Turkcell Platinum Black Alem Podcast'in konuğu Beyza Şekerci: İlk dizimde hayal kırıklığı yaşadım

Turkcell Platinum Black katkılarıyla gerçekleşen ALEM Talks Podcast'in yeni konuğu Beyza Şekerci oldu. Şekerci, oyunculuk kariyeri, dansa olan tutkusu ve özel hayatına dair merak edilenleri cevapladı.

Turkcell Platinum Black katkılarıyla gerçekleşen ALEM Talks Podcast'e Beyza Şekerci konuk oldu. Şu sıralar kariyerinde yoğun bir tempoda çalıştığını belirten Şekerci bu süreci, "Program sunuyorum, ikinci sezondayız. Bununla beraber Engin'le (Hepileri) yeni projeler üzerine çalışıyoruz; bir oluşum içerisindeyiz. Dijital platformda gerçekleşecek bir proje için anlaşma yaptım'' sözleriyle anlattı.

HAYAT KENDİ YOLUNA SÜRÜKLER

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü mezunu olan Beyza Şekerci, baleyle tanışma hikayesine de değindi: "Baleye İstanbul Devlet Opera Balesi yani Atatürk Kültür Merkezi'nin eski binasında çocuk balesiyle başladım. Ardından konservatuvara devam ettim ve ikisini bir arada yürüttüm. Bu da tam olarak ilkokul bitimi, ortaokula geçiş dönemime denk geliyor. Ardından ortaokul, lise ve lisansı da Mimar Sinan'da okuyup bitirir bitirmez yüksek lisansa başladım. Atatürk Kültür Merkezi'nin kapanma evresinde Süreyya Operası'nda dans etmeye başlamıştık. Buna paralel olarak o dönem bir yurtdışı ayağı açıldı ve birkaç özel seçmeye gittim. Fakat o yıl bir diziyle anlaştım. Dizi şehir dışında çekiliyordu ve yurtdışına tekrar gitmedim. Öyle bir yol çıkardı ki hayat karşıma aynı dönemde AKM'de kapanmıştı, Süreyya Operası'nda daha az dans ediyorduk. Yüksek lisansım bitmişti, okulda eğitmenliğe başlamıştım. Dolayısıyla bunun bir işaret olduğunu düşündüm. Hayat akar ve aktığı noktada kendi yoluna sürükler.''

PENGUEN GİBİ YÜRÜMÜŞÜM

Beyza Şekerci dansın ve oyunculuğun birbirini besleyen sanat dalları olduğunu dile getirdi. Oyunculukta bedensel farkındalığın önemli olduğunu dile getiren Şekerci, balenin yansımalarını da "Danstan gelen bu tarafımın avantajını her zaman kullandım. Fakat dezavantajları da oluyor tabii ki. İlk dizimde kendimi ekranda izlediğimde yürüyüşüm beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Çünkü dansçılar bacakları çok açık yürürler, penguen gibi. Ve ben o şekilde yürümüşüm, bunun hiç farkında değildim. Çünkü dans ettiğinizde bir süre sonra öyle yürümeye başlıyorsunuz'' sözleriyle anlattı.

İŞİME ÖZEN GÖSTERİRİM

Beyza Şekerci, ''Kimse mükemmel değil ve herkesin hata payı vardır; iş disiplini ve ahlakından bahsediyorum. Bunun baleden geldiğini, o alışkanlığı orada kazandığımı düşünüyorum'' sözleriyle dans ederken kazandığı disiplinin iş yaşamına olan olumlu yansımalarını anlattı. Dansın kendisine dayanıklılık kattığının altını ise "Küçükken çok zorlanıyordum. Lise, üniversite zamanlarında dans ettiğimde, dışarıda devam eden bir hayat varken o prova salonundan akşama kadar çıkamayıp 'Gençliğim burada mı gidiyor?' diye düşündüğüm günleri hatırlıyorum ama iyi ki de böyle bir deneyim yaşamışım'' cümleleriyle çizdi.

OĞLUM DÖNÜM NOKTAM

Beyza Şekerci, "Hayatımın mutsuz ve aşağı doğru gittiğini düşündüğüm, duygusal anlamda mutsuz hissettiğim bir dönemde karşıma Engin'in çıkması beni bu hayatta tesadüf diye bir şeyin olmadığına inandırdı. Eskiden inanırdım ama Engin'den sonra inanmıyorum. Çünkü hayat sizi öyle bir yönlendiriyor ki bir şey için zaman kaybettiğini düşündüğünde ya da "Niye bunu yaşadım?'' dediğinde aslında o zamanı kaybetmediğini, yaşayacağın güzel zamanları beklemiş olduğunu ve hayatın seni ona hazırlamış olduğunu görüyorsun. Dolayısıyla bu bir dönüm noktası benim için. Çok güzel bir duyguyla yeni hayatımın başladığı bir dönem. Ve Can tabii ki. Onun dünyaya gelmesi dönüm noktalarımdandır.''

EVİLİKTE KÜSKÜNLÜK OLMAZ

Engin Hepileri ile ilişkilerinde özgürlük ve alan tanımanın önemine değinen Şekerci evlilikleri hakkında, "Özgürlüğümü kaybetmeyeceğim, çok iyi arkadaşlık kurduğum, tartışmaların asla arkaya atılmaması gerektiğini bilen bir ailede büyüdüm. Engin'in annesiyle babası da o şekilde bir yaşantıdan, yine onu görerek büyümüş. Özgürlüğümüzü, alanlarımızı birbirimize hep verdik. Ben bunun eşler arasında çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bence alanlar ihlal edilmeye başlanıp, saygı sınırları başka yere bulaştıkça ilk bozulmalar oluşuyor. Biz bunu yapmamak üzere yola çıktık, yapmadık da. Yapmaya kalkan olursa da hemen iki taraf birbirini uyardı. İki farklı insanın anlaşması zor. Beraber olduğun insan hayatını kolaylaştırabiliyorsa bu bir lüks. Ben bunu değerli buluyorum. Bir de küskünlüklerin üzerine çok gün batırmayı sevmem. Bizim böyle bir alışkanlığımız var'' şeklinde konuştu.