Didem Balçın, Diriliş Ertuğrul’a tekrar katıldı. Güzel oyuncu dizide Selcan Hatun karakterini canlandırıyor. Ertuğrul Bey'in ağabeyi Gündoğdu'nun eşi Selcan Hatun karakterine oynayan Didem Balçın kimdir sorusunun yanıtı ve Selcan Hatun hakkında bilgiler haberimizde. Ayrıca Diriliş Ertuğrul dizisinde Hafsa Hatun ve Hayme hatun karakterleri de oldukça popüler! Haberimiz içerisinde Diriliş Ertuğrul'da yer alan Hafsa ve Hayme Hatun kimdir? Sorusuna da yanıt verdik.
SELCAN HATUN KİMDİR?
Diriliş Ertuğrul dizisinde Selacan Hatun, Süleyman Şah’ın oğlu Gündoğdu’nun eşini canlandırıyor. Süleyman Şah’tan sonra kocasının obanın başına geçmesi için ihtiraslı davranmaktadır.
DİDEM BALÇIN KİMDİR?
Didem Balçın, 18 Mayıs 1982 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Tiyatro Bölümü Oyunculuk Anasanat Dalı'ndan mezun oldu. Mezun olduktan sonra İstanbul'a gelerek çeşitli dizilerde sinema ve reklam filmlerinde rol aldı. İlk olarak Levent Kırca Tiyatrosu'nun “Ateşin Düştüğü Yer” oyununda görev aldı. 2009 yılında Nergis Öztürk ile beraber kendi tiyatrosunu kurdu. ”Bunu Yapan İki Kişi” isimli komedi oyunu ile Lions En İyi Komedi Kadın Oyuncu ödülünü ortağı ile birlikte paylaştı. Daha sonraki yıllarda birçok tiyatro oyununda görev alan başarılı oyuncu, 2011 yılında ablası Özlem Kunduracı ile beraber Doda Sanat Eğitim Danışmanlık Yapım Şirketini kurdu.
Ayrıca babası TRT Radyosu'nda çalışmaktadır ve annesi Nur Balçın ise 1975 senesinde Japonya tarafından düzenlenen bir güzellik yarışmasında Türkiye'yi temsil etmiştir.
DİRİLİŞ ERTUĞRUL HAFSA HATUN KİMDİR?
Vakti zamanında Halime'den öğrendikleri sayesinde obada bacılardan sorumlu olmuştur. Aynı zamanda Hayme Ana'nın vazifelerinin çoğunu da üstlenmiş olan kişidir.
BURÇİN ABDULLAH KİMDİR?
Burçin Abdullah 1987 doğumlu. Setlerle henüz 10 yaşındayken yanıştı.Setlere 10 yaşında adım attı, adını “Üvey Baba” ile duyurdu, oyunculuk aşkıyla yollara düşüp Afganistan'a gitti, dizanteri oldu, canlı bomba paniği yaşadı. Şimdi İktisat fakültesinden mezun olduktan sonra yetinmeyip Amerika'da ekonomi yüksek lisansı yapan Burçin Abdullah, Fatmagül’ün Suçu Ne adlı diziden sonra şimdi de Diriliş Ertuğrul dizisinde rol alıyor.
HAYME HATUN TARİHTE KİMDİR?
Necdet Sakaoğlu’nun bildirdiğine göre, tarihçiler tarafından fazla araştırılmamış olan Hayma Ana’nın anısı Domaniç beldesinin halkı tarafından yaşatılmıştır. Çarşamba köyündeki bir mezarın yüzyıllar boyunca yöre halkı tarafından Hayma Hâtun’un kabri olarak ziyaret edildiğini duyan Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid 1892 yılında burada bir türbe inşa ettirmiştir.
