ELİF ÇARMAN
Yüzyıllardır dilden dile aktarılan "Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır" sözü, Türk kültüründe vefanın, misafirperverliğin ve küçük bir ikramın bile unutulmaz bir bağ kurduğunun simgesi. Peki, bir fincan kahve nasıl olur da 40 yıl hatırlanır?
Kimi tarihçiler bu sözün kökenini Osmanlı'da kahve kültürünün yaygınlaştığı yüzyıllara, kimi rivayetler ise bir iyilik karşılığında edilen minnete dayandırıyor. İşte şaşırtan hikâyeler ve kültürel arka plan...
İyilik ve minnet hikâyesi: En bilinen anlatıya göre, yıllar önce bir kahve ikramı vesilesiyle kurulan dostluk, büyük bir iyilikle sonuçlanır. Küçük bir fincan kahve, verilen sözün ve vefanın unutulmadığını simgeler; "kırk yıl hatır" bu kalıcı minneti anlatır.
Gelin isteme geleneği: Başka bir rivayette, kahvenin kız isteme merasimindeki yeri öne çıkar. Tek bir fincan kahve; saygı, nezaket ve aileler arası iyi niyetin sembolüne dönüşür, "hatır" da bu bağın uzun yıllar sürmesini temsil eder.
Esnaf kültürü ve komşuluk: Kahvehanelerin sosyal hayatın kalbi olduğu dönemde, bir fincan kahve paylaşıldığında aradaki konuşma ve söz, yıllarca hatırlanır. Böylece kahve, vefa ve söz birliği ile özdeşleşir.
"40" sayısı, Anadolu ve Orta Doğu kültürlerinde tamlık, olgunluk ve bereketi simgeler. Kırk gün-kırk gece masalları, kırkıncı gün gelen olgunlaşma gibi motifler, sayının sembolik gücünü artırır. Dolayısıyla "40 yıl hatır" abartı değil, kalıcılığın ve vefanın edebi ifadesidir.
Kahve, sadece içecek değil; sohbetin bahanesi, barışın eşiği, hatırın taşıyıcısıdır. Kapıdan içeri giren misafire uzatılan fincan; "hoş geldin" demenin, "başım gözüm üstüne" demenin nazik yoludur. Bu yüzden kahve ikramı, hafızalarda yer eden bir gönül borcu bırakır.
Bir fincan kahve, bazen bir barışı başlatır, bazen dostluğu pekiştirir. "Kırk yıl hatır" sözü, ikramın kalplerde bıraktığı izdir. Bundan sonra bir kahve ikram ettiğinizde veya kabul ettiğinizde, sadece bir içecek değil, vefa dolu bir hatır paylaştığınızı hatırlayın.