Bebeği kanserden koruyan mucize: Anne sütü! Anne sütünün faydaları nelerdir?

Araştırmalara göre anne sütünde bulunan hücrelerin bebekte kanser hücrelerini tanıyıp yok ederek bebeği lösemi, lenfoma gibi kanserlere karşı koruduğu belirtiliyor. Anne sütünün faydalarını anlatan uzmanlar, emzirmenin annenin vücuduna da faydalı olduğunu vurguladı. İşte anne sütüyle ilgili bilinmeyenler...

AA

Anne sütünün faydaları saymakla bitmiyor. Anne sütünün etkilerinin bir ömür sürdüğünü belirten uzmanlar, bu mucizevi besinin bebeği tehlikeli hastalıklardan koruduğunu söyledi. Anne sütü ile beslenmenin yaşamın başlangıcındaki önemli bir fırsat olduğunu belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (EAH) Başhekimi Doç. Dr. Semra Kayataş Eser, anne sütünün önemini şöyle vurguladı:

"Anne sütü alan bebeklerde, erişkin dönemde diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi hastalıkların daha az görüldüğünün ortaya konulmasıyla bu mucizevi besinin bir ömür süren etkileri olduğu kanıtlanmıştır." 

AA'ya açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Eser, anne sütünün kolay ulaşılır, ekonomik, güvenli, temiz ve içerdiği bileşenlerle her yeni gün birbirinden önemli faydaları keşfedilen doğal bir besin kaynağı olduğunu anlattı.

EMZİRME ANNENİN SAĞLIĞINI KORUYOR

Yenidoğan döneminde anne sütü ile beslenmenin bebeğin kısa dönemdeki büyüme ve gelişmesine olduğu kadar, uzun dönemde hastalıklardan korunma, sağlıklı psikolojik ve zihinsel gelişime pek çok önemli etkileri olduğuna dikkati çeken Eser, Dünya Emzirme Haftası dolayısıyla şu bilgileri verdi:

"Günümüzde emzirmenin bebek için olduğu kadar anne için de hücresel yenilenme, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, doğum sonrası dokuların eski hâline dönmesi gibi birçok mucizevi etkileri olduğu gösterilmiştir. Ayrıca emzirme ile doğum sonrası kanama, meme kanseri ve rahim kanseri oranının düştüğü bilimsel çalışmalarda kanıtlanmıştır." 

"ANNE SÜTÜ BEBEĞİ KANSERE KARŞI KORUYOR"

Anne sütünün, anneden bebeğe geçen antikorlarla bebeği enfeksiyonlardan koruyup bağışıklığını güçlendirdiği gibi içerdiği kök hücrelerle bebekte oluşan organ veya doku hasarlarının tamirinde de rol oynadığını belirten Eser, şu bilgileri verdi:

"Yapılan çalışmalar sonucu anne sütünde bulunan hücrelerin bebekte kanser hücrelerini tanıyıp yok ederek bebeği lösemi, lenfoma gibi kanserlere karşı koruduğu gösterilmiştir. Ayrıca anne sütü alan bebeklerde, erişkin dönemde diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi hastalıkların daha az görüldüğünün ortaya konulmasıyla bu mucizevi besinin bir ömür süren etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Anne sütü alma süresi ile dikkat eksikliği, hiperaktivite ve yeme sorunları gibi psikiyatrik sorunlarla ilişkisinin incelendiği çalışmalarda ruh sağlığının; genetik ve çevresel birçok faktörden etkilenmekle birlikte, anne sütüyle beslenme süresi ile doğru orantılı olarak iyileştiği gösterilmiştir."

"Anne sütü ile beslenme yaşamın başlangıcındaki önemli bir fırsattır." diyen Eser, "Bir yaşından sonra da anne sütü ile beslenmek çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığına önemli katkılar yapmaktadır. Bebeğin yaşı ilerledikçe bebeğin ihtiyacına göre sütün içeriği de değişmektedir ve bu özellikte, bebeğin büyümesi ile değişen ihtiyaçları karşılayan bir mama henüz üretilmemiştir." ifadelerini kullandı.

