Ferhat Göçer: Şöhreti korku evine çevirmedim

Ferhat Göçer, Akşam'a konuştu: Şöhreti korku evine çevirmedim. Şarkıları dinleyiciyle buluşmadan önce ‘Ya bu kez beğenilmezse' korkusu yaşadığını itiraf eden Ferhat Göçer, ‘Fakat biliyorum ki her şarkının bir kaderi var. Korku evi gibi ‘şöhretimi kaybedersem ne yaparım' paniği içinde yaşamıyorum” dedi.

RÖPORTAJ: YASEMİN İLAN

Yıllarım Gitti, Yastayım, Aşkın Mevsimi Olmaz Ki, Takvim, Götür Beni Gittiğin Yere, Vefası Eksik Yarim gibi şarkılarla müzik dünyasında adı aşk şarkılarıyla özdeşleşen Ferhat Göçer, Akşam TV'ye konuk oldu. Akşam Yıldızı Yasemin İlan'a samimi açıklamalar yapan romantik şarkıların usta ismi "Şöhretin verdikleri kadar hayatımdan aldıkları da oldu" dedi. "Şöhretin herkese ödettiği bir bedel vardır. Aldığı kadar verdiği vardır, verdiği kadar aldığı vardır" diyen ünlü şarkıcı, "Ünlü olmak benden hiçbir şey eksiltmedi. Çünkü ben sahnedeyken Ferhat Göçer'im. Onun dışında sıradan bir insan olmayı başarabiliyorum. O şöhretin büyüsüne kapılmış, korku evi gibi şöhretimi kaybedersem ne yaparım paniği içinde yaşamıyorum. İçimde uhde kalan elbette bir şeyler var. Hepimizin yok mu? Ama bunlarında bana özel kalmasını isterim." dedi.

ÖNCE BENİM DUYGULARIM ALT ÜST OLMALI

"Adınız aşk şarkılarıyla özdeşleşti. Şarkıları seçerken okurken neye dikkat ediyorsunuz? Her seferinde gönüllere dokunmayı nasıl başarıyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Ferhat Göçer şunları dile getirdi: "Evet, aşk şarkılarıyla Ferhat Göçer adının özdeşleştiğini ben de biliyorum ve açıkçası bundan mutlu oluyorum. Şarkılarımı seçerken gönüllere dokunmayı çok seviyorum. Önce kendi gönlüme dokunsun istiyorum, önce kendi duygularım bir alt üst olsun istiyorum, önce şarkı sözünü okuduğumdaki hissin eğer o his beni mutlu ediyorsa, ya da yaralıyorsa, ya da derinden sarsıyorsa bunun aynısının dinleyene de geçmesini çok istiyorum elbette. Gönüllere dokunmayı her seferinde başarıyorsam ne güzel, bunu siz söylüyorsanız çok teşekkür ederim. Evet, bunu hepimiz bunu çok isteriz."

YA ŞARKILARIM BU KEZ DİLLERE DOLANMAZSA!

"Şarkılarım müzikseverlerle buluşmadan önce 'Bu kez beğenilmeme durumu olur mu? Ya sevilmez, ya dillere dolanmazsa durumu olur mu?' diye elbette hep düşünüyorum" diyen Ferhat Göçer, "Ancak artık her şarkının aynı değerde ilgi göreceğini, sevileceğini ya da sevilmeyeceğini zaten hepimiz biliyoruz. Her şarkının kendine göre yarattığı başka bir alan var, başka hitap ettiği bir kitle var. Bu yüzden benim gönlüme, yakın çevremdeki insanların gönlüne dokunan şarkıları söylemeyi seviyorum. "Ah bu şarkı sevilmezse, ah bu şarkı dillere dolanmazsa ne olacak" diye panik haline asla düşmüyorum. Her şarkının kendine göre bir kaderi var" diye konuştu.

BİZ ONUNLA, O DA NEŞET ERTAŞ'LA HÜZÜNLENİYOR

Biz sizin şarkılarınızla hüzünleniyor, aşk acımızı yaşıyoruz, siz kimin şarkılarını dinlemekten zevk alıyorsunuz? Ferhat Göçer'i en çok kimin sesi ve şarkıları hüzünlendirir?

Buna tek bir isim vermek biraz zor olabilir. Bazen Neşet Ertaş'ın bir türküsünden çok hüzünlenip, türkünün içinde kendini başka bir dünyaya yolculuk yaparken hissediyor, bazen de Antonio Bocelli'nin o eşsiz aryalarında başka bir yere uzanıyor yüreğim, ruhum. Müzik çok evrensel bir olgu. O yüzden müzik dinlemekten, müzik yapmaktan sınırsız zevk alıyorum ve müzikle yaşıyorum. 'Müzikle yaşıyorum' beni çok doğru anlatan bir tabir.

