Bugün Babalar Günü. Böyle havalı bir şekilde yazdığıma bakmayın. Ben her yıl unutanlardanım. Babamdan aldığım telefonla öğreniyorum Babalar Günü olduğunu. Bu yıl ilk kez hatırladım ve babamı aradım bir sevinçle. Tabii bu geçen haftaydı. Tarihleri karıştırmışım bu seferde. Babamın ‘Yine olmadı be brütüs!’ sözü hâlâ kulaklarımı çınlatıyor. O zaman kendimi affettireyim. Önce babam olmak üzere çünkü adam benim çok kahrımı çekiyor. Sonra da tüm babaların Babalar Günü’nü kutlarım.
Oldu mu şimdi Orfeo!
Sinan Çetin’in küçük oğlu Orfeo, Bebek’te gece kulübünde arkadaşlarıyla eğlendikten sonra alkollü bir şekilde araba kullanırken yakalanıyor. Şaşırdım. Sanki geçtiğimiz aylarda alkollü bir şekilde kullandığı araçla 2 polisi vuran birinin ölümüne diğerinin yaralanmasına sebep olan onun ağabeyi değilmiş gibi. Sanki ağabey Rüzgar Çetin cezaevinde değilmiş gibi. Yaşanılanlardan sonra biraz dikkat edilse keşke. Oldu mu bu şimdi Orfeo!
Çocuk yok şakayıklar var
Geçen hafta yazmıştım Gülşen’in her an evlenebileceğini. Herkes ters köşe yaptıklarını düşünüyor ama aslında 10 Haziran’da evlenecekleri çok önce belirlenmişti. Neden mi? Çünkü Ozan Çolakoğlu, Gülşen’e beş yıl önce 10 Haziran’da Barselona’da evlenme teklifi etmişti. Gülşen’de aynı yerde ve aynı tarihte evlenme şartıyla teklifi kabul etmiş. İşte aşklarının mimarı olan Barselona böylelikle aşklarına şahitlikte etmiş oldu. Düğünde benim dikkatimi çeken, her yerde şakayık çiçeğinin olması. Ozan’ın Gülşen’e aldığı ilk çiçekmiş. Sanırsam Gülşen, bu detaylara çok önem veriyor. Yoksa Ozan’dan aldığı ilk çiçeği düğünün teması olarak yapmazdı. Düğünü de gelinliği gibi bembeyaz olarak tasarlanmıştı. Gülşen’in elinde tuttuğu gelin çiçeği Şakayık çiçeği. Yani gerçek şu ki çocuk yok, şakayıklar var.