Televizyonda İnsanlara şans verilmeli

Cansu Kurgun, ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisiyle oyunculuk kariyerine adım attı. Ardından birçok yapımda rol alan genç yetenek şimdilerde ‘Yeter’ dizisinin şımarık kızı Ada olarak kamera karşısına geçiyor. İzmir’den İstanbul’a uzanan başarı hikâyesinin kahramanı olan Cansu Kurgun ile oyunculuk serüveni üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

İzmir’den İstanbul’a uzanan geliş hikâyenizden biraz bahseder misiniz? 

İzmir’de bir fotoğrafçının asistanlığını yapıyordum. Buraya gelişim de çok ani bir kararla oldu. Başka bir şey yapmak istediğimi biliyordum ama ne olduğunu henüz bulamamıştım. Şansımı İstanbul’da denemek istedim ve kendimi bu yola girmiş buluverdim. Annem hâlâ İzmir’de, ailemin geri kalanı ise Denizli’de yaşıyor ki İstanbul’da olmanın en zor kısmı da bu olsa gerek.

Sürekli telefondayız yani Oyunculuk hayatınıza nasıl girdi?

Dediğim gibi her şey hızlı oldu. Birkaç reklam filmi deneyimimden sonra kendimi ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ setinde buldum ki oyunculukla tanışmam bu şekilde oldu. 

ŞANS, YENETEKTEN ÖNEMLİ 

Bir röportajınızda kendi başarınızı ekibinize ve şansınıza bağlamışsınız. Bu sektörde şans gerçekten yetenekten daha mı önemli?

Tabii ki öncelik yetenek fakat özellikle ekran için şansının yaver gitmesi gerekir. Daha tanışma fırsatı bulamadığımız bir sürü büyük yetenek iş bekliyor ya da başka mesleklere yönelmek zorunda kalıyor. Benim doğru insanım menajerim oldu ve bu şekilde ilerleyebildim. İlerlemeye de devam ediyorum.

‘Yeter’ dizisiyle yollarınız nasıl kesişti? Ada nasıl bir karakter?

Koliba Film’in işi olan ‘Yılanların Öcü’ dizisinde Esra karakterini canlandırıyordum. Yeter’e geçişim yapımcımız Ata Türkoğlu’nun sürprizi gibi oldu. Yine doğru insanlar faktörü (gülüyor). Ada deli dolu, sevimli, özgüveni yüksek hatta biraz şımarık bir genç kız. Tabii hayatta en sevdiği insanı, babasını kaybetmenin acısıyla büyük bir değişim geçiriyor. İçindeki büyük öfke ve yalnızlıkla baş etmesi gerekecek bu süreçte. Kandırıldığının farkında değil ve bunu öğrenecek mi, öğrenirse ne olacak ben de merakla bekliyorum. Bir de Mert’le aşk kıvılcımları görüyoruz tabii... 

Dizinin bu kadar ilgi çekmesinin nedeni sizce hayatın çok içinden bir hikâyesi olduğu için mi?

Şiddet sadece fiziksel olmak zorunda değil, kapılar kapandığında arkasında ne olduğunu bilmiyoruz. Psikolojik şiddet, sözlü şiddet sorun olarak görülen şeyler değil maalesef. Yeter’in bu açıdan ciddi bir farkındalık yarattığını düşünüyorum. Çünkü sadece fiziksel şiddetin şiddetten sayıldığı bir ülkedeyiz.

UZUN VADELİ PLANLARIM YOK 

Bu dizinin kariyerine ne gibi katkıları oldu? 

Her projeden başka bir şey öğreniyorsun. Yeter’in seti de benim için bir açıdan okul gibi aslında. Tecrübeli olmanın yanı sıra iyi kalpli ve paylaşmaya çok açık insanlarla karşılıklı oynuyorum. Çok şanslıyım bu açıdan.

Kariyer planlanmanızda 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?

Hayatın ne getireceğini bilemiyoruz ve bence yaşamanın en güzel yanlarından biri bu. O yüzden o kadar uzun vadeli planlar yapmıyorum. Mutlu, huzurlu, sevdiklerimle olmak isterim yalnızca.

Sektörün durumunu, özellikle son dönemde televizyon ve sinemadaki yerli yapımları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Özellikle bağımsız sinemada büyük adımlar atılmaya başlandı. Bunun sebebi alıştığımızın dışına çıkan kişiler bence. Televizyonda da böyle cesur işlere, insanlara şans verilmeli, yeniliklere açık olunmalı diye düşünüyorum. Bu konuda kendimi sınırlamıyorum aslında. Tecrübeli, isim yapmış oyuncu ve yönetmenlerle aynı projede yer almayı çok isterim elbette ama henüz duyulmamış, farklı şeyler denemek isteyen sanatçılarla çalışma düşüncesi beni çok heyecanlandırıyor.