"İLK 6 AY SU DAHİ VERİLMEDEN SADECE EMZİRME YETERLİ"

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) ve birçok ülkenin sağlık bakanlığı önerilerine göre, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6 aydan sonra uygun şekilde başlanan tamamlayıcı besinlerle birlikte emzirmeye en az iki yaşına kadar devam edilmesi gerektiğine işaret eden Eser, ilk 6 ay tek başına anne sütü ile beslenme ve ardından uygun ek besinlerin verilmesi ile yılda 1,3 milyon bebeğin ölümünün önlenebileceğinin hesaplandığını aktardı.

Prof. Dr. Eser, anne sütünün korunması, desteklenmesi, özendirilmesi amacıyla DSÖ ve UNICEF'in ortak hazırladığı emzirmeyle ilgili temel stratejileri içeren bildiri neticesinde Türkiye'de de ulusal stratejilerin belirlendiğini, 1991 yılında "Emzirmenin Özendirilmesi ve Teşvik Edilmesi" adı altında çalışmaların yapıldığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Hastanemizde eğitim almış sağlık çalışanları tarafından, gebelikten itibaren gebe okullarında, anne adaylarına anne sütünün faydaları ve emzirmenin önemi hakkında bilgiler verilmekte ve anne adayları emzirme konusunda teşvik edilmektedir. İlk 6 ay su dahi verilmeden sadece emzirmenin yeterli olacağını, anne sütünün içinde bulunan 'immunglobulin' dediğimiz bileşenler sayesinde bebeğin bağışıklığının güçleneceğini, özellikle yüksek düzeyde antikor bulunduran 'kolostrum' dediğimiz ilk sütü bebeğe vermenin çok faydalı olduğunu, emzirdikçe sütünün artacağını ve en önemlisi emzirme konusunda istekli olması gerektiğini annelere vurgulamaktayız."

"ANNELERİN EMZİRME SÜREÇLERİNE AKTİF KATILIMLARINI SAĞLIYORUZ"

Hastanede perinatal hizmetlerin tamamında emzirme süreçlerinin desteklendiğinin altını çizen Eser, şunları kaydetti:

"Anne adayları gebelik dönemlerinde gebe okulu programlarımız ile doğum sürecinde ve doğum sonrası süreçte sağlık ekip üyelerimiz ve laktasyon hemşiremizin destekleri ile emzirme süreçleri konusunda bilgilendirilmekte, uygulamalı eğitimler ile annelerin emzirme süreçlerine aktif katılımları sağlanmaktadır. Doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmeye başlamaları konusunda destek olunmakta, bebeğe tıbben gerekmediği sürece anne sütünün dışında hiçbir gıda ya da içecek verilmemekte, anne ve bebeği özellikle ilk 24 saat bir arada tutmaya özen gösterilmektedir. Bebeği yoğun bakım ihtiyacı sebebi ile anneler bebeklerinden ayrılsalar bile anne sütünün sürekliliği için anneler sütlerini sağmaları konusunda bilgilendirilmekte, emzirme ve anne bebek uyum süreci desteklenmektedir. Ayrıca, kamuda bir ilk olma özelliği taşıyan 'Anne Bebek Okulu' programımız ile taburculuk sonrası da anne ve bebek etkileşimleri, postpartum uyum süreci ve emzirme destek süreçleri ile annelere her dönemde destek olunmaya devam edilmektedir."

PANDEMİ SÜRECİNDE ANNELERE ONLİNE EMZİRME DANIŞMANLIĞI

Prof. Dr. Semra Kayataş Eser, 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırma (TNSA) verilerine göre doğumdan sonraki ilk 1 gün içindeki emzirme isteği yüzde 86 iken, 4 ve 5'inci aylarda bu isteğin yüzde 14'e düştüğünü aktararak, bu oranların emzirmeye başlamada değil, sürdürmede problem olduğunu gösterdiğini ifade etti.

Bu sebeple hastanede emzirme danışmanlığının sürdürülebilmesi amacıyla poliklinik hizmeti verdiklerini belirten Eser, ayrıca hastaneye gelemeyen anneler için de telefon ve online olarak danışmanlık hizmeti verdiklerini söyledi.