AKSAM.COM.TR/MOR PAPATYA
Merve Kantarcı Çulha
Prof. Dr. Canan Karatay, virüslere ve bakterilere karşı korunma yollarını anlattı. Çocukların hafızası için temizlik düşkünü anneleri de uyaran Karatay, evlerini sirkeyle temizlemeyi önerdi.
Aksam.com.tr'den Merve Kantarcı Çulha'ya açıklamalarda bulunan Canan Karatay, "Karatay Sözü" kitabıyla ilgili en çok merak edilenleri anlattı. Kitabında şeker hastalığından sirkeye kaya tuzundan bağışıklığa kadar vücudu koruyan birçok öneriyi konuştuk. İşte sorular ve Canan Karatay'ın hayat kurtaran yanıtları...
Sizi hep sağlıklı beslenme önerilerinizle tanıdık. Herkes Canan Karatay'ın nasıl bir çocukluk geçirdiğini merak ediyor? Çocukken de doğal besinlerle mi beslendiniz?
1943 doğumluyum. O zaman her şey sağlıklıydı. Onun içine doğduk, büyüdük. Ben şu anda da böyle olabileceğini ve böyle olursa hastalıkların olmayacağını söylemeye çalışıyorum. Hayat boyu aynı şekilde beslendim. 12 sene Amerika'da kendi yoğurdumu yaptım, kendi turşumu yaptım. Annemden öyle gördüm. Hazır pizza yemedim, kendi pizzamı, lahmacunumu evde yaptım. Gençler endüstrinin içine doğdu, dolayısıyla hep hazıra konmaya alıştı. Bu da hastalıklara zemin hazırladı. Bu çağda bunu sıfırlamaya imkân yok. Ama kendimizi korumalıyız. Bağışıklık düşerse kanser, kalp, böbrek, tiroit, pankreas gibi her türlü hastalık vücudu bulabilir. Her türlü mikroba, bakteriye, mantara ve virüse açık hâle gelirsiniz. Çocukluğumdan beri spor yaparım. Elazığ'da bisiklete binerdim, ağaçlara tırmanırdım, yüzerdim. Okula başladığımda tenis oynadım, kayak yaptım. Lise ve üniversitede voleybol ve futbol takımındaydım. Yüzme ve yürümeye devam ediyorum.
Yurt dışında birçok yerde çalıştınız ve araştırmaya imza attınız. Oradaki kadınların beslenme tarzıyla Türkiye'deki kadınların beslenme tarzını kıyasladığınızda neler söylemek istersiniz? Sizce Türk kadınları sağlıklı mı? Erkekler bu konuda nasıl?
Amerika ve Türkiye fark etmez kadınlar da erkekler de hasta. Global bir zehir bombardımanı altındayız. Endüstrinin bizi programlandırması. Amerika'daki kadınlar sağlıklı değil. 20 yaşında gelen hastalar oluyor. Biz o yaşta doktora gitmezdik, doktor nedir bilmezdik.
Karatay Sözü kitabınızda obezite ve diyabet hastalıklarının yüksek sayıda ölümlerin nedeni olduğuna değinmişsiniz. İkisi de git gide artan hastalıklar. Bu noktada herkese ne önerirsiniz?
Türkiye'de obezite ve diyabet hastalığı pandemisi var. Hücreler bozulduğu için bu hastalıklar ortaya çıkıyor. Ölümlerin çoğu daha çok kalp hastalıkları ve şeker hastalıklarının sebep olduğu komplikasyonlar. Sonradan gelişen hastalıkların hiçbiri genetik değil. "Şeker hastalığı genetik, annemde var bende de var." Yok böyle bir şey. Adı yetişkin tipi diyabet. Bu da çevresel faktörlerin vücudu kötülemesinden kaynaklanıyor. Yemeden, içmeden, yaşam biçiminden... Düzelir mi düzelir. "Siz şeker hastasınız hayat boyu bu ilaçları kullanacaksınız." İşte bu doğru değil. İlaç gerekirse elbette kullanıyoruz. Ama 5-10 gün veya hastanın durumuna göre. Fakat hayat boyu bu ilaçlar kullanılamaz. Ben buna karşıyım ve bunu açıklamaya çalışıyorum.
Kitabı okurken modern tıpla asırlar önceki tıbbı kıyasladığınızı görüyorum. Şu anda da günümüze baktığımda fitoterapiye olan ilgi arttı. Birçok kişi köylerindeki şifalı bitkileri topluyor. Sizce bir gün herkes eski şifa yollarına dönecek mi?
