Turkcell Platınum Black Alem Podcast'in Konuğu Tamer Yılmaz: Moda fotoğrafçısı lakabını ben getirdim

Turkcell Platinum Black katkılarıyla gerçekleşen ALEM Talks Podcast'in yeni konuğu Tamer Yılmaz oldu. Fotoğraf çekmeye olan tutkusu çocuk yaşlarda başlayan Yılmaz, kariyer yolculuğunu paylaştı.

Turkcell Platinum Black katkılarıyla gerçekleşen ALEM Talks Podcast'in konuğu, fotoğraf sanatçısı Tamer Yılmaz oldu. Fotoğraf çekmeye ortaokuldayken başladığını belirten Yılmaz bu yolculuğunu, "Ankara'da küçük siyah bir köpeğim vardı onu çekerek başladım. O zamanlar herkesin bisikleti vardı. Biz üç kardeş bisiklet almadık karanlık oda yaptık eve. Ondan sonra da makineler aldık. Kursa gittik ve öğrenmeye başladık. Ortaokul son sınıftayken 'Ben fotoğrafçı olacağım' diye karar aldım ve başladım'' sözleriyle anlattı.

İNSANIN RUHUYLA İLGİLENİYORUM

Tamer Yılmaz kendisini ''Öngörülü bir fotoğrafçıyım'' sözleriyle tanımladı ve ekledi: "İşe başlarken karşımdaki insanı tanımaya çalışıyorum. Ruhumla mesai harcıyorum. İnsanlar sadece fotoğrafla mesai harcıyorlar. Halbuki bu öyle bir şey değil. Birlikte çalıştığım kişi bir iki çekimden sonra ne yer ne içer onu bile tahmin edebiliyorum. Çektiğim insanın ruhuyla, kendisiyle, esasıyla ilgileniyorum.''

BİZDEN BAŞKA KİMSE YOKTU

Tamer Yılmaz moda fotoğrafçılığına geçişini "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde Fotoğrafçılık Bölümü açıldı. Üniversitenin ilk fotoğraf bölümü öğrencileri bizlerdik. Mezun olduktan sonra reklam fotoğrafçılığı yapmak istiyordum. Bir müddet yaptım da. 1988 yılında ise moda fotoğrafçılığı yolculuğum başladı'' cümleleriyle açıkladı. Öğrenciyken ikinci el dergiler alarak bakış açısını geliştirdiğini dile getiren Yılmaz, "Bizden evvel de moda fotoğrafı çekenler vardı. Çok da güzel çekiyorlardı ama biz onun daha bilgili haliyle çalışmaya başladık. Ben de 'Artık reklam fotoğrafı çekmeyeceğim, moda fotoğrafçısı lakabıyla başlayayım' dedim. Çünkü Türkiye'de hiç kimse moda fotoğrafçısı değildi. Pek çok moda fotoğrafı çeken isim vardı ama kimseye moda fotoğrafçısı denilmiyordu. Öyle bir bakış açısı yoktu. Ve bu gitgide gelişti. Herkes pek çok iş yapıyordu, lakap değişmiyordu. O lakabı ben getirmiş oldum diyebilirim. Ben tamamıyla moda fotoğrafına yöneldim ve moda fotoğrafçısı oldum'' sözleriyle serüvenini anlattı. Tamer Yılmaz, dijital ortam hakkındaki düşüncelerini "İnternette sayfayı geçtiği zaman unutuyorsun. Eğer bir yerde birikim yapmıyorsan onlar gelip geçiyor sende'' sözleriyle belirtti. Yılmaz, baskılı görmenin farkına da değindi: "Ben baskılı olan fotoğraflarıma bakabiliyorum ama basılı olmayan fotoğraflar bir hard disk'te duruyor. Beğendiğimiz fotoğrafı basıp gözümüzün önünde kalması lazım'' Yılmaz yeni fotoğrafçılara ise şu önerilerde bulundu: "Kendilerini ruhsal olarak, sosyal yaşamda geliştirsinler. Sosyal yaşam çok önemli. Sosyal yaşamı olmayanın fotoğrafı da yaşamaz. Çünkü sen yaşamından duygularla hareket ederek veriyorsun. Yoksa duygu 'mış' gibi oluyor ya da taklit ediyorsun ve o taklit ettiğin bile duygusuz oluyor. Onun için girişken, konuşkan olsunlar.''

ASİSTANLIK ŞART

Tamer Yılmaz, fotoğraf stüdyosunda fotoğrafçı adaylarının gelişimini desteklemesi hakkında şunları söyledi: "Fabrika'dan geçen her asistan şu an en iyi fotoğrafçılardan. Asistan olarak geçmeyip de Fabrika'dan geçenler de en iyi. Asistan olduğun zaman sadece yardım etmiyorsun. Çırak olduğunda çok kıymetli bir şey alıyorsun. O hiç kimsede yok. Çektiğimiz her ismi tanıyorsun, onlarla iletişim sağlıyorsun.'' Yılmaz asistanlık sürecinin önemini ise "Asistan olmazsan 10-15 senede tanıyacağın ismi üç senede tanıyorsun. Esasında vakit kazanıyorsun. Vakit ve kıymet. Yani ortaya aradan bir bomba gibi düşemezsin. Ha düşer misin? Tek tük düşersin milli piyango gibi. Onun için asistanlık şart. Asistanlık demek yolu kısaltma demek. Asistanlık ede ede yolu kısaltıyorsun. Farkındalığın oluşuyor'' sözleriyle anlattı. Yılmaz gençlere "İnsanların kendilerini bir kutunun içine koymaması lazım. Ufacık bir şey öyle kıymetli oluyor ki onu çok güzel bir yerde değerlendiriyorsun. Herkese söylüyorum, hayata geniş bakın. At gözlükleri takmayın. Geniş bakacaksın, ilgileneceksin. Bir kere işi gerçekten yapacaksın. Gerçek olmalısın. İlk önce gerçek olmak çok önemli'' tavsiyelerinde bulundu.