Sempozyumun konuk konuşmacıları arasında, beyin cerrahisinin 'duayeni' olarak kabul edilen ve 5 bin 500’den fazla gerçekleştirdiği beyin anevrizma ameliyatıyla bir rekoru da elinde bulunduran Prof. Dr. Robert F. Spetzler de yer aldı. Sempozyumda; zor beyin lezyonlarının tedavisinde hipotermi (ısı kaybı) ve hastanın kalbinin durdurulmasıyla gerçekleştirilen beyin ameliyatı yönteminin de öncüsü kabul edilen Prof. Dr. Spetzler’in yanı sıra, ABD’nin önde gelen beyin ve sinir cerrahi uzmanlarından Yashar Kalani’nin aralarında bulunduğu yaklaşık 120 bilim insanı son gelişmeleri tartıştı.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlhan Elmacı, elektromanyetik alanın damar hastalıkları ve beyin tümörü riskini artırdığını belirterek uyardı. Elmacı, "Günümüzde çocuklar elektromanyetik alanla iç içe. Bunun olumsuz sonuçlarını 10 ila 20 yıl sonra göreceğiz. O nedenle bilgisayar ve telefonları sadece ihtiyacımız olduğunda kullanmalıyız" dedi.
RİSK ORANLARI YÜZDE 2'LERE KADAR DÜŞTÜ
Bugün sona erecek zirvenin başkanlığını üstlenen Acıbadem Maslak Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlhan Elmacı, "Beyin ve damar hastalıkları konusunda dünyanın önemli isimleri Türkiye'de. Tüm bu bilgi birikimini ortak havuzda eriterek güncelleştirmek ve hastalarımıza daha iyi hizmet sunmak adına tartışıyoruz. Yapmış olduğumuz tedavilere bağlı olarak bugün itibariyle beyin ve damar hastalıklarında risk oranları yüzde 1 ila 2'lere düştü. Beyin cerrahisi son 20 yılda ciddi gelişmeler kat etti. Teknolojideki her gelişme beyin cerrahisine yansıdı. Tıbbın branşları arasında en hızlı gelişme kaydeden ana dallardan bir tanesi beyin cerrahisi" diye konuştu.
6 RİSK FAKTÖRÜNE DİKKAT
Beyin tümörünü önlemek için alınması gereken önlemleri sıralayan Prof. Dr. İlhan Elmacı, risk faktörlerine dikkat çekti. Beyin damar hastalıklarının beyinle ilgili en büyük hasta grubunu oluşturduğunu belirten Prof. Dr. İlhan Elmacı, "Özellikle vücudunda 6 faktörü barındıran kişiler risk altında. Bunlar içerisinde yüksek tansiyon, kolesterol, şekeri olanlar, sigara kullananlar, stres altındaki kişiler ve fazla kilolular yer alıyor. Bu risk faktörlerini doğru şekilde kontrol altına alabilirsek damar hastalıkları bakımından yaşamla ilgili sorunla karşı karşıya olma ihtimalimizi azaltmış oluruz. Çevremizde artan elektromanyetik alan riski artırıyor. Elektromanyetik alan beyinde özellikle beynin kan beyin bariyeri dediğimiz zarın ritmini bozuyor. Beyin içerisine geçmemesine gereken birtakım toksinler kolaylıkla beyin içerisine geçiyor. Bu da hem damar hastalıkları hem de tümör oluşumuyla risk oluşturduğu konusunda bilgimiz giderek artıyor" uyarısında bulundu.
"ZARARLARI 20 YIL SONRA ORTAYA ÇIKACAK"
Vücudun özellikle geceleri elektromanyetik alandan uzak durması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Elmacı, "Özellikle geceleri telefon, tablet ve bilgisayarları vücudumuzdan uzak tutmalıyız. Cep telefonu kullanırken mutlaka kablolu sistem kulaklık tercih etmeliyiz. Bunları sadece ihtiyacımız olduğunda kullanmalıyız. Çocuklar artık elektromanyetik alanlarla iç içeler. Bunun sonuçları 10-20 yıl sonra göreceğiz. Öyle öngörüyorum ki uzun vadede sigara paketlerinde olduğu gibi 'elektromanyetik alanlardan çocukları uzak tutun' uyarıları verilmeye başlanacak” dedi.
