ÇGH'nin yıldızları Selen Esen'le Oğuz Çelebi: YouTube'de yapacağımız en son şey rol yapmak

Çok Güzel Hareketler ekibiyle tanınıp YouTube'de açmış oldukları kanallarındaki vloglarıyla milyon izlenmelere ulaşan Selen Esen Çelebi ile Emin Oğuz Çelebi, AKŞAM'a verdikleri röportajda; kariyer hedefleri, sosyal medyada ilgi gören YouTube kanalları ve Çok Güzel Hareketler'le hocaları Yılmaz Erdoğan hakkında samimi açıklamalarda bulundular.

AKŞAM

HÜSNA KÖŞGER

Selen Esen Çelebi ile Emin Oğuz Çelebi son dönemin en dikkat çeken oyuncu çiftlerinden. Çok Güzel Hareketler 2 programıyla tanınan Selen Esen Çelebi ile Emin Oğuz Çelebi şimdilerde, YouTube'de açmış oldukları kanal üzerinden vloglar paylaşıyorlar. Doğal tavırlarıyla ilgi gören ve Instagram reelslerinde milyonu aşan izlenmeler alan ve Çok Güzel Hareketler ekibinde Yılmaz Erdoğan'dan eğitim alan oyuncu çift Selen Esen Çelebi ile Emin Oğuz Çelebi, Aksam.com.tr'den Hüsna Köşger'in sorularını cevapladılar.

YouTube'de günlük hayatınızdan yapmış olduğunuz paylaşımlar ve vloglarınız çok beğeniliyor, ilgi görüyor. Mecraya adım atarken bu denli bir ilginin olmasını bekliyor muydunuz?

SELEN: Böyle bir ilgiyi düşünmüyordum açıkçası ama Oğuz düşünüyordu. Şaşırdım birazcık. İnsanlar yorumları ve beğenileriyle hep destek oluyorlar. Çok güzel tepkiler alıyoruz.

OĞUZ: 6 yıldır televizyonda yer alan bir işte rol aldığımız için bir şekilde normalden daha çok ilgi göreceğini düşünüyorduk zaten ama biraz beni de şaşırttı açıkçası. Çünkü hızlı bir giriş oldu ve ivmemizi de yükseltti. Bu bizi mutlu ediyor.

SELEN: Evet. Programın içerisindeyken daha toplu bir oluşumun içerisindeyiz ama YouTube'de direkt bireysel bir çalışma içerisine döndük. O da, "ne kadar güzelmiş, insanlar farkında ve biliyor" şeklinde hissettirdi.

Videolarınızdan yola çıkarak sahip olduğum çıkarım; sanırım doğallığı ve sadeliği yaşamınızın her anında önemsiyorsunuz.

OĞUZ: Bu tarz bir işle ilgilenmeyen birisiyle karşılaştığımızda da bu tarz bir soru çok geliyor. Bunun sebebi, oyuncu olmamız aslında çünkü bir oyuncu şeffaf olmazsa, işini de yapamaz. Mış gibi yapmak, duyguyu oynamak durumu var ama oyuncu aslında gerçekten o duyguyu oynuyor. Tamam, kendisini etkileyecek başka şeyler buluyor ama o şeffaflığı olmazsa işini de yapamaz. Oyuncu olduğumuz için de biraz şeffaf olmak zorundayız zaten aksi düşünülemez.

SELEN: Daha özgür bir alanımız olduğu için en son yapacağımız şey bir şey oynamak, rol yapmak diye düşünüyorum. Çünkü hep kendi hayatımızdan kesitler sergilediğimiz için, daha eğlenerek yaptığımı bir iş, daha rahat ve özgür bir alan oldu. O yüzden daha mutluyuz.

Peki YouTube süreci nasıl başladı, nasıl karar verdiniz içerik üretimi yapmaya? Çünkü bu aynı zamanda büyük bir emek ve çaba isteyen süreç. Aslına bakarsanız da bir iş kolu...

