AKŞAM
Hüsna Köşger
Son dönemde dijital platformlarda yer alan Türk yapımlar yoğun ilgi görüyor. Özellikle Netflix'de diziler kadar filmler de oldukça yoğun ilgi görüyor. Bu yapımlardan biri de yakın zamanda yayınlanan Ufo oldu. Adanalı motor tutkunu bir grup gencin hikayesini anlatan Ufo filminin oyuncularından Mekin Sezer ile hem filmdeki karakterini hem de kariyerini konuştuk.
Selamlar Mekin... Aykut Enişte'de seninle hem TV hem de site kısmı için çok güzel iki röportaj gerçekleştirmiştik. Bu sefer yepyeni bir film için üçüncü kez buluşmuş olduk.
Öncelikle nasılsın, hayat senin için nasıl geçiyor?
M.S.: Öncelikle hayat her gün yeni şeyler öğretmeye devam ediyor. Zaman geçtikçe yaşanılan deneyimler tecrübe olarak geri dönüyor. Ben de tüm bunların tadını çıkarmaya çalışıyorum. Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Yolunda yani.
Ufo için konuşmak istiyorum. Seni ekranda ve sinemada izlediğimizden çok farklı bir karakterde izliyoruz ilk defa. Rolün sana gelme süreci nasıl oldu?
M.S.: Aslında karakteri okuduğumda zorlanacağımı hissettim. Bana göre filmde oynaması en zor karakterdi. Kötü desek ne kadar kötü veya bunun farkında? Deniz'in Ese ve Cenk arasında kaldığı veya kalacağı bir durum da yok. Deniz'i o insanlardan uzaklaştıracağı kararlılığına da sahip değil. Yani çok arada bir karakter Cenk. Ana hatlarıyla belli ama tat verecek olan o detaylardı. O detayları da Onur Hocayla konuşarak belirledik. Sonunda da keyifle çalıştığım bir film oldu.
Karakterin için bir seyirci gözüyle neler söylemek istersin peki? Mesela ben izlerken sevimli bir kötü gördüm biraz. Peki senin için nasıl bir karakter?
M.S.: "Cenk dışarıdan bakıldığında biraz sinir bozucu bir karakter. Kendine göre haklı sebepleri olabilir ama yine de bunların ne kadar farkında pek sanmıyorum. Nesilden nesile avukatlık mesleği yapmış, İdealist bir aile tarafından bir çeşit manipülasyona uğramış, üniversiteye hazırlanan bir genç Cenk. Kendini bulmakla alakalı ciddi sorunlar yaşıyor ve sonunu düşünmeden ciddi hatalara sebep oluyor. Burada tabi ki ailenin zenginliğine ve 'bana bir şey olmaz, babam kurtarır beni'ye güveniyor. Bir de yıllardır bir türlü açılamadığı Denizle ilişkisi var. Cenkle Deniz'in sosyo-ekonomik durumları bir. Nasıl olsa bir gün evlenecekler diye bakılıyor, Aileler de birbirlerini tanıyor. Ama hayat her zaman herkesin istediği şekilde gelişmiyor."
"Deniz Ese'yle karşılaştığında ondan etkileniyor ve belki de Deniz için hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Cenk de tüm yaşanılanlardan sonra her şeyden ve herkesten uzaklaşıp kendi yolculuğunu keşfetmeye gidiyor. Cenk'in sinir bozucu çocuksuluğunu seviyorum. Oynadığım karakterleri sonra sonra düşündüğümde arkadaşlarımmış hissine kapılıyorum."
M.S.: Tiyatro benim mesleğim. İçinde büyüdüm. Olmaya da devam etmek istiyorum. Hayal gücünüzün sınırsızlaştığı bir üretim alanında olmaya mucize gözüyle bakıyorum Şimdi de Arsız Kumpanya olarak İstanbul Şişli'de 'Arsız Mekan'ımızı açıyoruz. Oyunların oynanacağı, atölyeler, seminerler ve performansların olacağı bir mekan. Ayrıca Faust? oyunumuz devam ediyor.
Belki bunu yanıtlaması zordur ama yine de şansımı denemek istiyorum. Bir tercih yapacak olsan daima sahnede olmak mı yoksa hep dizi ve filmlerde mi rol almak istersin?
M.S.: Evet gerçekten cevaplaması zor bir soru.. Yapmayı sevdiğim işi TV'de ya da beyaz perdede insanların görmesi ve sokakta gördüklerinde bunun karşılığını vermesi güzel bir his. Tiyatroda ise bu karşılığı anında alıyorsunuz. Sahnede belli bir seyirci sayısına oynuyorsunuz lakin televizyona veya sinemaya iş yaptığınızda durum çok farklı bir boyuta gidebiliyor. Tiyatro tabi ki başka bir keyif. Bunu ayrı tutmakla beraber TV, sinema ya da başka bir dijital mecra artık fark etmiyor. Bir hikaye güzelse, nerede yayınlanıyor olursa olsun alıcısını buluyor.. Burada önemli olan nokta 'inandığımız bir iş' olması. Umarım hayatım boyunca -müziği de bunlara ekleyerek- hepsi hayatımda olur.
Televizyon maalesef reyting ile mücadele ediyor. O yüzden bir çok oyuncu da dizi seçimlerinde seçici olmaya özen gösteriyorlar. Peki senin için en önemli kriter nedir, neye göre yapıyorsun proje seçimlerini?
M.S.: Reyting artık oyuncuların da düşündüğü ve projeyi seçerken göz önünde bulundurduğu bir durum. Ama seyirciyle buluşana kadar neyin ne olacağını pek öngöremiyoruz. Oynamayı çok sevdiğimiz bir karakter dört bölüm sonra final yapabilir. Çok iyi bildiğimiz isimlerin işleri bile kısa vadede bitebiliyor. Bu bir risk. İşin başarısız olma potansiyeli olsa dahi İş bittiğinde kazanımlar fazla olabilir. Benim için ise önemli olan hikaye, karakter ve yönetmenin ne istediği. Reyting kaygısı sonra gelmekle beraber projeyi seçmemdeki ilk etkenler bunlar diyebilirim.