Fitoterapi önemli değil. İnsan bir bütündür, vücuduna giren her şey faydalı ve doğal olması lazım. Vücudunuzda doğal doğru dürüst yağ, protein olmasa, doğru dürüst tuz, mineral olmasa istediğiniz kadar fitoterapi yapın. Bağırsak hücrelerimizin bozulmamasını önlememiz lazım. Sağlığını korumamız lazım. Sağlığı bozulduysa da doğal yollarla düzeltmemiz lazım. Dost bakterileri canlı tutup, sayısını artırmamız lazım. Tıp tektir ve insanla uğraşır. İstediğinizi yiyebilirsiniz fakat bir tek ot yemekle bir şey olmaz. "Bir tek bunu yersen kanser olmazsın." diye bir şey söylemek mümkün değil.
"SENELERCE YANLIŞ ANLAŞILDI! TUZA İHTİYAÇ VAR"
Kitapta kaya tuzu ve iyotun öneminden uzunca bahsediyorsunuz. Kaya tuzunun faydasını birçoğumuz bilmiyoruz. Mısır tıbbında, Orta Çağ'da iyot ilaç olarak kullanılmış. Kullandığımız tuzlarda iyot yeterli düzeyde mi?
Kullandığımız tuz tuz değil. Kaya tuzu kullanmak gerekir. Kaya tuzu tuz değildir. Kaya tuzunun yüzde 30-35'i tuzdur yüzde 80'i mineraldir. Katkı maddesi olmadan vücuda girmesi lazım. Yurt dışında tuz tedavi odaları var. Evimde kaya tuzu lambaları var. Kaya tuzu vücuttaki tüm metalleri atar. Kaya tuzu emdiğiniz zaman ağzınızda bozulmuş olan tat duyguları reset olur. Hazır yiyecekler dilde 5. Bir tat duyusu geliştiriyor. Çocuklar, gençler kadınlar kola, şekerli içeceklerde bunu arıyor. İşte bunu resetlemek için veya sigarayı bırakmak istiyorsanız ağzınıza tuz koyup emeceksiniz. Peygamber efendimiz her yemekten önce tuz yemez miydi?
Senelerce halkımıza tuz verilmedi. Tansiyon için korkutuldu. Herkeste tuz fobisi oldu. Hâlbuki insan vücudunun tuza ihtiyacı var. Nasıl ki suya ihtiyaç var tuza da ihtiyaç var. Ama o bildiğimiz su değil tuzlu sudur, mineralli sudur. Bu halit mineraldir. Senelerce dünyada insan vücudunun 1 çay kaşı tuza ihtiyacı vardır der. Ama yurt dışında 1 çay kaşığı bizim tatlı kaşığımıza denk gelir. Yurt dışında çay kaşığı yoktur. Bu senelerce yanlış anlaşıldı.
Tarih boyunca kullanılan tuz kaya tuzudur, deniz tuzudur. Roma İmparatorluğu zamanında Roma askerlerine maaş olarak tuz verilirdi. Kaya tuzu elektromanyetik alanı emer. Nükleer santral bacalarının içinde radyasyon için kullanılır. Asırlardan beri kaya tuzu kullanılır. Amerika'da Rusya'da Özbekistan'da tedavi için tuz odaları var. Özellikle nefes darlığı, kalp hastalığı olanları tuz odalarına oturtarak tedavi yapıyorlar. Cildi de güzelleştiriyor.
Pandemide sirkeye verilen önem arttı. Hatta herkes kendi evinde sirkesini yapmaya başladı. Evde yapılan sirkeler sizce sağlıklı mı? Sirke gerçekten vücut için bu kadar önemli mi?
Sirke alkali olduğu için önemli. Ev sirkesinden bahsediyorum. Doğal sirke virüsleri, mikropları, parazitleri, bitleri ve bütün toksinleri öldürür. Vücudu alkali kırar. Ama ev sirkesi olacak. Yoksa 45-60 günde sirke olmaz. Hanımların biraz beklemesi lazım. Para vermeyin, evde kendi sirkenizi yapın. Daha önceki kitabımda sirke tariflerini anlattım.
Anne babalar çocukların hafızasını geliştirmek için yarış hâlinde. Fakat bir yandan da yapılan beslenme hataları var. Bu anlamda çocukların hafızası için hangi besinleri önerirsiniz?
