Atakan Kayalar'dan sonra merak konusu oldu! Üstün yetenekli çocuğa nasıl davranılır?

Üstün zekâlı çocuğu olan aileler ne yapmalı, bir çocuğun üstün yetenekli olduğu nasıl anlaşılır, bu durumda yapılan hatalar neler? Bütün bu soruların cevabını aramak üzere İbn Haldun Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Başkanı Prof.Dr. Sefa Bulut ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Türkiye'de birçok çocuk üstün yetenekli ve bazıları da birçok konuda yaşının üzerinde performans gösteriyor. Sosyal medyanın kullanılmasıyla bu tarz çocuklarla ilgili paylaşımlar da bir hayli fazla. Peki, bu durumda aileler ne yapmalı, üstün zekâlı çocukları nasıl anlamalı, ailelerin yaptığı hatalar neler?

Aksam.com.tr'den Merve Kantarcı Çulha'nın sorularını yanıtlayan İbn Haldun Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Başkanı Prof. Dr. Sefa Bulut, üstün yetenekli çocuklar ile ilgili merak edilenleri anlattı.

Üstün yetenekli çocuk toplumda nasıl algılanıyor?

Üstün yetenekli çocukların toplumdaki oranı yaklaşık yüzde 3 yani BİLSEM’e giden üstün yetenekli diyebileceğimiz çocukların oranı yüzde 2.03 diyebiliriz. Yine bu çocukların da yüzde 1’i özel çocuklar. Bu çocuklara biz dahi çocuklar diyoruz. Aslında bu minikler zekâ ölçüm seviyesi 140’ın üstünde olan çocuklar. Yüzde 1 ile yüzde 3 arasında olan çocukların zekâ düzeyi ise yaklaşık 130’un üstünde. Biz bunlara üstün yetenekli çocuklar diyoruz. Bu çocuklar testlerle sınavlarla ayrılıp BİLSEM sınavına gönderilmiyor ve özel eğitim, özel etüt alıyor.

Bu rakamları düşündüğümüzde çevremizde keşfedilmemiş bir sürü üstün yetenekli ve dahi çocuk var diyebiliriz. Bunların bir kısmı bir şekilde keşfedilmemiş dolayısıyla eğitim kurumlarından, eğitim fırsatlarından yararlanmıyor ya da bunlar keşfedilmiş ama bilim sanat merkezlerinde eğitime tabi tutuluyor. Bu tür çocuklar BİLSEM, bilim sanat merkezlerinde eğitiliyor.

Aileler çocuklarının üstün yetenekli olduğunu öğrenince değişiyor mu?

Riskli durumlardan bir tanesi de velilerin çocukların üstün yetenekli olduklarını öğrendikten sonraki tavırlarıdır. Velilerde çocuklara karşı bir baskı unsuru oluyor ve velilerde hızlıca bir değişim oluyor. Çocuğun kendini algılamasında ve kendine saygı duymasında farklılık oluyor. Egosu, duruşu değişiyor ve çocuk kendini olduğundan daha üstün ve güzel algılıyor. Etrafındakiler de kendisine böyle davranınca çocuk bunu içselleştiriyor. Çocuk bu şekilde olduğundan farklı görünmeye çalışıyor ve bu da ileri de dezavantaja dönüşüyor. Ne olursa olsun çocuğa çocukluğu yaşatılmalı, diğer çocuklarla arkadaşlık kurmasına, tatil yapmasına izin vermeli, boş zamanlarında etkinliklere götürülmeli ve kesinlikle çok fazla zorlanmamalı.

Tıpkı engelli bireylerin ailelerinde olan belli uyumsuzluklar, psikososyal sorunlar olabildiği gibi üstün yetenekli çocukların ailelerinde de bu durum görülebilir. Çünkü üstün yetenekli bir çocuğa sahip olan aileler olağanüstü bir beklenti içinde oluyor. Bu da uygun bir şey değil. Gerçekçi olmak lazım, gerekenler nelerse onlar yapılmalı ve muhakkak öğretmenlerden, psikologlardan, kurumlardan, özel eğitim öğretmenlerinden yardım alınmalı ve yönlendirme ona göre yapılmalıdır. Bunun bilincinde farkında olmak gerekir.

Aileler çocuğun üstün yetenekli olduğunu öğrenince nasıl davranmalı?

Genellikle eğitimciler, psikologlar özel eğitim öğretmenleri üstün yetenekli çocukların ailelerine bu durumu, özel durumları söylemek istemiyor. Çünkü özel durumunu söyleyince çok üstün beklentiler gelişiyor ve çocuğa potansiyelin üstünde bir yük yükleniyor. Aileler çocuğun üstün yetenekli olduğunu öğrenince çocuğun çok fazla kitap okuması, ders çalışması ve daha başarılı olması hakkında baskıda bulunuyor. Yine bazen okul idarecileri ve öğretmenler özellikle bilgilendiriliyor. Çünkü bu çocukların özel durumların bilinmesi bir avantaj oluyor. Böylece eğitimde üstün başarı elde etmeleri için özel sınıflar ve özel eğitim isteniyor. Bu da aslında çok istenen çok bir şey değil.

