Bayramlarda el öpme geleneği nerden gelir?

Bayramlarda el öpme geleneğinin kökeni hep merak edilir. Uzunca yıllardır özellikle dini bayramlarda yapılan bu ritüel hala devam ediyor. Peki el öpme nerden gelir? İşte yanıtı...

El öpme çok eski zamanlara dayanan bir ritüel. Peki el öpmenin tarihçesi nedir? Ne amaçla el öpülmektedir. İşte yanıtı...

BAYRAMLARDA EL ÖPME GELENEĞİ NERDEN GELİR?

Batılı toplumlarda el sadece öpülürken, Müslüman toplumlarda el öpüldükten sonra alnına değdirilerek ritüel tamamlanır. Türk toplumunda el öpme bir örf olarak ayrılık, kavuşma ve kutlama anlarında adab-ı muaşeret kurallarından biri sayılır, sevgi, saygı, sadakat gibi pek çok duygunun ifadesi olarak yüzlerce yıldır sürdürülmektedir. Batılı toplumlardaki el öpme süreci genellikle eli öpülecek kişinin elini ileri doğru uzatması ile başlatılır. El öpme özel bir nedeni olmaksızın, herhangi bir karşılaşmada gerçekleşebilir. Çoğunlukla erkekler tarafından kadınların eli öpülür. Bunun haricinde devlet ve din büyükleri gibi önemli kişilerin elleri de cinsiyetlerine bakılmaksızın öpülebilir. Bu tür el öpmede el nazikçe tutulurken dudaklar hafifçe parmakların eklemlerine değdirilir. Günümüzde özellikle nezaket amaçlı bayanların elini öpme geleneği yok olmaya yüz tutmuş, bunun yerini el sıkma ve yanaktan öpme almıştır.

Müslüman toplumlarda ve bazı diğer doğulu toplumlardaki el öpme ve alna koyma geleneği ise halen yaygındır. Batıdakinin aksine genellikle kavuşmalarda ve bayram, düğün töreni, anneler günü vb. gibi özel günlerde el öpülür. Bu tür el öpmede genellikle küçükler büyüklerin ellerini öperler. Süreç bazen eli öpülecek kişinin elini sunması ile, bazen de öpecek kişinin uzanması ile başlatılır.

İslamiyetin ilk yıllarında (7. yy.) Müslümanların el öptüklerine dair çeşitli bilgiler mevcuttur. Bir rivayete göre Ali bin Ebu Talib, "Babanın çocuğunun elini öpmesi şefkatten, çocuğun babasının elini öpmesi ibadetten, kocanın hanımının elini öpmesi arzudan, kişinin din kardeşinin elini öpmesi ise dindendir," demiştir. Batıda el öpme geleneğinin geçmişi ise çok daha yenidir. 17. ve 18. yy.larda Lehistan-Litvanya Birliği'nde ortaya çıktığı düşünülmektedir.