BU BELİRTİLERİ GÖZ ARDI ETMEYİN
Beyin hastalıklarının belirtilerine de dikkat çeken Prof. Dr. Elmacı, "Baş ağrısı, bulantı, kusma, her zamankinden farklı bir ağrının devamlılık arz etmesi önemli. Geçmiş bir basit nöbet, vücudun bir tarafında görülen uyuşma damar hastalıklarının habercisi olabilir. O bakımdan bunların olduğu durumlarda mutlaka bir nörolojik muayene, bir nörolog ya da beyin cerrahına başvurmak değerli olacaktır” diye konuştu.
ABD'Lİ PROF. DR. ROBERT SPETZLER’DEN UYARI
Türkiye’deki beyin cerrahlarının kalitesi ve başarısını vurgulayarak konuşmasına başlayan ABD’li Prof. Dr. Robert Spetzler, "Çok güzel bir toplantı. Türkiye’deki beyin cerrahlarının kalitesi belli oluyor. Beyin cerrahisindeki son gelişmelere baktığımızda ilaçların yanı sıra cerrahinin gelişmesiyle beraber özellikle robotik cerrahi ile alakalı gelişmeler nedeniyle tedavide çok yol kat edildi. Özellikle radyolojik görüntüleme yöntemlerindeki gelişmelerden dolayı tümörleri daha erken tanıyıp tedavi edebiliyoruz. Bu tümörden sakat kalma ya da ölme oranlarını ciddi oranda azalttı. Beyin hastalıklarını önlemek adına uyarım ise, özellikle sigara içiminin azalması olacaktır. Sigara içmemek ve özellikle yaşam tarzına egzersizi eklemek beyin tümörü riskini azaltacaktır” ifadelerini kullandı.
BEYİN DAMAR YUMAKLARI GAMMA KNIFE İLE TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
Sempozyumda; Gamma Knife yöntemi ile ilgili deneyimlerini paylaşan Acıbadem Altunizade Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Koray Özduman, AVM olarak tanımladıkları beyinde oluşan damar yumaklarının tedavisinde 3 önemli yöntemin olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Beyindeki damar yumakları: cerrahi, gamma knife ve damar içine yapılan endevasküler yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Ancak öncelikle hastalığın ve hastanın özelliğine göre hangi yöntemin kullanılacağına karar veriliyor. Uygun hastalar seçildiğinde tedavide çok etkin sonuçlar alabiliyoruz. AVM’lerde Gamma knife vazgeçilmez tedavi yöntemlerinden biri. Öyle ki uygun hastalar seçilip Gamma Knife uygulandığında, tedavinin 3. yılının sonunda tamamen iyileştiğini görebiliyoruz."
NÖROMONİTÖRİZASYON AMELİYATTA GÜVENİ SAĞLIYOR
Acıbadem Maslak Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Elif Ilgaz Aydınlar ise beyin cerrahisinde son yıllarda kullanılan nöromonitörizasyon yönteminin önemi hakkında şu bilgileri verdi:
"Biz nörologlar olarak ameliyathaneye iniyoruz. Ameliyat süresince sağlam beyin dokusunun korunması için cerrahi rehberlik ediyoruz. Amacımız, beyin cerrahı tümörü veya sorunu giderirken sağlıklı dokuyu korumak. Biz ameliyathaneye küçük bir laboratuvar kuruyoruz. Hastanın beyin fonksiyonlarını korumaya çalışıyoruz. Nöromonitörizasyon hizmeti olmadan evvel daha kör çalışılıyordu. Biz onları ameliyat esnasında tanımlıyoruz. ‘Burada uzak durun, şu kadar mesafe yaklaştınız’ şeklinde uyarılarımız oluyor. Nöromonitörizasyon sayesinde cerrahın manevra alanı artıyor, hastanın yaşam kalitesi korunuyor. Vücuduna bağladığımız elektrodlarla beyin ve omurilik fonksiyonlarını korumaya çalışıyoruz, ameliyatını daha güvende yapıyoruz."
(DHA)