RÖPORTAJ: RECEP ASLAN
Komedi yapımlarının aranan ismi usta oyuncu Levent Ülgen, 'Aile' dizisinde bir mafya babasını canlandırıyor. ''Komedi oyuncusu algısını kırmam gerekiyordu'' diyerek yapımda oynamaya karar verdiğini söyleyen Ülgen ile oyunculuk serüveni üzerine konuştuk.
DİZİDE SİZİ CEZBEDEN NE OLDU?
Dizinin senaryosu ve konusu oldu. Daha önceki dizim, yine Ay Yapım'ın 'Baba' adlı dizisiydi. Orada da kötü bir karakteri canlandırdım. Biraz komediden uzaklaşıp dram oynamak istedim Seyircinin beni bu rollerde de görmesini istedim. Genelde böyle bir kalıp vardır. Komedi oyuncusu diye bir damga yerseniz, bunu kırmanız biraz zor olur. Ben de bunu kırmaya çalıştım.
DİZİ NEDEN BU KADAR SEVİLDİ?
İyi ve sağlam bir senaryo ve ekip her zaman iş yapma konusunda şanslıdır. Bizim başarımızın da buradan kaynaklandığını düşünüyorum. Tüm roller, sanki aylarca prova yapılmış gibi oyuncuların üzerine tam oturdu. İşin aslı, bana sorarsanız 'Göle maya çalışıyoruz' Ya tutarsa!
SİZİ KOMEDİ YAPIMLARINDAN TANIYORUZ, BİR MAFYA BABASINI CANLANDIRMAK KOLAY OLDU MU?
Ben bir oyuncunun hiçbir zaman tek bir tarz oyunculuğa sahip olmasını onaylamadım. Oyuncu, her rolü oynayabilecek yeteneğe ve kapasiteye sahip olmalıdır. Komedi, dram, melodram, tragedya, vodvil vs. hiç fark etmez. Zaten bizim aldığımız eğitim gereği, biz her rolü oynayabilecek donanımla mezun oluyoruz. O yüzden de rolün gereği neyse onu yapmaya çalışıyorum.
BAZI OYUNCULARIN 'ŞU KADAR SAAT ÇALIŞIRIM' TARZINDA KENDİNE GÖRE BİRKAÇ KURALI VAR. SİZİN DE BÖYLE BİR İSTEKLERİNİZ VAR MI?
Evet, set saatlerinin uzun ve yorucu olduğu doğrudur. Ben de bu durumdan hoşnut değilim. Ama gelen çok sayfalı senaryolar ve çok uzun saatli dizleri çekmenin de başka yolu yok maalesef. Bu uzun süren çalışma ortamı zaman zaman gerginliklere ya da sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
KARİYERİNİZİN BU DÖNEMİNDE KENDİNİZİ NASIL HİSSEDİYORSUNUZ?
Şimdiye kadar hiç kariyer hesabı yapmadım. Yaptığım işi çok sevdiğim için sadece daha iyi yapabilmeye odaklandım. O yüzden de mesleğimin her aşamasının tadını çıkarmaya baktım. Bu iş sonu olmayan bir şey ve 'En iyisini yaptım!' demek bence çok zor. Yani kısaca, kendimi hala işin başındaymışım gibi görüp, öyle öğrenmeye çalışıyorum. Sorunuzun tam yanıtı; hala acemi ve çırak olarak görüyorum kendimi.
BİR OYUNCUNUN SAHİP OLMASI GEREKEN OLMAZSA OLMAZI NEDİR?
Bir oyuncu çocuk yanını kaybederse oyunculuk yapamaz bence. Yapsa da keyif vermez. Düşünsenize onlarca aktör ve aktris sahnede, kamera karşısında hiç olmadıkları kişiler gibi konuşup, davranıyorlar. Bu akıllı işi mi sizce? Bunu ancak çocuklar yapar ve onlar yaptığında da yadırganmazlar. O yüzden de 'çocuk ruhunu' kaybetmemek birinci madde. Sonra işin teknik bölümleri geliyor; zihinsel, bedensel, kültürel vs. gelişimler, çokça çalışma, disiplin, kendini adama...
KOMEDİ, DRAM VE AKSİYON... HANGİSİNİ OYNAMAK ZORDUR?
Zorluk derecesi türe değil, role bağlı bence. Hepsinin ayrı bir değeri var. Önemli olan zevk almak ve ben zevk almadığım, hiçbir işi yapmamaya çalıştım. İlk sırada benim o işten, o rolden keyif alıp almayacağım sorusu gelir.
SEKTÖRDE JÖN EKSİKLİĞİ OLDUĞUNU SÖYLENİYOR.
Öyle olduğunu hiç sanmıyorum. Tam tersi çok yetenekli ve başarılı jönlerimiz var. Ayrıca 'jön' diye bakmak ne kadar doğru, onu da bilmiyorum. İyi oyuncu, iyi oyuncudur, oynar ve kendini kabul ettirir. Dünyada öyle yetenekli oyuncular var ki, öyle bir oynuyorlar ki yakışıklı mı, çirkin mi, güzel mi diye bakmıyorsunuz bile.
BU SEKTÖRE HİÇ KIRGINLIKLARINIZ VAR MI?
Hiçbir kırgınlığım yok, olmadı.
BAŞROL TAKINTIM YOK
Oyunculuk performansınız çok iyi ama sizi hep geri planda görüyoruz. Bugüne kadar birçok tiyatro eserinde, dizide, sinema filminde, sayısız başrol oynadım. Ama hep başrol oynayacağım diye bir takıntım yok. Her rol benim için başroldür. Rol küçük olabilir ama aktör büyükse o rol de büyük olur. Ben çok gördüm, küçük aktörlerin büyük rollerin altında nasıl ezildiklerini. Popüler olmaya gelince, ekstra bir çabam olmadı bu konuda.