Diğer taraftan da İdris-i Bitlisî Heşt Behişt isimli tarihinde Osman Gazi’nin küçük oğlu Alâeddin Paşa’yı Bilecik’te annesinin yanında ikamet ettirdiği yazmaktadır. Osmanlı padişahlarının müslüman olmayan cariyelerle evlenmeleri geleneği henüz başlamadığı için Hayma Hâtun’un Türk olduğu kesindir. Bir başka inanışa göre ise, Hayme Ana, Kaya Alpoğlu Süleyman Şah’ın eşi, Ertuğrul Gazi’nin annesi ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin de büyükannesidir. Kocası Süleyman Şah’ın Fırat Nehri’ni geçerken boğularak ölmesi üzerine Kayı Boyu’nun başına geçen Hayme Ana, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad’ın yer göstermesi üzerine önce Ankara Karacadağ, ardından da Domaniç ve Söğüt’e yerleşir. Ertuğrul Gazi, “Devlet Ana” diye de anılan annesi Hayme Ana’yı, Çarşamba köyünde her yıl çadır kurduğu bir tepe üzerine defnettirdi. Sultan II. Abdülhamid, 1892’de Hayme Ana’nın kabri üzerine bugünkü türbeyi yaptırdı. Çarşamba köyünde vefat eden Hayme Ana için mezarı başında anma töreni düzenleniyor. Hayme Hatun’un türbesi ve Hayme Ana heykeli Kütahya’nın Domaniç ilçesinde görülebilecek en önemli yerlerden biridir.
DİRİLİŞ ERTUĞRUL KONUSU
Moğollarla zorlu bir mücadele veren Ertuğrul Bey, kutlu davasının peşinden gidebilmek için kardeşlerinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Ertuğrul Bey’e inanan Kayılar, bu ayrılığın ardından yollara düştüler. Çetin geçen koşullarda Karacadağ sınırlarına kadar ilerleyen Kayıları burada bambaşka bir dünya bekliyordu. Yeni yurtları onlara farklı bir iklim, farklı topraklar ve farklı insanlar sunacaktı. Ertuğrul Bey, kutlu davasına giden yolda daha güçlü ve daha acımasız düşmanları olacağının farkındaydı. Peki, yeni düşmanlarını alt edebilmek için kılıcının keskinliği yetecek miydi?
Ertuğrul Bey artık başka bir dünyadaydı. Ve bu dünya da at koşturmak daha çok akıl, cesaret ve sabır istiyordu. Karşısına daha güçlü ve daha acımasız olarak çıkan Tapınakçılar, Ertuğrul Bey’i zafer için yeni yöntemler bulmaya zorlayacaktı. Zira Tapınakçıların gizli eli olan Simon bir kılıç darbesiyle öldürülemeyecek kadar zeki ve güçlüydü. Üstelik Simon yalnız da olmayacaktı. Ertuğrul Bey, Simon’a destek olan Müslümanları öğrendiğinde ne yapacaktı? Ertuğrul Bey, kılıçların sustuğu, akıl oyunlarının konuştuğu bir cehennemin içindeydi. Peki, aklı onu bu cehennemin ateşinden koruyabilecek miydi?
Karacadağ etekleri birçok Türkmen Obasına yurt olmuştu. Fakat aslen Tatar olan Çavdaroğlu Obası, aralarında en güçlü olanlarıydı. Bu güçlerini ise başarısızlığa tahammülü olmayan ve obayı demir yumrukla yöneten Candar Bey’den alıyorlardı. İktidarını yıllarca koruyan Candar Bey, en büyük imtihanını evlatlarıyla verecekti. Candar Bey’in büyük oğlu Ural’ın ihtirası obanın kaderini belirleyecekti. Çavdaroğlu ve Kayı Obası arasında yaşanacak gerilimi Candar Bey’in hamleleri durdurabilecek miydi? Ertuğrul Bey, Çavdaroğlu Obasından hiç beklemediği teklifler ve tehditler alacaktı. Peki, Kayılar ve Çavdaroğulları’nın yolu nerede ve nasıl kesişecekti? Ertuğrul’un vereceği her karar hem obanın kadınları hem de beyleri için yeni sonuçlara gebeydi.
Ertuğrul artık obanın beyi olmuştu. Obada yeni sorunlar baş göstermişti. Göç yolunda yorgun düşen Kayılar ülküleri ve nefisleri arasında sıkışıp kalmıştı. Onlar için bu imtihan hiç kolay olmayacaktı. Dışarıda düşmanlarıyla mücadele veren Ertuğrul Bey’i içerde ise yeni sorunlar bekliyordu. Göç yolunda sevdiklerinden ayrı düşen ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kayılar birliklerini koruyabilecekler miydi?
İhanet, ihtiras ve akıl oyunlarıyla yüz yüze gelen Ertuğrul için tek hedef vardı. Bir milletin dirilişine vesile olmak