Coşkun Sabah Demet ve Alişan ile Sabah Sabah programına konuk oldu. Son zamanlarda yaptığı açıklamalarıyla gündemden düşmeyen Coşkun Sabah hakkında araştırmalar hız kazandı. Coşkun Sabah kimdir, kaç yaşında? Coşkun Sabah aslen nerelidir? gibi soruların yanıtları merak konusu oldu. Coşkun Sabah, 16 Ekim 1952 tarihinde Diyarbakır'da Süryani bir ailenin ikinci oğlu olarak doğmuştur. Annesinin adı Roza, babasının adı Tekin'dir. İşte hakkında tüm merak edilenler...
Coşkun Sabah, 16 Ekim 1952 tarihinde Diyarbakır’da Süryani bir ailenin ikinci oğlu olarak doğmuştur. Annesinin adı Roza, babasının adı Tekin'dir. Gülben Ergen'in de aranjörlüğünü yapan Taşkın Sabah kardeşi, keman ve ud sanatçısı olan ve Avustralya'da yaşayan Bülent Sabah ise abisidir. Çocukluğu Diyarbakır’da geçmiştir. Müziğe 9 yaşında babasına ait olan cümbüşü kendi kendine öğrenmesiyle başladı. Coşkun Sabah ilkokulu Diyarbakır’da İnönü İlkokulu’nda okudu. Ortaokul birinci sınıfı bitirdiği sene ailecek İstanbul’a yerleştiler. İstanbul’da Atatürk Lisesi’ni bitirdi.
Babası Tekin Beyin işleri bozulup iflas edince, ailenin yükü Bülent ve Coşkun Sabah’ın omuzlarına bindi. İki kardeş birlikte çay bahçelerinde müzik yaparak evin geçimine katkıda bulunmaya başladılar. Bülent keman, Coşkun ise ud çalıyordu. Coşkun Sabah’tan yedi yaş küçük olan Taşkın Sabah da önce darbuka, daha sonra da kanunu ile ağabeylerine katıldı.
Coşkun Sabah, 1968 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı’nda okumaya başladı, burada okurken de 1970 yılında İcra Heyeti’ne girmiştir. 1972 yılında İstanbul radyosunda Klasik Koro’da ud çalmaya başladı. İcra Heyeti’ndeki görevini 1979 yılına kadar sürdürdü. 1976’da Devlet Türk Müziği Korosunda ud sanatçısı olarak çalışmaya başladı.
Gönül Akkor’un maestrosu Kemani Kirkor Küçük onu saz grubuna aldı. 1970-71’de Beyoğlu’nda Şato Gazinosu’nda, sonra Bebek Belediye’de, ardından Gaskonyalı Toma’da çalıştı. Gazeteci Ergil Tezerdi Fahrettin Aslan’a bahsetmiş, oradan Maksim’e geçti. 21-22 yaşlarında ud sanatçısı olarak şöhreti iyice parladı.
Bülent Ersoy konservatuardan sınıf arkadaşı idi. 1978’de bestelediği ‘Baharı Bekleyen Kumrular Gibi’yi 45’lik yaptı, yer yerinden oynadı, yılın şarkısı oldu, Coşkun Sabah da yılın bestecisi. Arkasından ‘İşte Bizim Hikayemiz’ patladı. Şarkıları bu kadar patlayınca şarkıcı olmaya, kendi şarkılarını kendi söylemeye karar verdi.
Ud sanatçısı olarak tanınmaya teklifler gelmeye başladı. Maddi nedenlerle gazinoların tekliflerini kabul edince, Devlet Türk Müziği Korosu’ndaki görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Koro şefi olan Prof. Dr. Nevzat Atlığ, Coşkun Sabah’ın ayrılma gerekçelerine hak vermiş ve korodan ayrılan kimseyi geri kabul etmezken Coşkun Sabah’a, “Sen ne zaman geri dönmek istersen yerin burda hazırdır,“ demiştir.
