Emre Aydın: Önceki nesilden biraz biraz alarak taklit etmiştim

Pop müziğinin sevilen ismi Emre Aydın, müzikte başarılı olmanın sırrının “dinleyiciyi çabaladığına ikna etmekten” geçtiğini söylüyor. Müziğe ilk başladığı dönemde özgünleşme ve farklılaşma sürecinin bir anda gerçekleşmediğini belirten Aydın, o zamanlar hangi şarkıcılardan esinlendiğini anlattı.

Aksam.com.tr

Sevilen şarkıcı Emre Aydın, aksam.com.tr’den Ferit Ömeroğlu’na özel açıklamalarda bulundu. Ekstra bir hikayesi olmayan, sıradan birisi olduğunu söyleyen Aydın, son dönemlerde çok gündemde olan rap müziği ile ilgili, “Yakın zamana kadar rap müzik çok fazla dinleyiciye ulaşamıyordu.” dedi. Müziğe başladığı ilk zamanlar farklılaşma sürecinin bir anda olmadığını anlatan Emre Aydın, bir üst neslinden biraz biraz alarak onları taklit ettiğini de sözlerine ekledi.

“ÖNEMLİ OLAN, KARŞI TARAFI ÇABALADIĞINIZA İKNA ETMEK”

Çıkış yaptığınızda verdiğiniz heyecanı dinleyicilerde hala barındırmayı nasıl başarıyorsunuz?

Yıllar geçtikçe çıkış yaptığınız zamanlardaki heyecanı yaratmanız imkânsız aslında. Ancak bu durum başka bir türdeki heyecana doğru evrilebiliyor. Eğer dinleyiciyi elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığınıza ikna edebilirseniz bir şekilde heyecan yaratmanız mümkün oluyor. Bu da size farklı türlerdeki heyecan kodları ile kitleye ulaşmanızı sağlıyor. Önemli olan klibinden şarkı sözüne, müzikten bütün detaylara kadar karşı tarafı çabaladığınıza ikna etmek.

“DEVAMLILIK OLMADIĞINDA BİR KIYMETİ YOK”

Dijital devrim, kullanıcılarına müzikal anlamda da çeşitlilik sunuyor. Sizce bugünün şartlarında bir müziği değerlendirirken dinlenme sayısına mı bakılmalı, yoksa dinleyicilerde bıraktığı etkiyle müziğin kalitesine göre mi değerlendirme yapılmalı?

Bugünün şartlarında müziği değerlendirirken dinleme sayısına bakılabilir. Bana göre birçok öğe var ve onların ortalamasındaki algoritma başarıyı anlatır. Bu algoritma sadece başarının değil başarısızlığın da hikâyeleştiricisidir aynı zamanda. Burada birkaç öğe var. Birincisi sayı. Örneğin Youtube ya da Spotify’daki dinlenme sayıları dahi paralel değildir. İki platformdan birisinde çok dinleniyor olduğu halde diğerinde aynı rakamı tutturamamış olabilir. Yakın zamana kadar RAP müzik Youtube’da çok fazla dinleyiciye ulaşamıyordu. Ama artık ulaşabilir bir konuma geldi. Aynı zaman Türkçe RAP, Spotify’da ise çok ciddi rakamlara ulaşmıştı. Dolayısıyla marketlerde bile değişiklik olabiliyor.

Diğer öğeler ise konser yapabilme ve devamlılık. Çok kısa bir sürede güzel bir sonuç alabilirsiniz ama devamı gelmediğinde de bir kıymeti yok. Seyirci ve dinleyiciyle iletişim de çok önemli. Fan kulüp ile arasındaki bağ da bu öğelere dahil. İşte bunların tamamı aslında bir şarkıcının ne kadar başarılı olduğunu veya başarısız olduğunu gösterir.

Günümüz dünyasının zorlaştığına ben de katılıyorum. Çünkü internetin yapısı nedeniyle rekabet arttı.

“MÜMKÜN MERTEBE SAHİCİ OLMAYA ÇALIŞIYORUM”

Kitleniz ile nasıl bir bağınız var?

Ben sağlıklı ve iyi bir bağ kurmaya çalışıyorum. Elimden geldiğince samimi olmaya çalışıyorum. Tabii ki bir TV programına çıktığınızda ya da radyoya konuk olduğunuzda röportaj verirken özel hayatınızdaki insanlarla konuştuğunuz gibi konuşmuyorsunuz. Sonuç itibarıyla bir markayı temsil etmeye çalışıyorsunuz ama bunu yaparken dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü bu tedbir sizin tamamen samimi olmanızı engelleyebiliyor. Yine de mümkün mertebe sahici olmaya çalışıyorum. Bana ve insanlara dokunabilen şarkılar sunmaya çalışıyorum. Bu yüzden de daha duyarlı insanlara ulaşıyor olabilirim. Aradaki o bağın farkındayım. Özellikle de anlamaya çalışan insanlar tarafından çokça dinlendiğimi biliyorum. Yeri gelmişken de onlara çok teşekkür ederim. Kuvvetli bir samimi bir bağımız olduğunu düşünüyorum.