"BENDEN AŞKIN TANIMINI İSTEMEYİN!"

Aşkın tanımını yapar mısınız? 'Kavuşursan meşk, kavuşamazsan aşk olur' sözüne katılıyor musunuz?

Aşkın tanımını yapmayı istemeyin benden" dedi ve ekledi: "Bütün şarkılar zaten aşkın tanımı gibidir. Sevgi sözcüklerinde hep aşk vardır. Siz sadece kadın erkek ilişkisinden bahsediyorsanız; kavuşursam meşk, kavuşmazsam aşk olur sözüne sadece gülerek katılıyorum. Aşk sevgiye dönüştüğü zaman bence çok daha anlamlı ve büyük olur. Vazgeçilmeze dönüştüğünde kaybedersem korkusu yaşanırsa, pamuklara sarıp sarmalayayım saklayayım duygusu oluşursa aşk bence aşktır. Ama bunu dediğim gibi sadece kadın erkek ilişkisi olarak tek şey için söylemiyorum. Bazen bir hayvana, bazen bir ormana, bazen denize, bazen doğaya, evladına aşk... Hayatın her alanında, her an var olan bir duygudur diye düşünüyorum.

PANDEMİYLE RUHUMDA DEĞİŞİMLER OLDU

Pandemi sürecinde ruhunda ve hayatında pek çok insanda olduğu gibi değişiklikler olduğunu anlatan Ferhat Göçer şunları dile getirdi; "Bir kere kıymet verdiğim olaylar, insanlar, durumlar çok daha netleşti, çok daha belirginleşti. İnsanın kendi kıymetini bilmesi, çevresindekilerin kıymetini bilmesi, vazgeçilmezlerine bir ahtapot gibi sarılması gerektiğini öğrenmiş oldum. Daha dinginleştim, üzüleceğim şeyler değişti, üzüldüğüm şeyler değişti, hayatımda pek çok şey yer değiştirdi açıkçası. Maneviyat ve madde bakımından değer verilen olayların aslında o kadar da kıymetli olmadığının farkına vardım. Ya da dediğim gibi sıralarında değişiklikler yaptım. Bu pandemi süresince yalnızlığın da çok kıymetli olmuş olduğunu, az şeyle yetinmenin de olabileceğini öğrenmiş oldum. Maddiyattan çok maneviyatın hayatımızda belirgin olması gerektiğini öğrendim. Ama şunu söylemiyorum asla maddiyat önemli değildir, sadece maneviyat önemlidir. Hayır, bunu söylemiyorum ama maddiyat için delirmenin, kendini harap etmenin, kendine zarar veren şeyler yapmanın aslında ne kadar kıymetsiz olduğunu öğrenmiş oldum." ifadelerini kullandı.

EN BÜYÜK KORKUM!

Ferhat Göçer en büyük pişmanlığı ve en büyük korkusu sorulduğunda ise, "Bu pişmanlıklar ve korkular yaş aldığımız sürece, yaşadığımız olaylarla bağlantılı olarak sürekli değişir. Benim en büyük pişmanlığım diyebileceğim bir şeyim yok Allah'a şükürler olsun. Yaşadığımız her şey, hatalarımız, başarısızlıklarımız bizi bugünlere taşıyan, kişiliğimizin altını çizen, kişiliğimizi netleştiren olaylardır diye düşünüyorum. En büyük korkum ne olabilir ki? En büyük korkum tabi ki evlatlarımın başına bir şey gelmesi olabilir. Çok sevdiklerimin canının yanması." diye cevap verdi.

MÜZİK EŞLİĞİNDE SABAHATTİN ALİ'Yİ ANLATIYOR

22 Temmuz'da Bodrum Antik Tiyatro'da, 31 Temmuz'da da Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda 'Aldırma Gönül Müzikali'ni sahneleyen Ferhat Göçer, "Pandemi öncesi başladığınız 'Aldırma Gönül' adlı tek kişilik oyunu sahnelemeye devam ediyorsunuz, tiyatro sahnesinde olmak nasıl bir duygu sevdiniz mi?" sorusu üzerine de "Tiyatro sahnesinde olmayı gerçekten çok sevdim. Ama bu "Aldırma Gönül" Sabahattin Ali tiyatrodan öte bir şeydi bence... Sabahattin Ali gibi çok değerli ve dünya çapında bir edebiyatçımızın, şarkılarla hayatından minik minik alıntılar yapmak, Sabahattin Ali'yi canlandırmak, onun hayatının içinde olmak, onun söylemek istediklerini yıllar sonra bir kez daha yüksek sesle söyleyebilmek, hem de müzik eşliğinde söyleyebilmek benim için gerçekten çok değerliydi. O yüzden elbette bu duyguyu ben çok sevdim." açıklamasında bulundu.