Yapılması gereken nedir?

Bu çocukların üstün yeteneklerinin, çabuk ve farklı şekillerde öğrendiklerinin, özel durumlarının farkında olmak ve buna uygun kanallar aracılığıyla çocukları yönlendirmek gerekiyor. Yani bu çocukların özel eğitime ve özel yönlendirmeye ihtiyacı var. Bunu da yüksek standartlarda, astronomik beklentilere döndürülerek abartılarak değil, doğru bir şekilde yapmak gerekiyor. Yani bu çocuklar normal eğitimden biraz daha farklı, kendi öğrenme hızlarına uygun eğitimlere katılmalılar. Bunun için de psikologlar, özel eğitim öğretmenleri ve üstün yetenekli öğretmenler var, onlardan yardım alınabilir. Bu çocuklar da yine kendi yaş grubundaki, kendileri gibi hızlı öğrenen zeki öğrencilerle beraber olmalı. Böyle sınıflara katılmalı ve buna göre bir eğitimden geçmeli ama mutlaka çocuğun eğlenme saati, dinlenme saati, sosyalleşme saati, arkadaşları ile ilişki kurma saati olmalı. Çünkü çocuğun duygusal ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir.

Çocuk medyadan nasıl korunmalı?

Çocuğu medyadan korumak çok önemli. Çünkü sosyal medya yoluyla çocuk belli bir süre popüler oluyor. Çocuk kısa sürede ünlü oluyor. Bu çocuğun kendini algılanmasını, kendini değerlendirmesini etkiliyor ve uzun dönemde yıkıcı etkiler oluyor. Yani zaten bu çocuktan sonra başka bir fenomen ortaya çıkacak. Çocuk önemini kaybedecek. Dolayısıyla çocuğun yeteneği ne olursa olsun sosyal medyadan uzak tutmak gerekir. Sporda, sanatta, müzikte ve her türlü alanda çok yetenekli çocuklar olabilir. Medyada bu çocuklar bir şekilde kullanılıyor ve diğer insanlarla, diğer ünlülerle yarıştırılıyor. Bu durum beğeni, tıklanma, ilgi çekme gibi bir şekilde kullanılıyor. Bütün bunlara hiç gerek yok. Her çocuğun kendi yaş grubuna, kendi gelişim dönemine, kendi ihtiyaçlarına odaklanması gerekir.

Üstün yetenekli çocukların özellikleri nelerdir?

Üstün yetenekli çocukların öğrenme hızı diğer çocuklardan farklıdır. Bu çocuklar daha hızlı sosyalleşiyor, kolay problem çözebiliyor. Bu çocukların ihtiyaçları olabilir, çocuklar normal sınıflarda sıkılabilir, çok çabuk öğrenebilir, sürekli bir entelektüel veya zihinsel ilgi arayışları olabilir. Dolayısıyla yeni kaynaklara ihtiyaç olabilir. Bunlar derece derece sağlanmalı ve yine bir uzman rehberliğinde yol almalı. Bu şekilde çocuğun kendini geliştirebileceği uygun kaynakta, uygun kanallar bulunmalı ve çocuk buna kanalize edilmeli. Belli bir süre aile rehberlik veya danışmanlık hizmeti alabilir. Burada dikkat çekmek istediğim durum ne olursa olsun bunu kesinlikle abartmamak gerekir.

Ailelerin hataları nelerdir?

Çocuğun üstün zekâsı karşısında bazı aileler ne yapacağını şaşırıyor. Bazı aileler çocuğu aşırı derece sahipleniyor ve bunun üzerinden reyting alıyor. Kazanç peşine düşebiliyorlar ve çocuğu reklam, film yıldızı yapmaya çalışıyorlar. Yani herkesin farklı anlamlarda beklentisi oluyor. Ailenin de kendi ilgisine ve ihtiyaçlarına bir sınır getirmesi ve bunu kontrollü hâle getirmesi çok önemli bir husus. Çünkü bütün bunlar geçmişte de yaşanan şeyler. Ekranda çok meşhur olup da birden kaybolan çok sayıda çocuk veya ebeveyn var. Toplumda bu üstün yetenekli çocuklara ihtiyaç var.

Üstün yetenekli çocuklar hangi alanlara yönlendirilmeli?

Bu çocuklar mühendislik, matematik, fen alanlarına, akademik araştırmalara ya da ilgi alanına göre bilime sanata yönlendirilmeli. Ama yaşına, seviyesine uygun, yavaş yavaş ve emin adımlarla ilerlenmeli. Çünkü çocukların buna ihtiyacı var.