Gazinolarda ud sanatçısı olarak çalışmaya başlayınca pek çok sanatçıya udu ile refakat etti. İlk bestesi, Emel Sayın tarafından plağa okunan “Gel kalbime Gir” isimli şarkıdır. Büyük kitlelerce tanınınıp sevilen ilk bestesi ise Bülent Ersoy tarafından okunan “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi”dir. Ardından “Beddua”, “Toprak Alsın Muradımı”, “İşte Bu Bizim Hikayemiz”, “Dert Çekmeye Gidiyorum” gibi besteleri Bülent Ersoy, Emel Sayın, Adnan Şenses, Neşe Karaböcek gibi şarkıcılar tarafından okunmuş, o güne kadar ud virtüözü olarak sahip olduğu ününün yanına besteciliği de eklemiştir.
Bülent Ersoy, Maksim Gazinosunda sahne alırken sıra Coşkun Sabah bestelerine gelince adet olduğu üzere nakarat kısmında mikrofonu şarkının bestecisi olarak Coşkun Sabah’a uzatır. Coşkun Sabah’ın, şarkının (Çınladın durdun kulaklarımda ...) meyan bölümünü okumaya başlamasıyla oluşan dinleyicilerin alkışları ve beğenisi yapımcıların gözünden kaçmaz. Kendisine kaset teklifleri gelir.
1980 yılında, Ferdi Özbeğen’in bir piyano eşliğinde müzikhollerde çalıp söylemesinden etkilenmiş, “Ben de ud ile insanlara müziğimi dinletebilir ve eğlendirebilirim,” düşüncesinden hareketle şarkıcılığa karar vermiştir. Zaman içerisinde eğlence dünyasında “Coşkun Sabah tarzı”nı yaratmıştır. İnsanlara önce ağırlıkla kendi bestesi olan şarkılarını dinletir. Sonra Klasik Türk Sanat Müziği eserlerinden örnekler sunar. Udu ile müthiş taksimler yapar. Ardından da günün popüler şarkı ya da türküleriyle insanları oynamaya, dansetmeye davet eder. Sahne şovu ud üzerine kuruludur. Kendisine bir ritim cihazı ve bir klavye eşlik eder.
Tek başına sahne yapmaya başlamasıyla, gelen albüm tekliflerini de değerlendirmiş ve 1981 yılında “Aşk Kitabı” adlı ilk solo albümünü çıkarmıştır. Sonrasında “Bir Pazar Günü”, “Son Buluşmamız”, “Hatıram Olsun” albümleriyle de çıkışını sürdürmüştür.
Askerliğini 1988 yılında Denizli'de yaptı.
Coşkun Sabah’ın 1990 yılında piyasaya çıkan “Beni Unutma-Aşığım Sana” adlı kasedi tüm zamanların en çok satan kasetidir. 1991’de müzik piyasasındaki değişim ve yaşadıkları onu Türkiye’yi bırakıp Almanya’ya gitmeye itti.
Coşkun Sabah’ın seksen kadar bestesi olup, bunlardan en az yirmi tanesi bir çok sanatçı tarafından seslendirilmiş ve “hit” olmuştur. Bestelerinin büyük çoğunluğunda söz yazarı olarak Ahmet Selçuk İlkan, İlkan San, Ali Tekintüre, Aşkın Tuna gibi söz yazarlarının imzası olmakla birlikte kendisinin sözlerini yazdığı yirmi bestesi vardır.
Sanat yaşamına ara vermeden canlı performans ağırlıklı olarak devam etmektedir. Bir çok festival, düğün ve müzikholde sahne alarak sevenleri ile buluşmaktadır.
Coşkun Sabah, 1997 yılında eski mankenlerden 1995 Türkiye 2. güzeli Ceyda Okay ile evlendi. Rosa ve Helen adlarında 2 kızı vardır.
İstanbul Akvarium Alışveriş Merkezinde bulunan CS (Coşkun Sabah) Sinemaları, Coşkun Sabah Ses Kayıt Stüdyosu, Coşkun Sabah Saç Ekim Merkezi ile de bu sahadaki faaliyetlerini sürdürmektedir.