Yüzyıl önceki tarihi anılara şahit olacağımız film: Son Akşam Yemeği

Cumhuriyet ilan edilmeden bir gün önce 28 Ekim 1923 Pazar günü ve gecesi Çankaya Köşkü'nde yaşananları anlatan “Son Akşam Yemeği” filmi 27 Ekim'de vizyona giriyor.

Melike Eregizli

Tarih: 28 Ekim 1923. Yer: Çankaya Köşkü. Mustafa Kemal Atatürk'ün,

"Efendiler! Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" sözlerini söylediği o tarihi gün. İşte 28 Ekim Pazar günü Çankaya Köşkü'nün mutfağında ve yemek salonunda yaşanan olayların tüm perde arkasını anlatan, "Son Akşam Yemeği" filmi 27 Ekim'de vizyona giriyor.

Filmin senaryosunu Ayla Hacıoğulları ve Vilmer Özçınar kaleme aldı. Yönetmen koltuğunda ise Levent Onan oturuyor. Onur Tuna'nın Mustafa Kemal Paşa'yı, Pelin Akil'in Latife Hanım'ı canlandıracağı filmde Engin Şenkan, Azra Aksu, Necip Memili, Aslı Tandoğan, Mustafa Kırantepe, Yasemin Conka, Nehir Gökdemir ve Tuğba Daştan gibi usta oyuncular da rol alıyor. Peki, film nerede çekildi? Seyirciyi bu filmde neler bekliyor? Merak edilenleri filmin oyucusu Mustafa Kırantepe'ye sorduk.

"BU FİLMİN İÇİNDE YER ALMAK GURUR VERİCİ"

Filmin konusuna değinen oyuncu Mustafa Kırantepe , "Hep bize gösterilen bir Mustafa Kemal Atatürk ve dönem fotoğrafları vardır. Bu fotoğrafın dışında halka inilen ve halkın da hikayesinin anlatıldığı bir yapım. "Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz" cümlesinin sarf edildiği gün Çankaya Köşkü'nde ve mutfağında yaşanan hadiseler, seyirciyi duygudan duyguya sürükleyecek. Ben filmde mutfak tayfasının kadrosuna dahildim. Çankaya Köşkü mutfağının aşçı yardımcısı Yakup karakterini canlandırdım. Bu değerli tarihte ülke genelinde yapılacak olan kutlamaları yakışacak kalıcı bir eserin içinde olmak gurur verici bir duygu." diye konuştu.

Oynadığınız karakterde kendinizden bir parça buldunuz mu?

Yakup'un duyguları tabii ki Mustafa'nın duyu belleğinden çıktı. Ama şunu söyleyebilirim, Yakup kadar uğursuz değilimdir. Mustafa olarak ona kızmıyorum hatta gülüyorum. Peki, böyle birinin hayatımda olmasını ister miydim? Sanırım uzaktan seyretmek daha eğlenceli.

"KAPIDAN İÇERİ GİRDİĞİMİZDE HEPİMİZİN GÖZLERİ DOLDU"

Filmin set sürecinden bahseden Kırantepe, "Son Akşam Yemeği filmi için bir plato kuruldu. Yani o yemek sahneleri, mutfak, Çankaya Köşkü, Meclis her şey o plato içinde yer aldı. Hazırlık süreci 3 hafta sürdü. Bütün mekanlar sıfırdan inşa edildi. Filmin çekim süreci de 3 hafta sürdü. Benim işim ise 12 gün sürdü. Set İstiklal Marşı ile açıldı. Kapı açılıp, biz plato ile ilk karşılaştığımız an İstiklal Marşı çalıyordu ve o an hepimizin gözleri doldu. Sonra benim rolümün gereği çok fazla mesai harcayacağım mutfak sahnelerinin çekildiği yere girdim. Orada muazzam bir emek harcanmış olduğunu gördüm. İşle ilgili ve olayın geçtiği dönemi geri dönüp değerlendirdiğimde gözlerim doldu. Yani gerçekten nasıl bir yokluk içinde bir varlık yaratmaya çalıştıklarını gördüm. Çok heyecanlandım ve sonrasında da kayıt dediğimizde her şey su gibi akıp geçti." dedi.

