Bu hafta köşemde tüm hafta boyunca hakaret ve haksızlığa uğramış olan Ecem Uzgör konusuna yer vermek istedim. Bir kadın olarak sosyal medyada ağır eleştirilere uğrayan bu genç bayanın yerine kendimi koydukça hem üzüldüm hem sinirlendim. Ecem Uzgör, henüz 25 yaşında hayallerinin peşinden giden bir genç.
LİMİTİ AŞAN ELEŞTİRİLER
Şunu belirtmeliyim ki katıldığı ve Türkiye’yi temsil ettiği yarışma bir modellik yarışması, yüz güzelliği de modellerde çok aranılan bir özellik değil aksine dünya çapında ünlü modacılar ve markalar defilelerinde sergilenen ürünün ön plana çıkması için taşıyan modelin olabildiğince silik ve arka planda kalmasını tercih eder. Evet, Ecem diğer yarışmacılarla kıyaslandığı zaman (daha çirkin demek kesinlikle haksızlık olur) daha ışıksızdı. Demokratik bir ülkede yaşamanın en güzel tarafı da herkesin her konuda fikir beyan edebilmesi fakat biz Türkler etik ve ahlaki değerleri çok yüksek bir memleketiz. Özellikle ülkemizi temsil eden bir genç bayan eleştiriliyorsa etik değerlerimizi kaybetmemeliydik. Çirkin benzetmeler, Ahmet Çakar’ın yarışamaya ‘Ben gitsem daha iyiydi be!’ açıklaması gibi talihsiz açıklamalar yerine genç kadın, özgüveninden dolayı tebrik edilmeli ve kibarca farklı bir aday ile daha başarılı bir sonuç alınabileceğine dair konuşulabilirdi.
SESİNE HAYRAN OLDUM
Geçen gün ‘Renkli Sayfalar’ programına konuk olan Ecem’in, eleştirileri nasıl sakin nasıl hoşgörülü karşıladı anlatamam. Birçoğumuz çoktan zıvanadan çıkıp etrafa saldırmaya başlardık. İçten içe kırıldığı, yaralandığı belliydi ama saygıyla tüm görüşleri dinledi. Programda öğrendim ki Ecem’in esas branşı müzikmiş. Kendi söz ve bestelerini yapıyor, İngiliz erkek arkadaşının da içlerinde bulunduğu müzik grubunu ileri taşımak istiyormuş. Pardon da ülkemizde bu güzellik, modellik yarışmalarını sadece ünlenmek için kullanan ve pek çok farklı sektörde başarı yakalayan o kadar isim var ki. Ecem niye göze battı? Bu da onun kendince müziğini tanıtma yöntemiydi belki de. Reklamın iyisi kötüsü olmaz, amacına da ulaştı. Birkaç gün öncesine kadar Ecem Uzgör kim bilmezdim şimdi TV’de şarkı söylerken izledim ve belki güzelliğine değil ama sesi ve sanatçı ruhuna hayran oldum. Umarım yolu müzik konusunda açık olur ve bizi bu şekilde temsil etmeye devam eder.
KARAKÖY’ÜN YENİ GÖZDESİ
Karaköy’ün popülerleşmesinde ilk adımları atan mekânlardan biri Zelda Zonk’tu. Çok sevdiğim ve konumuna hayran olduğum bir mekân olmasına rağmen çok uzun soluklu olamadı. Şimdi yerine yepyeni bir işletme geldi. Büyük keyif ve eğlence vaat ediyor. Palomar Bar ve Restoran’ın 360 derece manzarasıyla eşsiz lezzetlerle bezenmiş mönüsünün tadını çıkarabilirsiniz. Pazartesi günleri dışında her gün 18.30-02.00 saatleri arasında açık olan mekânda isterseniz gün batımının Boğaz’a düşüşünü izleyin isterseniz de geç saatlerde müzik ve dansın gökyüzünde buluşmasına şahitlik edin. Uluslararası lezzetlerin geleneksel lezzetlerle harmanlandığı mönüsünden favorilerim Trüf Yağlı Ahtapot Carpaccio ve Mürdüm Erikli Ördek.