IHA
Böbrek taşı neden olur sorusunun cevabı vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Özellikle sıcak havalarda bu hastalığın görülme sıklığının arttığını söyleyen Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Çetin Volkan Öztekin, böbrek taşı rahatsızlıklarının nedenleri, korunma ve tedavi yöntemlerine ilişkin yaptığı açıklamada, zaman zaman tedavi olmaksızın kendiliğinden geçen taş ağrısının her zaman taşın düştüğü anlamına gelmediğine de dikkat çekti. İşte böbrek taşı hastalıkları tedavisi...
“Böbrek taşı, neden olabildiği şiddetli ağrı ve diğer yakınmalar nedeni ile toplum içinde bilinen ve çekinilen bir rahatsızlıktır. Üriner sistem taş hastalığı olarak da isimlendirilen bu durum oldukça sık görülmektedir.” diyen Doç. Dr. Ç. Volkan Öztekin, böbrek taşının batı toplumlarında görülme sıklığının yüzde 10, yüzde 15’lere ulaştığını söyledi.
“HAVA SICAKLIĞI ARTIŞI, BÖBREK TAŞI RAHATSIZLIĞI GÖRÜLME SIKLIĞINI ARTTIRMAKTADIR”
Doç. Dr. Ç. Volkan Öztekin, “Terleme ile kaybedilen suyun yerine konulamaması sonucu idrarın yoğunluğu artmakta, bu da idrar içindeki maddelerin kristaller oluşturmasına yol açmaktadır. Bu kristaller de zamanla birleşerek taş oluşturabilmektedir. Aynı nedenlerle mevcut olan sessiz taşlar da yaz döneminde büyüyebilmekte ve daha sık şikayetlere neden olabilmektedir.” ifadelerini kullandı.
HANGİ DURUMLAR ACİL TEDAVİ ANLAMINA GELİYOR?
Taşların böbrekte iken sessiz kalabileceğini fakat ağrı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve idrarda kanama gibi yakınmalara da neden olabileceğini belirten Doç. Dr. Ç. Volkan Öztekin, böbrekten ince bir boru şeklindeki idrar yoluna geçişlerde ise idrar yolunu tıkama ve idrar akışını engelleyerek sırt ve bel bölgesinde çok şiddetli ağrıya sebebiyet verebileceğini, bulantı ve kusmanın da eşlik edebildiği tablolarda ise genellikle acil tedavi gerektiğini söyledi.
Yine fazla büyük olmayan böbrek taşlarının idrar yollarından geçip, vücut dışına atılabileceğini kaydeden Doç. Dr. Ç. Volkan Öztekin, taşın büyüklüğü arttıkça kendiliğinden atılma şansının azaldığını, belirli bir sürede düşmeyen taşların ise yine tedavi gerektirdiğini belirtti.
BÖBREK TAŞI HASTALIKLARI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Doç. Dr. Ç. Öztekin, günümüzde böbrek taşı rahatsızlıklarında uygulanan modern tedavi seçeneklerinden de bahsederek, vücut dışından uygulanan şok dalga tedavisi (ESWL), hiçbir kesi yapılmaksızın idrar yolundan girilerek tamamen kapalı yöntemle uygulanan lazer ile taş kırma ameliyatı (RİRC), daha büyük taşlar için sırt bölgesinden 1cm’lik kesiden yapılan perkütan taş ameliyatı ve genellikle çok büyük taşlara uygulanan açık taş ameliyatlarının geçerli tedavi yöntemleri arasında sayılabileceğini söyledi.
“AĞRI KAYBOLSA DAHİ BU SORUNUN ORTADAN KALKTIĞI ANLAMINA GELMEZ”
Zaman zaman, tedavi uygulanmadığı ve taşın kendiliğinden vücuttan atılmadığı durumlarda dahi ağrının geçebildiği vakalar da görüldüğünü söyleyen Öztekin, bunun, sorunun çözüldüğü anlamına gelmediğini ifade ettiği açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Taşın neden olduğu tıkanma sonucu böbrek çalışması duracağı için hastanın ağrısı geçse bile zamanla böbrek kaybına kadar gidebilen ciddi sonuçlar gelişebilir. Hastalar, şikayetleri geçse bile muayene olarak taşın vücuttan atıldığından emin olmalıdır.”
BÖBREK TAŞI OLUŞUMUNU ÖNLEYİCİ ÖNERİLER
Böbrek taşı oluşumunun azaltılabilmesi için bireylerin alabilecekleri önlemlere de değinen Doç. Dr. Ç. Öztekin, korunma yöntemleri hakkında şunları söyledi:
“Alınabilecek en basit ve etkili önlem yeterince su alınması, dolayısı ile idrar çıkışının arttırılmasıdır. Bunun dışında aşırı hayvansal protein ve tuz tüketiminin de taş oluşumunu arttırdığı bilinmektedir. Yanlış bilinen bir bilgi ise artmış kalsiyum alımının taş oluşumuna neden olduğudur. Aksine kalsiyum alımının aşırı kısıtlaması taş oluşumuna neden olabilmektedir. Taş oluşmasını azaltmak için bazı yaşam tarzı değişiklikleri de uygulanabilir. Bunlar arasında liften zengin, meyve ve sebze içeriği yüksek, dengeli bir diyet uygulanması, günde en az 2 litre idrar çıkaracak şekilde sıvı alımı, özellikle kırmızı et olmak üzere hayvansal proteinlerin fazla tüketilmemesi (günde 1 gram x vücut ağırlığı kadar; örneğin: 70 kg ağırlığında bir kişi için günde 70 gram civarında tüketim), tuz tüketiminin ise günde 4-5 gramı geçmeyecek şekilde ayarlanması sayılabilir. Aşırı kalsiyum alımı önerilmezken, günlük kalsiyum ihtiyacında kısıtlama uygulanmamalı (1 gram), bu miktar mutlaka alınmalıdır."
Başta yeterli sıvı alımı olmak üzere bu önlemler uygulandığında taş oluşma riskinin azalacağını belirten Doç. Dr. Ç. Öztekin, buna rağmen taşa bağlı olduğu düşünülen şikayetlerin gelişmesi durumunda bir uzmana başvurularak gerekli incelemelerin yapılması, taş ağrısının geçmesinin her zaman taşın düştüğü anlamına gelmediğinin unutulmaması gerektiğini hatırlattı.