ERÇİN DAĞ EYSEN
Türk Sanat Müziği'nin güçlü sesi Muazzez Ersoy ile Ramazan Bayramı vesilesiyle bir araya geldik. Nostalji albümleriyle gönüllerde taht kuran sanatçıyla dünü ve bugünü konuştuk.
Bayram deyince aklınıza ilk olarak ne geliyor?
Çocukluğum, annemin bana bayram kıyafetleri aldığı o yıllarım geliyor. Hatta bir bayram 2 elbise birden almıştık. Yine rahmetli annemin bayramda büyüklerimizin elini öpmeye gittiğimiz zaman verilen harçlıkları koymak için bana verdiği mendil geliyor aklıma. Mendil işlemeliydi, 'harçlıklarını bunun içine koy' demişti. Boşuna demiyorlar 'bayram çocuklar için' diye...
Müzik sektöründe bugün neler farklı, neler eskisiyle aynı?
Aynı olan hiçbir şey yok. Eskiden bire bir kaset ya da CD çıkarılır, satar veya satmazdı. Elle tutulur bir şey vardı. Şimdi her şey dijital oldu, tıklanma diye bir şey çıktı. Kimin ne aldığı, ne sattığı, ne tıklandığı hayali de olabiliyor. Tamamen dijital hayatla, müzik piyasası başka bir hal aldı.
GELECEĞİMİZ 4 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARA KALDI
Yeni neslin nasıl bir dönüşüm yaşattığını veya yaşatacağını düşünüyorsunuz?
Yeni nesilden kasıt ne anlayamadım? Bu işin esprisi tabii (gülüyor). Artık geleceğimiz 3-4 yaşındaki çocuklara kaldı. Ellerinde telefon onlar etkiliyorlar müzik piyasasını. Onlara göre şarkı yapan kazanıyor. Bizim bu konuda sıkıntımız var, 3-4 yaşındaki çocuğa Türk Sanat Müziği dinletemiyoruz.
Son dönemde yeni şarkıların üretilmediği hatta notaların bile tükenmek üzere olduğu söyleniyor. Yeni şarkı üretmek artık mümkün değil mi?
Notalar yerinde duruyor da notaları kullanacak nesil yetişmiyor. Müziği bilgisayardan çıkarıyorlar artık, ruh kalmadı. Yeni şarkı üretiliyor ama kimlik değiştirdi. Şarkılar; şarkı değil 'Ş' bence! Maalesef kulaklar da bozuldu bozuk sesler yüzünden. Hiçbir eğitimi ve ustalık - çıraklık donanımı olmayan insanlar telefonla şarkı yapıp, çoluk çocuk dinliyor, tıklanıyor gündem oluyor.
Slogan türü şarkılar söyleniyor, şarkılar bozuluyor, çoluk çocuk da 'biz de okuruz öyle' diyerek dinliyorlar bozuk sesleri... Müzik sektöründe öyle olaylar dönüyor ki, bozuk şarkılar, çoluğun çocuğun önüne zaten tıklamadan, arama yapmadan düşürülüyor.
Z kuşağı müzikteki dengeleri değiştirdi. Rap müzik yükselişte. Z kuşağı TSM'ye nasıl yaklaşıyor sizce?
Rap'i müzik olarak kabul etmiyorum. Arkada hızlı gürültülü bir müzik, ritm; ön tarafta da gelişigüzel derinliği olmayan sloganlar, küfürler... Çoğunluğu böyle... Arada iyi olanlar varsa da kaynayıp gidiyor, kötüler öne çıkıyor. Rap müziğin yükselişte olduğunu zannetmiyorum, zorlama var sanki. Bizim rap'imiz Karadeniz Müziği, bizim rap'imiz Ankara havaları, bizim rap'imiz Konya havaları. Bizim öz rap'imiz bu! Z kuşağına gelince; barlardan kurtulup, restoran ve müziğin yapıldığı mekânlara, müzikhollere gitmeye başladığında Türk Sanat Müziği'ni de dinleyecek.
Yine de sektöre ayak uydurmak adına rap yapmayı düşündünüz mü?
Rap, sağımda solumda önümde arkamda ruhumda hiçbir yerimde yok.
Şarkı söyleyerek insanların enerjisini yükselten biri olarak siz eğlenmek için neler yaparsınız?
Şarkı söylerken ben de eğleniyorum... Sadece beni izleyenler değil ben de mutlu oluyorum, çünkü müziği seviyorum, müziğimi seviyorum... Sahnede ben keyif almazsam, beni izleyenlere dinleyenlere keyif veremem...
Kendinizle kavga halinde olduğunuz noktalar var mı?
Yetiştiğim aile, çevre, yaptığım müzik bazı etik kuralları gerektiriyor. O kuralların dışına çıkmıyorum, Türk aile yapısına uygun yaşayan bir insanım... Kavgam sadece daha iyi müzik yapmak, kendimi aşmakla sadece...
TAM BİR EV KUŞUYUM
Yalnız kaldığınızda nasıl birisiniz?
Virüs maskesiyle bile sesimden fiziğimden tanıyorlar. Tüm pandemi boyunca böyle oldu... Evde yalnız olduğumda ise eviyle, kendisiyle meşgul olan ve bu meşguliyetten mutlu olan biriyim. Tam bir ev kuşuyumdur. Temiz, tertipli, hatta titizlik hastasıdır diyebilirsin benim için; yanlış olmaz. Her şeyim düzenlidir. Çevremde dağınık hiçbir şey göremezsin.
Yarın: Türk klarnet virtüözü Serkan Çağrı: "Klarnetim konser sırasında soğuktan dondu."