Çocukların hafızası için beslenme önemli ama yaşam da önemli. Eğer evde titiz anneler deterjan, dezenfektan ve çamaşır suyu kullanıyorlarsa bitti. Beyni bozuyor. Beslenme için çocukların sevdiği besinler tüketilmeli, çocukları zorlamamaya dikkat edilmelidir. Piaget, "Her bir çocuk filozoftur." der. Bırakın kendileri filozofluğunu yapsınlar." Anne babalar çocukları "İlla bunu ye" diye zorlamayın. Çocukların beyninin gelişmesi için tabi ki oynamaları lazım. Sokakta oynayacaklar, dağlara taşlara tırmanacaklar, çamura batacaklar, yüzecekler... Elinden tutup AVM'ye götürerek beyin gelişmez. Ne yersen ye ama doğal yemek çok önemli. Çocuklar için yumurta, iyot, D vitamini, Balık yağı çok önemli. Çocukken bize balık yağı içirirlerdi.
Temizlikte sirke ya da doğal temizlik ürünleri kullanın. Ben çamaşırlarımı sodyum karbonatla yıkıyorum. Bulaşık makinem yok benim. Bulaşıklarımı elimde yıkıyorum, zeytinyağlı sabunla. Allah 10 parmak vermiş.
TEMİZ CİLDİN SIRRI YEŞİL KALIP SABUN
Cildiniz çok güzel görünüyor. Röportajlarınızda herhangi bir ilaç kullanmadığınızı belirtiyorsunuz. Enerjinizdeki ve cildinizdeki sırrın sebebi nedir?
Yeşil kalıp sabun. Yıllarca yeşil kalıp sabun kullanırım. Amerika'dayken de gelen gidenlerden hep yeşil kalıp sabun istedik. Şöyle bir anım var. Bir arkadaşımın kız kardeşine onkoloji tedavisi uygulanıyordu. Meme kanseri oldu. Kemoterapi sırasında ayaklarında ve ellerinde yaralar açıldı. Amerika'da her şey denendi. Konuşurken arkadaşıma kardeşi için yeşil kalıp sabunu önerdim. Elazığ'dan saf zeytinyağlı sabun geldi. Kimyasalları kesti ve o kız sabun kullandı. 15 günde ellerinde hiçbir şey kalmadı. Bu şekilde sabun popüler oldu. Bundan sonra misafirliğe giderken Amerikalılar benden sadece yeşil kalıp sabun istedi. Bu da arkadaşlarım arasında böyle bir anıydı.
Cilt demişken doğal beslenmeye, egzersize, spora ilgi arttı. Fakat bir yandan da estetiğe, kolajene de talep arttı. Hatta 18-25 yaş arası gençlerin bile estetik yaptırdığını ve kolajen tabletleri aldığını duyuyoruz. Onlar için ne söylemek istersiniz?
Reklamlara uymasınlar, çevreyi dinlemesinler. Kolajen dediğimiz proteindir. Bunun tozu, tableti olmaz. Kolajen için kelle paça çok önemli. Çünkü kemik suyu var. Kemik suyunda 84 mineral var. Kemik suyunun proteini kolajendir. Yediğin kırmızı et de kolajendir. Bambaşka bir şeymiş gibi sunuluyor. Kolajen tableti satılıyor ama Canan Karatay, "Kırmızı et yiyin, kelle paça için." deyince kıyamet kopuyor. Hayvansal yağ yemezseniz cildiniz düzelmez ve tuz, mineral ve sirke hayat kurtarır.
Ramazan'da kabızlık için neler önerirsiniz?
Türk milleti başından beri kabız. Bu da bağırsak mikrobiyomun bozulmuş olduğunu, bağırsaklardaki kötü bakterilerin artmış olduğunun ve sağlığımızın bozulduğunun en önemli beyin sağlığımızın dahi bozulduğunun en önemli göstergesidir. Bol su içilecek, tuzlu su içilecek. Tuzsuz su içerseniz bağırsaklar çalışmaz. Kaya tuzlu su içilmeli. Tuzsuz ve susuz kalınırsa hiçbir şey çalışmaz. Su ve tuz alır götürür.
Son olarak önerdiğiniz çaylar neler?
Yeşil çay, nane çayı, kekik çayı, zeytin yaprağı çayı, tarçın çayı severim. Bu çaylar bağırsakları çalıştırır. Herkes kendi vücuduna uygun şeyleri tüketmelidir. Herkesin durumu farklıdır.