THM hak ettiği değeri görmüyor

Türk Halk Müziği’nin sevilen isimlerinden Yudum, yıllardır müziğin içinde… Sanat kariyeri boyunca 7 başarılı albüme imza atan sanatçı, şimdilerde sevenlerini ‘Cumartesi’ isimli albümüyle kucaklıyor. Yorumcu kimliğinin yanı sıra söz yazarı ve besteci kimliğiyle de ön plana çıkan Yudum ile hem yeni albümünü hem de Türk Halk Müziği’ni konuştuk.

Müzik serüveniniz nasıl başladı? 

Müzisyen bir aileden geliyorum. Babamın zoruyla 5 yaşında müziğe başladım. İlkokul bittikten sonra Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’na girdim. 12 yıl okuduktan sonra Haliç Üniversitesi’nde ilk lisansımı yaptım. İlk albümümü ise 1997 yılında çıkardım. Çıkarmış olduğum ‘Cumartesi’ ise 7’nci albümüm. Bugüne kadar yaptığım albümlerde söz ve müziği bana ait olan 20’ye yakın eserim var. Benim için önemli en önemli ve ses getiren eserim ‘Esmesun Ayruluk’ oldu. Şu anda 25 milyon gibi geniş kitlelere ulaştım. 

‘Esmesun Ayruluk’ bir Karadeniz türküsü ve ilk kez kendi tarzınızın dışına çıkmıştınız. Nasıl  tepkiler gördünüz? 

İnsanlar beni bağlamayla deyiş okuyan, türkü okuyan tarzıma alışmıştı. İlk kez onun dışına çıktım. Karadeniz müziğini seven bir sanatçı olarak riske girdim. Şarkı 25 milyon kişi tarafından görüntülenince bu bana başka bir yol açtı. İnsanlar benden ‘Esmesun Ayrılık’ tarzında Karadeniz eseri beklediler. Dolayasıyla bu albümümü çıkardım. 

ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPIYORLAR

Peki tarzınızda neden değişikliğe gitme ihtiyacı hissettiniz? 

Artık yeni jenerasyona ayak uydurmak zorundayız. İnsanlar tabii ki türkülerden uzaklaşmadılar ama bir şeyleri değiştirmek ve onların dinlediği tarzda bir şeyler yapmak gerektiğinin farkına vardım. ‘Esmesun Ayrılık’ta Batı soundu kullanıldı ve çok beğenildi. Demek ki doğru bir şey yapmışım ki; bugüne kadar yaptığım albümlerin hiçbirinde eserim 25 milyon kez izlenmemiştir. Türk Halk Müziği için bu büyük bir başarıdır. Dolayısıyla artık onların isteklerine cevap veriyorum. 

Türküleri dinleyen bir kısım gençlik var. Sesinizin çok fazla duyulmaması radyo ve televizyonların THM’Ye yeterince yer vermemesinden kaynaklanıyor olabilir mi? 

Aynen burada bütün yayın organlarına önemli durumlar düşüyor. Yayın organlarını bir tarafa geçtim Milli Eğitim Bakanlığı’na bile şu an yapılan müfredatta Türk Halk Müziği ile ilgili önemli görevler düşüyor. Onları önce baştan temelden verecekler ki, bu bir alıştırma dönemidir. Bu türküleri yadırgamamak gerekiyor. Biz programlara zar zor çıkıyoruz. Şimdilerde popüler kültür almış başınI gidiyor. Sen kendi kültürüne sahip çıkmazsan kimse sahip çıkmaz. Biz Türk Halk Müziği sanatçılarına üvey evlat muamelesi yapıyorlar. 

‘Yudum’ bilinen isim ama popüler olamamak sizi rahatsız ediyor mu? 

Tabii ki hem mutsuz ediyor, hem de emek veriyorsunuz. Yani onlar bir uğraşıyorsa sen on uğraşıyorsun. Ben sahneye çıktığım zaman akordiyona kadar her şeyi kendim yapıyorum. Bir kere canlı canlı okuyorsun ve onlardan daha büyük bir avantaj. Benim en büyük silahım enstrümanım olan bağlamam, orkestra olmasa ben aslanlar gibi bağlamamı alıp söylerim. Maalesef hak ettiğin değeri görmüyorsun. Bir popçu ya da diğer solistler gibi değilsin. Bunun ister istemez 

zararını görüyorsunuz. 

BESTELERİMDEN BEŞ    KURUŞ PARA ALMIYORUM 

Peki bu durum sizi meslekten soğuttu mu?

Evet soğuttu. Bazen ‘Niye bu kadar emek verdim’ diyorum. Ama yine de mesleğime saygı duyuyorum. Diğer tarafta konservatuvarda okuyan bir sürü öğrenci arkadaşlarım var. Maalesef kendilerine yer bulamıyorlar. Sen de fırsat vermezsen bu insanları küstürürsün. Ben nasıl olsa güzel şeyler yapıyorum, bir şeyleri aştım artık ama yeni jenerasyonda ‘no name’ isimlerin şansı gerçekten sıfır.

Sizin aynı zamanda söz ve besteci kimliğiniz var. Bu albüm için büyük bir avantaj olsa gerek. 

Evet! Benim en büyük avantajım bağlama çalıyor olmak. İkinci güzel olan taraf kendim üretiyorum. Hiçbir bestecinin peşine düşmüyorum. Ben de beste verirken kimseden beş kuruş para almıyorum. Kimisi de öyle bir yapıyor ki zaten müzik sektörü bitmiş, uçuk fiyatlara eser satıyorlar. Bu kadar da abartmaya gerek yok. 

Türk Halk Müziği eseri yazmak dışarıdan gözüktüğü gibi kolay mı?

Şu an yazılan hiçbir eser türkü değil, türkü formunda beste diyoruz. Ama yine de o duygulara yakın eserler oluyor. Gerek müziği gerek sözleri olsun. Yakınlaştırmaya çalışıyoruz. Her ne kadar yapsak da o eski anonim türküler kadar olmuyor. Oradaki doğallık şu anda yok. Çünkü biz o acıları çekmiyoruz. Teknolojiyle beraber şu an duygular eskisi gibi doğal değil.