“MÜZİK, HAYATIMIN ÇOK ÖNEMLİ BİR PARÇASI”

Sizin için müzik bir sanat mı, iş mi, ideal mi?

Müzik bence hem sanat hem iş hem de bir idealdir. Hatta bu konuyla ilgili zaman zaman düşünürüm ve kendimi çok şanslı bulurum. Çok seviyorum çünkü müziği. Müzik endüstrisini de yani iş kısmını da seviyorum. Üretimi, sahneyi kısacası müzikle ilgili her şeyi seviyorum. Bir şarkı yazmış olmanın verdiği keyif çok ayrı. O şarkıyı anlayan insanlarla beraber sahnede seslendirmek çok ayrı. O şarkıyı insanlara ulaştırmak için iş kollarından yararlanmak çok ayrı. Maksimum verim almak için tüm bu işleri yapmayı çok seviyorum. Yalnız bunları yaparken uyanık olmak gerekiyor. Bu durum favorilerim dışında. Bunun haricinde müzik benim hayatımın çok önemli bir parçası diyebilirim.

Bu kadar sevdiğim bir işi yaptığım, yapabilme şansına sahip olduğum için ve buna devam edebilme şansına da ayrıca sahip olduğum için çok mutluyum.

“HİÇBİR ŞEY YAPMAK İSTEMEDİĞİNİZ ZAMANLAR OLABİLİYOR”

Eminim Emre Aydın’ın da çok “soğuk odalar”da kendisi ile ilgili, “hoşça kal” dediği zamanlar oldu. Bu zamanları nasıl aştınız?

Elbette ki bahsettiğiniz aksaklıklar oluyor. Tabir-i caizse düşmeler yaşanıyor. Belki çok klişe olacak ama kaç kere düştüğünüz değil kaç kere ayağa kalkabildiğiniz önemli. Herhalde müziği sevdiğim için bu tip sıkıntıları yaşadığım halde devam etme kararı alabildim. Röportajın başında da söylediğim gibi dinleyicilerin sizi anladığını düşünüyorsanız, kendinize yakın hissediyorsanız; ayağa kalktıktan sonra yaptığınız bir sonraki işe destek olma ihtimallerinin de yüksek olduğunu biliyorsunuzdur. Yani bir yerde sizi anlayan insanlar var, onlarla iletişimi kesmenize hiç gerek yok. İçinizde o gücü buluyorsunuz. Biraz da içgüdüsel bir durum sanırım. İşimle ilgili çok yaşamadım ama moralimin kötü olduğu zamanlar oldu. Çok uzun süre hiçbir şey yapmak istemediğiniz zamanlar olabiliyor. İşte böyle zamanları hem dinleyicilerin desteği ile hem de kendinize olan inancınızla aşmak kolaylaşıyor sanırım.

“ÖNCEKİ NESİLDEN BİRAZ BİRAZ ALARAK TAKLİT ETMİŞTİM”

Başarı için farklılaşmak lazım derler. Bu her zaman her sektör/kişi için geçerlidir. Siz nasıl farklılaştınız ya da farklılaşıyorsunuz?

Aslında hemen farklılaşmadım. Biraz özgün olmaya çalışmak, farklılaşmanın öneminin farkında olmak bence de son derece önemli. Yani özgün değilseniz işiniz çok zor demektir. Ancak özgün olmak için de dünyada hiç yapılmamış işlerin peşine düşmenize de gerek yok. Özgünlükten kastım bir şeyin taklidi olmamanız. Hemen farklılaşamadım çünkü ilk albümüm Altıncı Cadde’nin solistiydim ve bestelerini üretiyordum. Yıllar sonra tekrar dinlediğimde, Athena, Teoman gibi isimler benim bir üst neslimdi ve bu isimlerden biraz biraz alarak taklit etmişim. Bunları kendimi ağır bir şekilde eleştirerek söylemiyorum. O şarkıları yazdığımda 20 yaşından bile küçüktüm. Bu isimleri dinleyerek büyüdük biz. Dolayısıyla bunu yapmam çok normal. Ama bu taklit oranı yüksek albümün B kısmını sonradan yazdım ve biz albümü kaydederken “Aslında konuyu ele alış biçimimiz hiç özgün değil, bir yordamımız yok” diye düşünmeye başlamıştım. İşte bu noktadan sonra “Burası şu şarkıcıya benzedi” dediğiniz yerleri kırparak kendi yolunuzu oluşturuyorsunuz. Bu yeti biraz zaman gerektiriyor. Ben de eğer farklılaşabildiysem bunun zamanla olduğunu düşünüyorum.

