AA
Volksbühne Frankfurt'ta yapılan ve Nur Onur'un yönettiği söyleşide, Hilal Saral, pandeminin sektörde herkesi yıprattığına işaret ederek, "Aslında bu dönemde filmlerde yaşanan şeyleri gördük. Daha sadeleşmek, daha sakin olmak, hayatımızdaki şeylere şükretmek durumunda olduğumuzu gördük." dedi.
Saral, yapımcıların dizilerden çok fazla para kazanamadığını, bu yüzden de reklam gelirinden kazanç sağlamak adına, dizi sürelerinin 140 ve 150 dakikayı aştığını söyledi. Türk dizilerinin artık yurt dışında satılmak için yapıldığına dikkati çeken Saral, "Ana akım kanallardaki dizilerin çoğu yurt dışına satılmazsa kendi masrafını çıkartamıyor." ifadesini kullandı.
Hilal Saral, Almanya'nın yanı sıra Avrupa'daki Türklerin Türkçeyi çok ihmal ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Oyuncu olmak isteyen gençler de bu konuşma şekliyle sadece Türkiye'ye gelip bir karakter oynayabilirler. Yani yurt dışından gelmiş birini. Türkçenin bu kadar ihmal edilmesini bütün kuşakların, bir önceki jenerasyonuna yüklüyorum. Burada biraz katı olarak 'neden bu kadar ihmal edildi?' diye bakıyorum. Burada gerçekten Türkçeyi, bayrağımızı temsil eden o dili, dil birliğini aşırı ihmal etmişsiniz. Fakat iki yıl emek verirseniz, gerçekten iyi bir noktaya gelebilirsiniz."
"5 GÜNDE 1 DİZİ BÖLÜMÜ ÇEKİLİYOR, BU BİR MUCİZE"
Oyuncu Selçuk Yöntem de uzun bir pandemi döneminden sonra ilk defa yurt dışında bir festivale katıldığını belirterek, sanatın getirdiği bu kaynaşmanın kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. Türkiye'de artık dizi sürelerinin yaklaşık 2,5 saat olduğuna vurgu yapan Yöntem, "Bizden başka böyle dizi yapan bir ülke olduğunu sanmıyorum. Biz de bunu çok büyük bir başarıyla götürüyoruz. 5 günde 1 dizi bölümü çekiliyor, bu bir mucize. Dizi süreleri uzadıktan sonra 5 yıldır dizilere ara verdim. Bu, işin kreatif olmasını uzaklaştıran çok yıpratıcı bir hal. Dizi süreleri uzun olmasına rağmen kaliteli yapımlar ortaya çıkıyor." diye konuştu.
Usta oyuncu, pandemi döneminde dizi sektörüne hijyen koşullarına bağlı olarak çekim yapılma izni verildiğini, tiyatrolar için de bir kooperatif kurulduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Herkes evde olduğu için televizyonda bir dizinin oynaması seyirciye moral olarak iyi geliyordu. Çok zor şartlar altında o çekimler yapıldı. Koronavirüse yakalananlar oldu. Aşılama dönemi başladıktan sonra işler biraz daha rahatladı. Şartlar hala eskisi gibi oluşmadı ama eminim ki daha rahat bir ortama geçildiği zaman sıkıntılar giderilecektir."
"BİRÇOK İNSAN TÜRK DİZİLERİYLE TÜRKÇEYİ ÖĞRENİYOR"
Edebiyatın bütün uzantılarının sanatın her alanında etkili olduğuna işaret eden Selçuk Yöntem, romanların senaryolara ilham kaynağı olduğunu, tiyatronun ise edebiyat, dans, müzik, resim gibi birçok sanatı kapsayan bir sanat dalı olduğunu dile getirdi. Yöntem, millet olmayı sağlayan en önemli etkenin dil birliği olduğunun da altını çizerek, "Almanya'da yaşayan yurttaşlarımızın dilleri birazcık deforme oluyor. Çünkü beyin koordinasyonu, 2 dili birden değerlendirme durumunda kalıyor. Sanat bunda en önemli faktördür, izlediğiniz diziler ve tiyatrolar güzel Türkçeyi konuşmak zorundadırlar. Birçok insan Türk dizileriyle Türkçeyi öğreniyor. Onun için hep beraber bu özeni göstermemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.