OĞUZ: İşin içerisine grince emek harcayacağımızı biliyorduk. Daha da fazla harcamamız gerektiğini fark ettik. Bundan şikayetçi değiliz. BKM Mutfak çatısı altında yapıyoruz mesela bu röportajı. Bizim buradan aldığımız eğitim hep bir şey üretmek üzerine. Artık bu bizim refleksimiz oldu. Boş durduğumuz zaman hemen bir şey üretebiliriz, beynimiz artık bir şey üretmek üzerine çalışıyor. YouTube de bunu çok kolaylaştıran bir mecra, herhangi bir fikir aklına geldiği zaman hemen kayda alıp yayınlayabiliyorsun. Biraz refleks oldu yani. Dedik ki neden yapmayalım, biz de yapalım. Öyle başladık.

Günlük hayatta bir planınız var diyelim, en basiti bir AVM'ye alışverişe gittiniz, "haydi bundan da bir içerik çıkartalım" diye düşünme durumu oluşmaya başladı mı peki?

SELEN: Nasıl Çok Güzel Hareketler'deyken "hangi skeci yazalım, şunu yazalım mı?" diye düşünüyorsak, YouTube'ye girdiğimizde de otomatik olarak "nereden içerik çıkarabiliriz" diye düşünüyoruz. Çok Güzel Hareketler'de de her hafta bölüm çektiğimiz için, YouTube'deki tempo, üretim yoğunluğu bizi yormadı.

Keşke bu rolü ben oynasaydım dediğiniz bir rol var mı hiç?

OĞUZ: Ali Atay'ın 40 filminde manik bir karakteri vardı, izlerken onu keşke ben oynasaydım demiştim. Yabancılardan da Supernatural'daki Dean karakteri.

SELEN: Ben de La La Land'daki Mia'yı oynamayı çok isterdim. Çok sevdiğim bir film; hem müzikal olduğu için hem de inanılmaz bir empati yaptığım için o karakterle.

"YILMAZ ERDOĞAN TAM BİR BABA"

Evlilik teklifi aşamasına gelene kadar Yılmaz Erdoğan'ın ilişkinizden haberdar olmadığını, ekranda öğrenmiştik. Evlilik teklifinizi de oynamıştınız ve beğeni toplamıştı. Yılmaz Erdoğan ekranda görünenin aksine nasıl bir hoca ve yönetici?

OĞUZ: Yılmaz Erdoğan tam bir baba gibi; kızar, sever, iletişimimiz öyleydi.

SELEN: İş yaptığımız bir yer ve aynı zamanda bir okul BKM, Yılmaz Hoca hem hocamız hem ustamız, her şeyimiz...

"ALİ ATAY GİBİ KENDİ SİNEMAMI OLUŞTURMAK İSTERİM"

Oyunculuğa başlamanızda Ali Atay'a olan hayranlığınızın etkili olduğunu söylemiştiniz. Bir gün siz de onun gibi; kendi hikayelerini yazıp çeken, kendi sinemasını oluşturmuş bir aktör olmak ister misiniz? Ya da hayallerinizde bu var mı?

OĞUZ: Kesinlikle isterim. Burada aldığımız eğitim artık o refleksi göstermek zorunda bırakıyor bizi. Hocamız da öyle birisi, bu işin ustalarından. İnşallah kendimiz yazarız, çekeriz ve oynarız. Müthiş bir şey. Hatta bu aralar YouTube içeriklerinde de kendi kendime küçük skeçler yazıp onları film kadrajı gibi ayarlayıp düzenleyip eklemeye başladım.

Kamp hayatıyla yakından ilgilisiniz. Peki ilginiz nasıl başladı?

