Burak Sergen'den dikkat çeken sözler: Televizyonu kullanma

Hülya Koçyiğit, TRT 2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” programında konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Hülya Koçyiğit, TRT-2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar”da konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Programın bu haftaki konuğu, ünlü oyuncu Burak Sergen oldu. Son olarak Sadakatsiz dizisinde rol alan ünlü oyuncu Sergen, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Covid geçiren ve uzun süre hastanede tedavi gören Burak Sergen o günleri ''Çok ağır günler geçirdim. İki hafta yoğun bakımda kaldım. Ama şimdi buradayım. Bir öbür tarafa gittim, bir baktım. Geri geldim'' diyerek anlattı.

Profesyonel kariyerine ödüllerle başlayan Burak Sergen, bu durumun kendisini hiçbir zaman şımartmadığını söyledi. "Önemli olan devam ettirmek. Tiyatrodan sonra birçok sinema filminde ödül aldım. Asansör filminde bir tek sahnem vardı. Onunla bile ödül aldım. Ödül tabi ki ölçüdür, tabi ki sanatçıyı kamçılar doğrudur. Ama benim sanat yaşantımda, oynayacağım rolleri, karakterleri, dizileri, filmleri hep seçerim. Bu da olsun o da diye hiç yapmadım" diyen Burak Sergen 1984 yılından itibaren kötü adam rollerinde oynamasıyla ilgili ise "Herhalde karşılıklı, empati ile yapılan bir şey. Sanırım senaristler 'Bunu yazıyoruz ama bunu Burak Sergen oynar' diyorlar. Ben de oynuyorum" dedi.

Konya Selçuk Üniversitesi ve Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde bir dönem öğretim görevlisi olarak eğitim veren Burak Sergen, öğrencilerine tiyatroyu bırakmamaları konusunda tavsiyelerde bulunduğunu söyledi. Sergen, "Öğrencilerime hep 'Ne olur tiyatroyu bırakmayın. Dizi film ne yapıyorsanız yapın ama tiyatroyu bırakmayın' dedim. Çünkü tiyatro, yükseltimiz ve mahremimiz. O sahne öyle kutsal bir yerdir. İbadethanedir orası. Oranın belirli kuralları vardır. Tiyatro iyileştirir. Konservatuara geliyorsunuz, 'Dizi film yapayım ben bir tane meşhur olayım' düşüncesi güzel. Olsun ama ondan sonra bırakayım olmasın. Çünkü güzel sanatlar dediğimiz zaman sinema da bunun içine giriyor. Resim de giriyor, heykel de, tiyatro, bale de giriyor ama televizyon girmiyor. Bunu bir türlü genç arkadaşlara anlatamadım. 'Bir yerde meşhur olup, o meşhurluğu televizyonda kullanmayın. Lütfen orada devam edin' dedim. Bakın Amerika'da Broadway'de, Londra'da tiyatrocu tiyatrocudur. Bunun çok basit bir denklemi var. Buradan meşhur olayım, televizyonu da kullanayım. Hayır. Televizyonu kullanma. Bırak televizyondakiler sen orada meşhur olduğun için seni çağırsınlar. Tam tersi.

Ama öğrenciler bir an evvel hemen meşhur olmak istiyorlar. Benimle fotoğraf çektirsin, ben imza vereyim. Şimdi bu kadar çok ünlü olursa kimden fotoğraf isteyeceğiz? Lütfen bir ne yapıyorsanız iyisini yapın. Tiyatro mu? Lütfen tiyatroda iyi olun. Ben şuradan bir basayım, bu tarafa geçeyim. Tabii ki geç. Ama düzgün yol varken bir şeyin üzerine gitmek, bir yere basmak, hemen çabucak bu işi yapmak. Bana ters geliyor" dedi.

Yakın zamanda kendi tiyatrosunu kuran Burak Sergen "Umarım bu senenin sonunda, Eylül gibi hem akademi olarak hem oyuncu yetiştirme olarak hem de oyunlar oynayan bir tiyatro olarak hayata geçirmeye çalışacağız. Çok meşakkatli ve zor bir yol ama hem öğrenci hem oyuncu olacak insanları da alacağız. Amacımız hakkaniyetli olmak. Tiyatroların çoğalması tüm derdimiz" dedi.