Onur Tuna'nın Mustafa Kemal Atatürk'e benzerliği herkesi hayrete düşürdü. Siz Onur Tuna'yı karşınızda gördüğünüzde neler hissettiniz?

Tarif edilemez duygular, hatta karma karışık. Kutsiyet, minnet ve özlem duydum.

"DÖNEM FİLMLERİNİN EN BÜYÜK ZORLUĞU DÖNEME DAİR BİLGİ TOPLAMAK"

Dönem filmlerinin en büyük zorluğu döneme dair bilgi toplamak olduğunu söyleyen Kırantepe, "O dönemin konuşma biçimiyle konuşmak, o dönemin halini almak, o gömleği giymek üzerine tabii ki ekstra oyunculuğun dışında bir ön hazırlık gerektiriyor. Karakteri çalışırken dönem hakkında genel bir fikir ediniyorum. Ama karakterin psikolojik derinliğini etkileyen şey bence hayatta kalma, hayata tutunma arzularıdır." diye belirtti.

"KAYIT BİTTİĞİNDE KENDİMİ TUTMASAYDIM, BÜYÜK BİR AĞLAMA KRİZİNE GİREBİLİRDİM"

Mustafa Kırantepe filmde en etkilendiği sahneyi şöyle anlattı: "Bizim mutfak tayfasının sahneleri genelde eğlenceliydi ama bir anımız var. Eminim seyirci de izlerken çok etkilenecek. Engin Şenkan ile yaka paça girdiğimiz bir andı. Ahir'in, Yakup'un yakasına yapışıp söylediği sözler beni çok etkiledi. Belki de Engin Şenkan ağabeyin, ustanın bu sözleri ağız dolusu ama yüreğiyle söylemesi beni etkileyen yanıydı. Kayıt bittiğinde ben kendimi tutmasaydım, büyük bir ağlama krizine girebilirdim. Bir oyuncunun yaptığı işi bir kere daha sevme sebebi işte bu yoğunlukta yaşanan anlar. Şükür ki bu işi yapıyorum. Engin Şenkan'la birlikte çalıştığım için çok mutlu olduğumu ona da söyledim. Büyük bir duayenle çalışmak çok keyifli ve çok öğreticiydi."

Biraz da tiyatro oyununuzdan bahseder misiniz?

Bu sezon da iki oyunla seyirci karşısına çıkıyorum. İlki tek kişilik oyunum olan. "Bir Alzheimer'ın Anıları". Tarih olarak 2022 Eylül ayından itibaren oynamaya başladığımız oyun ikinci sezonuna merhaba dedi. Bu oyun bize kendi tiyatromuzu kurdurdu. Tiyatro Lotus. Oyun bir Alzheimer hastasını anlatmıyor. Zaten Alzheimer hastalarının belleğinde pek de anı olmaz. Biz bu tezatlıktan yola çıkarak yaşadığımız toprakların, yaşanan acı tatlı hikâyeleri hasıraltı eden bir toplum olmamızı, kısaca bu toprakların Alzheimer olmasını anlatmaya çalışıyoruz. Bu vesileyle yakın oyun tarihlerimizi de buradan duyuralım: 31 Ekim'de Caddebostan Kültür Merkezi'nde, 1 Kasım Eskişehir Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde, 4 Kasım'da da Taksim Ara Sahne'de olacağız. Diğer oyunum ise Oyun Atölyesi'nde oynadığımız "Acındırma Propaganda Birimi". Hasibe Eren, Onur Özaydın, Ezgi Coşkun ile bu tiyatro oyununu birlikte oynuyoruz.