Yürek burktu... Kenen Sofuoğlu 1999 Gölcük depreminde yaşadıklarını yıllar sonra anlattı: İlk defa cansız bedenlere orada şahit olmuştum

AK Parti Sakarya Milletvekili ve Türkiye Motosiklet Federasyonu Milli Takımlar Kaptanı Kenan Sofuoğlu, Youtube'da yayınlanan sunuculuğunu Armağan Çağlayan'ın üstlendiği 'Dur Bi Dinle' adlı programına konuk oldu. Birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulunan Sofuoğlu, Marmara Depremi'nde yaşadıklarını ve abilerini kaybettiği zamanları anlattı. Sofuoğlu, 'Rahmetli babamla yarım saat, kırk beş dakika uğraşıp abilerimle beraber babamı çıkartmıştık. Hayatımda ilk defa cansız bedenlere orada şahit olmuştum, inanamamıştım. Apartmanda yaklaşık 13 kişi vefat etmişti. Bizim en üst katta olmamızdan ötürü ailemizin tamamı sağ çıkmıştı. Ama bizim kayıplar da depremden birkaç sene sonra başladı.' ifadelerini kullandı.

Dünya Supersport Şampiyonası'nda toplamda 5 dünya şampiyonluğu bulunan AK Parti Sakarya Milletvekili ve Türkiye Motosiklet Federasyonu Milli Takımlar Kaptanı Kenan Sofuoğlu, Armağan Çağlayan'ın Youtube'da ekrana getirilen 'Dur Bi Dinle' programının bu haftaki konuğu oldu. Hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlatan Kenan Sofuoğlu, yürek burkan hikayesini de anlattı.

17 Ağustos 1999 gölcük depreminde yaşadıklarını ve sonrasında hayatındaki felaketlerden bahseden Kenan Sofuoğlu, şunları söyledi:

'İLK DEFA CANSIZ BEDENLERE ORADA ŞAHİT OLMUŞTUM'

'Rahmetli babamla yarım saat, kırk beş dakika uğraşıp abilerimle beraber babamı çıkartmıştık. Hayatımda ilk defa cansız bedenlere orada şahit olmuştum, inanamamıştım. Apartmanda yaklaşık 13 kişi vefat etmişti. Bizim en üst katta olmamızdan ötürü ailemizin tamamı sağ çıkmıştı. Ama bizim kayıplar da depremden birkaç sene sonra başladı.

'2002'DE BAŞLADI BİZİM YIKIMLARIMIZ'

Şu bir gerçekti ki, 99 depreminde birini kaybetmek normal bir zamana göre daha anlaşılabilir bir durumdu. O dönemde Sakarya'da yaşıyorsanız, İzmit, Gölcük... Eşinize dostunuza 'Siz kimi kaybettiniz?' diye sorardınız.Biz asıl yıkımı 99 depreminde değil de 2002'de başladı bizim yıkımlarımız. Bugün hala daha her gece yatarken ben o depremdeki tedirginliği, korkuyu çekiyorum.

'ANNEMİN BABAMIN ABİMİN BAĞIRIŞLARI HİÇ AKLIMDAN ÇIKMIYOR'

Ben her şeyi yaşadım; apartmanı yıkılma anı, üzerimize duvarların düşmesi. Annemin babamın abimin bağırışları hiç aklımdan çıkmıyor. Yaşadığımız sürece iz bırakacak bir gece yaşadık açıkçası.

Bahattin abim, ailedeki en temkinli kişiydi. 'Aman dikkat edin abim, motor - araba çıkar önünüze' derdi. Hayatı da motorda geçti ama 2002 yılında beni Avrupa'ya göndermişti. Sezon bitip Türkiye'ye geldiğimde hiç unutmam Allah'ın takdiriydi. Abim "ben üzerime düşeni yaptık" dedi, "Yoluna devam etmen gerekiyor" dedi. O gece ailece akşam yemek yedikten sonra Bahattin abimle ben iş yerimize indik.

"Benim arkadaşım geliyor sen dükkanda dur" dedi. Tam içeriye girdim bir gümleme sesi duyduğumda; bir araba kamyon duvara çarptı dedim. Ardından koşarak çıktığımda yerde biri yatıyordu. Onun abim olmadığını umut ederek koştum yanına. Ama tutup çevirdiğimde abim olduğunu gördüm.

'O GECE YAŞAYACAĞIMIZ KÖTÜ GECELERİN İLKİYDİ'

O gece yaşayacağımız kötü gecelerin ilkiydi. Daha neler yaşadık sonrasında... 24 yaşındaydı ama her şey onun elindeydi. Arabasına kadar satıp beni Avrupa'ya gönderen kişiydi. Evimizin önünde karşıdan karşıya geçerken hayatını kaybetti. Babamın

yanında tamirhanede büyüdü. Hayatı motor üzerinde geçti. Biz üç kardeş de yarışıyorduk. Ailemize herkes şunu derdi: Neden üçünü de yarıştırıyordunuz, hiç korkmuyorsunuz?

'SİNAN ABİM, O DA 24 YAŞINDAYDI VEFAT ETTİĞİNDE'

Sinan abim, o da 24 yaşındaydı vefat ettiğinde. Sinan abim, aynı zamanda o da esasında benim için kariyerine ara verdi. Bizim motosiklet satış yerimiz vardı. Bahattin abim vefat edince ikimizden birinin oraya geçmesi gerekiyordu. Ve Sinan abim benim büyüğüm olarak, 'Ben dükkanda duracağım, sen kariyerine devam et' dedi. Ben Dünya Şampiyonası için İtalya'daydım. Cuma günü antrenmanlar bittiğinde, bir türlü Sinan abimden telefon gelmedi. Aradım telefonunda cevap yok. Babamı aradım, Sinan ile aramızda bir yaş vardı, arkadaş gibiydik onunla.

"Baba Sinan nerede, onun yarışı nasıl geçti" dedim. "Oğlum abin ufak düştü, herhalde bacağında kırık var. Şimdi ameliyatta" dedi. Ben inandım, çünkü çok düşüyordu, çok kırık yaşayan bir insandı.

Bekledim birkaç saat, yanımda kuzenim vardı telefonumu saklıyor. Çünkü duyulmuş Türkiye'de. En sonunda takım menajeri bana "Senin Türkiye'ye gitmen lazım" deyince her şeyi anladım. Tabi apar topar uçağa giderken zaten Sinan abimin vefat haberini aldım.'