“EKSTRA BİR HİKÂYESİ OLMAYAN SIRADAN BİRİYİM”

Bize biraz bilmediğimiz Emre Aydın’ı anlatır mısınız?

İnsanları çok şaşırtacak bir şey değil belki ama sinemayı çok seviyorum. Zaten eşimle beraber çektiğimiz bir korku filmim de var. Ancak bu aralar sinemaya çok vakit ayıramıyorum. Genellikle yollardayım. Evimizde kedilerimiz var. Kendisini bize adayan bir kedi daha var o yüzden sanırım artık 3 kedimiz oldu… Çok seviyoruz hayvanları. Belki de ekstra bir hikâyesi olmayan sıradan birisiyim. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok severim. Şiir ve edebiyatı çok seviyorum. Turgut Uyar, Edip Cansever en sevdiğim şairlerdir. Vaktimin genel olarak 3/4’ünü ya da daha fazlasını müzik alıyor.

“YALNIZLIK, İNSANA BİRÇOK YOL AÇABİLİR”

Yalnızlığın afili ya da sade olmasının bir önemi var mı sizce?

Yalnızlığın varlığının bir önemi var bence. Çünkü yalnızlığın nasıl bir türde yalnızlık olduğu değil ama var olup olmaması daha önemli. Yalnızlık insana birçok yol açabilir. Olumlu şekilde neticelenmesine de sebep olabilir. Bu sebeple yalnızlığın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu durum yalnızlık duygusunu nasıl beslediğiniz ve yalnızlığın da sizi nasıl beslediği ile alakalı bir durum daha çok. Yalnızlık duygusu size çok güzel bir şarkı yazdırabilir. İyi kullanmasını bilirseniz… Tam tersi durumda bu duygu sizi ağır bir depresyona da sokabilir. Yalnızlık duygusu ile aranızdaki iletişim bu yüzden önemlidir.

“SEZEN AKSU ŞARKILARININ KÖTÜ GİTMESİ BİRAZ ZOR”

6.Cadde ortak çalışması Güllerim Soldu ile ilgili neler söylemek istersiniz? Nasıl dönüşler aldınız?

Altıncı Cadde ortak çalışması olan “Güllerim Soldu” ile gayet olumlu geri dönüşler aldık. Altıncı Cadde aslında benim kurduğum bir gruptu ama artık Ahmet Karabay’a emanet. Ben de yapabildiğim kadar destek olmaya çalıştım. Beraber bir albüm kaydettik. Başka vokaller de var. Onur Ela, Kaan Beyru gibi isimler. “Beni Unutma” adında bir şarkı yazdım ve Kaan Beyru’ya çok yakıştı.

Beni bu albümün en heyecanlandıran yeri, değişikliğe gitmiş olmamız. Altıncı Cadde’nin ilk albümünü alıp üzerine birkaç yeni unsur ekleyip sunabilirdik. Ama synth pop diyemediğim, synth rock öğelerinin farklı kullanıldığı kendimize has bir eser ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Proje albümü gibi oldu. Hem benim çocukluk grubum olduğu için bende ayrı bir yeri var hem de yeni dönem Altıncı Cadde’sine güzel bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Zaten Sezen Aksu şarkılarını severim. Bu yüzden de “Güllerim Soldu” parçası çok güzel oldu bana göre. Müzikal olarak biraz da yeraltına yaptığımız bir albüm oldu. Açıkçası çok çılgın pazarlama bütçeleri veya çok yoğun klipler çekeceğimiz bir iş değil.

Bu albüm bizi çok anladığını düşündüğümüz kemik kitleye ve gerçekten müzik dinlemekten hoşlanan, rock da seven ama sadece bu türde diretmeyen, kaliteli iş dinlemek isteyen dinleyiciye bizim sunmaya çalıştığımız bir alternatifti. Böyle farklı bir yöntem bulmaya çalıştık.

Bu yüzden şarkılar da farklı, getirdikleri trafik de farklı, altyapıları da farklı. Kariyerim boyunca gurur duyduğum 5-6 işten bir tanesi oldu. Bu sebeple “Güllerim Soldu” da gayet iyi gitti. Zaten Sezen Aksu şarkılarının kötü gitmesi de biraz zor oluyor.

“BAŞKA BİR ŞEY YAPAMAZDIM”

Öncesi, sonrası olmasa sorunun… Tek kelime ile sorsam… “Neden?” desem… Ne dersiniz? Neden?

Neden müzik gibi algıladım soruyu… Başka bir şey yapamazdım. Bu da içgüdüsel bir şey sanırım. Herhalde genetik kodumda mı var, bilmiyorum. Çok doğal bir istekle yaptığım bir şey. Tersini hiçbir zaman düşünmedim. Kendimi bildim bileli bunu yapmak istedim. Belirli bir nedenden ziyade benim hayat biçimim oldu diyebilirim.