günümüz Elâzığ yöresi düğünlerinde oldukça yaygındır.

OYNANIŞ ŞEKLİ

Oyun kendine has bir müzik eşliğinde ve manilerle oynanmaktadır. Oyuna başlarken şu mani söylenir: "Yansın şamdanlarda mum, olsun ergenler sıra. İnsin davula tokmak, başlasın Çayda Çıra." Mani ardından oyunu oynayacak olan ekip alana giriş yapar. Girişin ardından çember oluşturularak oyun başlar. Çemberin oluşturulması ardından kızlar orta alana geçerek çömelir. Her erkek, eşinin etrafında bir tur döner. Ardından yeniden çember oluşturulur ve sonrasında düz bir çizgi oluşturana kadar dönülür. Düz çizgi oluşturulması ardından ileri 8 adım gelinir ve eğilerek şamdanlar yere bırakılır. Şamdanların bırakılması ardından çayda çıra oyununa has bir türkü söylenir. Türkü ardından yeniden şamdanlar alınır ve meydan terk edilir.

KIYAFET VE AKSESUARLAR

Çayda Çıra oynarken kullanılan kıyafet ve aksesuarlar şöyledir:

Baş örtüsü

Gömlek

Üç etek

Şalvar

Kemer

Potin

Erkeklerin Kıyafet ve Aksesuarları

Gömlek

Yelek

Kuşak

Şalvar

Yumurta topuk ayakkabı

Hem Kızların Hem Erkeklerin Kullandığı Aksesuarlar

Şamdan

Mum

ÇAYDA ÇIRA TÜRKÜSÜ

Çayda Çıra oyunu Çayda Çıra Türküsü eşliğinde oynanır. Türkünün sözleri şöyledir:

Çayda çıra yanıyor

Hanım nanay vay nanay

Nanay güzel nanay

Nanay gülüm nanay

Ayda yılda yanıyor

Hanım nanay vay nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay gülüm nanay

Yavaş yörü sevdiğim

Hanım nanay vay nanay

Nanay gülüm nanay

Nanay güzelim nanay

Engeller uyanıyor

Hanım nanay oy nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay sevdiğim nanay

Karşıda oturanlar

Hanım nanay vay nanay

Nanay güzelim nanay

Nanay gülüm nanay

Az derdim artıranlar

Hanım nanay vay nanay

Nanay sevdiğim nanay

Nanay güzelim nanay

Başıma akıl koyun

Hanım nanay oy nanay

Nanay gülüm nanay

Nanay sevdiğim nanay

Sevdadan kurtulanlar

Hanım nanay uy nanay

Nanay sevdiğim nanay

Nanay gülüm nanay

Bağ altına bağ altına

Bağ altına bağ altına

Dolandım servan altına

Al beni yorgan altına

EFSANELER

Çayda Çıra Oyunu ve Türkülerinin doğuşu ile alakalı çeşitli efsaneler yer almaktadır. Bunlardan bazısı şöyledir:

I. Söylence

Efsanelerden biri, Elazığ yakınlarındaki bir çayın iki kıyısına yerleşmiş aşiretlerden iki gencin aşkıyla ilgilidir. Sevdalılar geceleri yaktıkları çıralarla işaretleşir, böylece genç erkek kızın yaktığı çıraya doğru yüzüp karşı kıyıya çıkar ve ona kavuşurmuş. Bir gece çayın azgın suları oğlanı sürüklemiş. Kız da sevgilisini çay boyunca aradığı halde bulamayınca kendisini suya atmış. Çayda Çıra Türküsü ve Oyunu da bu sevdayı dile getirmek için ortaya çıkmış.[4] Bu efsane, 1982 yapımı Çayda Çıra Efsanesi Filmi'ne konu olmuştur.

II. Söylence

Bir diğer efsane, Elazığ yakınlarındaki Harıngit (ya da Harınket) Çayı kıyısında yapılan bir düğünle ilgilidir. Bir köy ağası, oğlunu başka bir köyün ağasının kızıyla evlendirirken kına gecesinde birden ay tutulmuş; karanlıkta kalan konuklar bunu uğursuzluk sayıp kötüye yormuşlar. Oğlanın annesi duruma üzülüp çevredeki bütün mumları toplatmış. Tabaklara dizip yakarak, oyun oynayan kızların ve gelinin ellerine tutuşturmuş; kendisi de aralarına katılmış. Karanlıkta çay kıyısında yanan mumların görüntüsü herkesi coştur­muş; bu coşkuyla türküler söylenmiş, halay­lar çekilmiş, eğlence sürmüş. Çayda Çıra da söylenceye göre böyle doğup günümüze kadar ulaşmıştır.