AKSAM.COM.TR / MOR PAPATYA
Fatimatüzzehra Maslak
Antik çağlardaki kadınlar bütün kadınları temsil ettiklerinin algısıyla güzelliğe ve bakıma önem verirdi. Devleti temsil eden Antik çağ kadınları yaşlanmamayı ise bazı besinlere borçludur.
Güzel görünmenin yanı sıra bunu uzun süre koruyan Antik çağ kadınları, günlük bir bakım rutininden geçerdi. Gün içinde tükettikleri besinlere de dikkat ederlerdi. Kozmetik fabrikaların olmadığı o yıllarda kozmetik ürünleri aratmayacak güzellik sırları vardı. Yaşlanmamayı keşfeden Antik çağlardaki kadınlar sıklıkla kullandıkları besinler vardı.
Cilt yüzeyindeki enfeksiyonları azaltan ve hasar almış cilt bariyerini yatıştıran gül suyu Antik çağ kadınlarının olmazsa olmazıdır. Taze gül yapraklarıyla banyo yapanda var. Tonik olarak kullanıp cildi her gün temizleyende. Cildin pH değerini dengeleyerek nemlendirmeyi düzenler.
Dişlerdeki sararmayı önleyen nane yaprakları ağız içi yaraları ve ağız kokusunu da ortadan kaldırır. Taze nane yapraklarını kaynatıp deodorant olarak kullanılırdı. Ciltleri hem ferahlar hem de misler gibi kokardı.
Güçlü ve doğal saçlarını deniz tuzuna borçlular. Derideki ölü hücreleri yok eder. Cildin hasar almış kısımlarını yenilerdir. Deniz tuzu özellikle selülit ve çatlaklıklarda kullanılırdı.
Parlak cilt ve saçlar için Hindistan cevizi yağını ve sütünü kullanırlardı. Cilt lekelerini yok eden bu yağ yumuşak bir cilt sağlardı. Ayrıca cilt tonunu eşitlerdi.
Vücutlarına sürekli doğal taşlarla masaj yaparlardı. Kırışmayı durduran bu doğal taşlar genç kalmalarının sırrıdır. Yüzlerine ve vücutlarına sıcak bir ortamda yaptıkları bu masajla ayrıca ruhsal sağlıklarını da korurlardı.
Hem cilt hem de kilolarını korumak için safran çayını tüketirlerdi. Kilo vermeye yardımcı olduğu gibi ciltteki enfeksiyonu atardı. Antik çağlardaki kadınlarda neredeyse siyah nokta, akne ve sivilce olmamasının nedeni safrandır.