Sosyal medya, günlük hayatımızın artık en önemli gerçeği. Sosyal medyanın yarattığı kahramanlar ve fenomenler, her sektörde aranılan isimler haline geldi. Takipçi sayınıza göre birçok konuda söz sahibi olabiliyorsunuz. Bir duyuruyla mekânları doldurup taşırabiliyor, büyük kitlelere ürün pazarlayabiliyorsunuz. Hatta dizi ve filmlerde oynayacak veya mekânlar da yer alacak ünlü isimlerin bile sosyal mecralardaki aktiflik oranı göz önünde bulunduruluyor.
Photoshop çılgınlığı
Buraya kadar her şey normal. Bu hafta bu konuyu kaleme almamdaki neden sosyal medyanın son fenomeni ‘Lil Miquela’ isimli bir karakter. Hatırı sayılır bir takipçi sayısına sahip bu hesap genç bir kıza ait fakat işin fenomenleşen tarafı bu genç kadının gerçek mi yoksa sanal bir kahraman mı olduğunu kimse bilmiyor.Photoshop, son senelere kadar bilgisayarla haşır neşir olan kişilerin birçok meslek grubunda kullandıkları bir resim-fotoğraf düzenleme programıydı. Bu program ve benzerlerinin akıllı telefonlarımıza düşmesiyle beraber kimimiz ufak tefek düzeltmeler için kimimiz ise deyim yerindeyse ‘başka bir ben’ sloganıyla kendilerini shoplayarak fotoğraflarımızı paylaşıyoruz. Konumuza geri dönecek olursak Lil Miquela, bir photoshop mucizesi ya da tamamen başka kişiler tarafından yaratılmış 3D bir sanal kahraman. Fakat bu karakterin ağzından mekân önerileri yapılıyor, ürün tavsiyeleri veriliyor ve gerçek mi değil mi bilinmeksizin takipçi sayısı gün be gün artıyor.
Pek çok kadından daha gerçeksin
Bu hesap, sosyal medya kullanıcılarını da ikiye bölmüş durumda. Kimisi sanal bir karakterin gerçek gibi pazarlanmasını insanları kandırmak olduğunu savunarak hesabı protesto ediyor. Kimisi ise zaten artık sosyal medyadaki tüm kadınlarım photohop kullanarak kendilerini olduklarından farklı gösterdiğini iddia ederek, bu samimi karaktere ‘Sen pek çok gerçek olduğunu söyleyen kadından bile gerçeksin, paylaşımlarına devam et!’ diyerek Lil’yi destekliyor. Valla benimde kafam karıştı doğrusu ama diyeceğim şu ki; sosyal medya artık öyle güçlü bir silah haline geldi ki markalar ve ticari kafalar sanal karakterler yaratarak kitleleri peşinden sürükleyebiliyor.
Otel yemeği deyip geçmeyin
Çok seyahat eden bu nedenle de birçok farklı oteli deneyimleme fırsatı bulan biriyim. Her otelin konsepti ve ruhu farklıdır. Genelde otel seçimi yaparken de maddi boyutunu bir tarafa bırakırsak konum, oda genişliği, otel konsepti gibi detaylar karar sürecimizi etkileyen ilk unsurlardır. Kimsede dönüp şu otelin yemekleri çok iyi şurada kalalım demez. Geçen hafta Bodrum’da konakladığım Yalıkavak AvantGarde Otel benim bu konudaki Fikrimi tamamen değiştirdi. Deniz kenarında aynı zamanda havuzlu, geniş odalara ve aktivite alanlarına sahip lüks bir otel… Bunlar otel tercihi için yeterde artar bile fakat o 3-5 seçenekten ibaret oda servisi mönüleri vardır ya onun yerine kendi lezzetlerini yarattıkları füzyon dünya mutfağı mönüsüyle karşılaştım. Mönüde kokoreç mi ararsın, sushi mi, nachos mu yoksa Bodrum mandalinalı muhallebi mi yani kısacası yok yok. ‘Akşam yemeği saati, şu an mutfak yoğundur ve oda servisine fazla itina gösterilmez’ diye düşünerek fazla beklenti içinde olmadan mönüden seçimlerimizi yaptık. Öyle bir sunumla odaya servis yapıldı ki vallahi beni utandırdılar. Sırf bu keyif li oda servisi için bile bu otelde konaklayabilirim diye düşünüyordum yemeklere daldığım esnada.