OĞUZ: Arkadaşım beni bir kere kampa götürdü, ondan sonra ilgimi çekmeye başladı. İşin içerisine girdikçe ne kadar az bildiğimin farkına vardım. Aslında biliyorum; bu işle ilgilenmeyenden daha çok biliyorum ama bilmediğim çok şey var. Mesela; düğüm şekillerini bilmiyorum, ağaç türlerini çok iyi tanıyamıyorum, yerde gördüğüm mantarın ne mantarı olduğunu bilmiyorum. Bunlar kamp hayatında önemli.

Bir şarkı çalışmanız da oldu. Peki devamı gelecek mi bu tarz projelerin? Müzik alanında bir kariyer yapma fikri var mı?

OĞUZ: Kariyer olarak yok. Yine heves eder, ben bunu yaparım deyip yaparım. Müzik bambaşka bir şey. Ona daha fazla ve farklı donanımlar gerekiyor, öyle bir donanımım yok ama bu, yapmayacağım anlamına gelmez.

"YOUTUBE'YE YÖNELMEK İÇİN ÇGH'DEN AYRILDIM"

Babanız Erdoğan Esen, yıllar evvel katılmış olduğu bir fotoroman yarışmasında birincilik elde etmiş. Oyunculuğu meslek olarak seçmenizde, babanızın bir etkisi oldu mu?

SELEN: Evet, birkaç tane fotoromanı var babamın o dönemden kalma ama sonrasında kendi işine yönelmiş, sektöre girmemiş. Hatta arkadaşları o dönem, Tarık Akan'a çok benzediği için "Tarık ne haber?" şeklinde seslenirlermiş. Babam her zaman benim destekçimdi. Sadece oyunculuk değil, hangi mesleği seçersem seçeyim o hep destek olacaktı. Ben herhalde ortaokul-lise dönemlerimde öğrenmiştim babamın fotoroman yarışmasına katıldığını. Öğrendiğim zaman da hoşuma gitmişti aslında, anne-babalarımız için sanki hiç genç olmamışlar gibi hissediyoruz ya çocukken. Ama evet; beni her zaman desteklediği için, o ateşlemiş olabilir bilinçaltımda bir yerlerde.

Sopranosunuz aslında. Onu nasıl keşfettiniz?

SELEN: Şan-opera ya da müzikal okumak, müzikle ilgilenmek istiyordum. Ders almaya başlamıştım. Girdiğim yetenek sınavları içerisinde ilk geri dönüş aldığıma kayıt oldum. O da Kadir Has Üniversitesi'nin Tiyatro Bölümü oldu. Sonrasında hep şan dersleri aldım, haftada bir ders almaya gidiyordum. Şarkı söylemeyi çok seviyorum.

Rol aldığınız bazı skeçlerde şarkı söylemiştiniz. Müziğe yönelik profesyonel anlamda bir çalışmada bulunmak ya da müzikalde yer almak ister misiniz?

SELEN: Profesyonel anlamda bir müzik çalışması yok ama çok isterim. Özellikle müzikal... Müzikal izlemeyi çok severim, oynamayı hayal bile edemiyorum. Hatta bazı şarkıları gerçekten bir müzikal gibi, evde danslarını yaparak söylemeye başladığım olur. Bayılıyorum şarkı söylemeye.

Çok Güzel Hareketler topluluğundan ayrılıp YouTube'ye yöneldiniz. Bu ayrılığınızın nedeni, tamamen sosyal medya çalışmalarınıza yönelmek için mi?

SELEN: Evet, ekip içerisindeyken açmıştım kanalı. İster istemez çok yoğun bir tempoydu Çok Güzel Hareketler, hem yazıp hem oynamak kolay bir şey değil. Beş sene olmuştu, birazcık hem dinleneyim hem de kendi zamanım olsun bir şeyler yapabileyim istedim. YouTube'ye yönelip daha fazla vakit ayırabilmek için bu sene öyle bir yol seçtim. Ve çok da mutluyum, şu anda da güzel gidiyor her şey.