ERÇİN DAĞ EYSEN
Sevilen Türk klarnet virtüözü Serkan Çağrı, ülkemizi yurtiçi ve yurtdışında temsil etmeye devam ediyor. 25 yıldır yurtdışında konserler veren ve en son Afrika'da bir festivalde sahne alan Serkan Çağrı ile müzik üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik.
Bayram denince aklınıza ilk olarak ne gelir?
Çocukluğumda bayram denince içimi bir mutluluk kaplar, heyecandan uyuyamazdım. Arkadaşlarımızla kurduğumuz 3 kişilik küçük bir orkestramız vardı ve bu orkestrayla bayramlaşmak için evleri ziyaret ederdik. Bayram şarkıları çalar ve bizi dinleyenlerden bayram harçlığı alırdık. Şu anki bayrama dair duygularım ise daha farklı, daha dingin, daha maneviyata dönük. Eşimiz, dostumuz ve büyüklerimizle bir araya gelmek çok daha kıymetli.
Hiç unutamadığınız bir bayram anısı var mı?
Ramazan davulcularının bizi kovalamasıydı. Bayramlarda küçük orkestramla kapı kapı gezip bahşiş toplarken, Ramazan davulcusuyla karşılaşırsak durum kötü olurdu. Bayram sabahları unutamadığım başlıca şeylerden biri de hayranlıkla dinlediğim ve heyecanla beklediğim Mustafa Kandıralı'nın orkestrasıyla çaldığı oyun havalarıydı.
Klarnetle ilk tanışma anınızı anımsıyor musunuz?
Klarnet sesiyle tanışmam anne karnında başlıyor. Rahmetli babam klarnetçiydi. Babamın hayranlık duyduğu klarnet ustasının kasetleri sürekli evde çalarmış. Hatta ben doğduktan sonra o müziklerle uykuya dalarmışım. Zaten 5-6 yaşlarına geldiğimde klarnet elimde oyuncaktı. Çaldıkça, keşfettikçe benim için vazgeçilmez bir arkadaş oldu. Ailemin yönlendirmesiyle ve lise müzik öğretmenimin desteğiyle konservatuvara başladım.
BİR DÖNEM HAKİR GÖRÜLÜYORDUK
Üflemeli çalgılara Türkiye'de gerçek değerinin verildiğine inanıyor musunuz?
35 yıl öncesine gittiğimizde bu işin çok ciddi ustaları olmasına rağmen sadece belli bir kesimce klarnete değer verildiğini görürdüm. O dönemlerde sanatkara hak ettiği değer verilmiyor, hakir görülüyordu. Klarnet çalan kişiye çalgıcı, zurnacı, gırnatacı derken alaylı bir tavır içine girenler olurdu. Yıllar sonra özellikle gençlerin klarnete ilgisinin artmasından sonra bu durum tersine döndü. Mesela Gelibolu'nun tanınmış klarnet sanatçılarından rahmetli Hasan Yarımdünya'nın bizler için sarfettikleri söylediklerimi destekliyor.
Sizce klarnete eşlik edebilecek en güzel enstrüman hangisi?
Klarnet tüm enstrümanlarla uyum sağlayabilecek bir ses rengine sahip. Ama ben en çok piyano ve gitarla uyumunu beğeniyorum.
Enstrümanınızla sahnede yaşadığınız en güzel ve en zorlu deneyimler hangileri oldu?
Yaklaşık 10 yıl önce yılbaşı gecesi Edirne'de meydan konseri veriyorduk. Gece 12'de orkestramla birlikte sahneye çıktık. Bilen bilir, Edirne'nin soğuğu doğuyu pek aratmaz. Öyle soğuk bir geceydi ki, klarnetin metal tuşları soğuktan enstrümanın ahşap gövdesine yapıştı ve hareket etmiyordu. 10 bin kişi konser alanına girmek için bizi bekliyordu. Hemen ısıtıcılar sahneye dizildi. O gece klarneti ısıtıp ısıtıp konser vermiştim.
Solo çalmak mı yoksa orkestra ile beraber müzik yapmak mı daha çok sizi heyecanlandırır?
Tabii ki orkestrayla... Orkestra, müzisyenler için enstrümanlarla sohbet demektir. Uyum ne kadar güzel olursa yaptığınız müzikten o derece keyif alır, bitsin istemezsiniz.
Yurtiçi- yurtdışı gitmediğiniz yer yok. Hedefinizde bir yer var mı şurada sahne almak istiyorum ya da şununla bir çalışma yapmak istiyorum diye.
Dünyanın bir çok yerine gittim ama daha gitmediğim pek çok yer var tabii ki, Güney Amerika ve İskandinav ülkelerine gitmek isterim.
En son Afrika'da bir festivaldeydiniz.
Maalesef bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ses sanatçımız dünyada konserler veriyor. Buna karşılık yurtdışında Türk müziğini temsil eden enstrümanistlerimizin sayısı daha fazla. Bu da dünya müzik arenasında nerede olduğumuzun göstergesidir. Kendi adıma konuşacak olursam 25 yıldır yurtdışında konserler veren bir sanatçıyım. Ses sanatçılarına göre biz enstrümanistlerin avantajı enstrümantal müziğin tercümeye ihtiyaç duymaması, her kalbe hitap edebilmesi sanırım.
İLK TRİBUTE ALBÜMÜNÜ BEN YAPTIM
Şükrü Tunar saygı albümü yapmıştınız. İlerleyen dönemler için başka proje albümü var mı?
Türkiye de ilk tribute albüm yapanlardan biriyim. Sonrasında çok popüler oldu bu saygı albümleri. Daha sonrasında bu saygı albümlerini sahneye taşıdık. Uzunca bir zamandır müziğimizin değerli ustalarının eserlerini ünlü sanatçı dostlarımızla sahneye taşıdık. Ustaya Saygı ve Müziğin Ustaları isimli konser serileriyle değerli ustalarımızı hayat hikayeleriyle ve şarkılarıyla andık, hatırlattık, yad ettik. Seyircimizin de çok ilgi gösterdiği bu konserleri İstanbul dışına da götürmek ve müzikseverlerle buluşturmak istiyoruz.
İNSANIN RAKİBİ OLMALI
Hüsnü Şenlendirici'yi rakip olarak görüyor musunuz?
Bence her meslek dalında gelişebilmek, geliştirebilmek, sınırları zorlamak ve yerinde saymamak İçin insanın rakibi hatta rakipleri olmalı. Zaten yaptığımız işten tat alabilmeniz de böyle mümkün olur. Keşke daha çok rakip çıkabilse de sanatımızı daha da zirveye götürebilsek.