cglgursoy@hotmail.com
Sonbahar ayları şehrin en hareketli zamanlarıdır. Daha tam yaz modundan çıkamayanlar sokaklarda soluğu alır. Düğün, dernek, davetler peş peşe gelir. Magazin ünlülerimizde bu sonbahardan nasibini aldı. Türkiye magazini en hızlı dönemlerinden birini yaşıyor. Yazın yaşanan ilişkiler, evlilikler, ayrılıklar, boşanmaların yansıması da hâlâ devam ediyor. Ayda bir yaptığım magazin gündemi yorumlarımı yapayım dedim bende.
İREM DERİCİ’YE NELER OLUYOR?
Haftanın en üzücü haberlerinden biri pop müziğin son dönemlerdeki deli dolu çılgın kızı İrem Derici’nin hastalığı nedeniylei yoğun bakıma kaldırılmasıydı. İrem 6 ayda 16 kilo gibi ciddi bir kilo kaybı yaşadı. Ne yalan söyleyeyim yazın kendisini gördüğümde ne kadar güzelleşmiş diye içimden geçirmiştim ki işin iç yüzü hiçte güzel değilmiş. Zayıflamaya taktıkça o güzellik gitgide sağlıksız bir görüntüye dönüştü ve sonunda olanlar oldu. Yeterli besini alamayan vücut organları iflas ederek kızcağızı hastanelik etti. Çok şükür doktorundan iyileştiğine dair haberi aldık ama benim kafama takılan başka bir basın açıklaması oldu. Açıklama şu şekilde yapıldı: ‘’İrem iyileşme yolunda yoğun bakımdan çıktı, merak etmeyin. Çok kısa bir süre sonra sahnelerde olacak.’’ Yahu ne sahnesi bu kız zaten yoğun iş temposu yüzünden bu hallere gelmedi mi? Kimsenin İrem Derici’nin sahnelere dönüp dönmeyeceğini merak ettiğini düşünmüyorum. İyileşsin, ayaklansın, sağlığına kavuşsun sonra kıza iş güç mesuliyetini yükleyin.
ŞEYMACUN ŞÖLENİ
Devlet meselesi haline gelen Acun Ilıcalı- Şeyma Subaşı düğünü sonunda gerçekleşti ve günlerce magazin gündeminin manşetiydi. Kimi kin kustu kimi alkışladı en nihayetinde birbirini seven iki insan dünyaevine girdi. Popüler iki ismin düğünü tabii ki konuşulacaktı ve bu kadar görkemli bir düğün olunca da magazin malzemesi bol oldu. Sosyal medyadan katılımcılar sağ olsun, düğünü an be an takip ettik. Dikkatimi çeken nokta ise paylaşım yapanların neredeyse hepsi paylaşımlarını yorumlara kapatmıştı. Bu ilişki yeterince yazılıp çizildi. Ben sadece düğüne değinmek istedim. Çünkü alışıla gelmişin dışında Avrupai bir düğün oldu. Her şey en küçük detayına kadar özenle hazırlanmıştı belli ki. Organizasyonun başındaki Bettina Machler başta olmak üzere düğünde emeği geçenlerin ellerine sağlık vallahi. Hadi artık bundan sonra konuşacak başka şeyler bulalım.
YENİ YAŞINDA YEPYENİ BİR MERVE
En yakın arkadaşlarımdan biri olan oyuncu Merve Boluğur, geçtiğimiz günlerde deyim yerindeyse 40 gün 40 gece doğumgününü kutladı. Üzücü bir haberle Murat Dalkılıç’la yollarını ayırdıktan sonra ben arkadaşımı yenilenmiş ve tertemiz bir sayfa açmış bir şekilde gördüm. Her bitiş yeni bir başlangıçtır lafı ne de doğru. Yeni sayfasında radikal kararlar alan Merve, saçlarını kısacık kestirip rengini değiştirdi ve hep siyahlar içinde gördüğümüz Merve Boluğur ‘Artık hayatıma bolca renk sokacağım” dedi. Doğumgününde Paris’te olduğundan dolayı yanında olamayan biz kız arkadaşları ona sürpriz bir yemek düzenledik ve yeni yaşıyla beraber yeni hayatına merhaba deyişini kutladık. İyiki doğdun canım arkadaşım her yaşında yüzünde gülücüklerin eksik olmasın.
EBRU ŞALLI NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Gündemden hiç düşmeyen bir başka isim ise Ebru Şallı. Evli bir adamla ilişkisi ortaya çıkan Ebru sevenleri de dahil olmak üzere birçok kişi tarafından topa tutuldu. Daha sonra beraber olduğu kişinin boşanma sürecinde olduğu ortaya çıktı. Murat Başoğlu skandalı gibi bir etiksizlik söz konusu değil ise iki insan birbirine âşık olabilir. Buraya kadar her şey gayet doğal bana göre fakat neden Ebru hep magazinin olduğu yerlerde görüntü veriyor bunu anlamakta güçlük çekiyoruz işte. Bodrum sahilleri magazin muhabirlerinin en uğrak noktası ve kaçınılmaz sonla burada ilişkisi görüntülendi ve bence yeterince aldığı tepkilerden ve gözü yaşlı eski eşin feryatlarından nasibini aldı ve muhakkak o da üzüldü. Sessiz sakin sevdiği adamın boşanmasını beklemek yerine şimdide Zorlu AVM gibi yine magazin muhabirlerinin olduğu bir yerde eli kolu poşetlerle ev alışverişi yaparken çekiliyor yanında da beraber olduğu beyefendinin şoförü. Bu sıkıntılı dönemde bile neden hep göz önünde bunu anlamak mümkün değil.