- Projenizden biraz bahseder misiniz?
2 yıllık, yoğun ve keyifli bir çalışma döneminin ürünü bu albüm. Bir ‘featuring proje... Albümde Ece Seçkin, Mustafa Ceceli, Bengü, İrem Derici, Sinan Akçıl, Miri Yusif, Serkan Kaya, Gülçin Ergül, Elif Atbaş, Burak Konyar, Deha Bilimlier ve Burak Güner var. Bir pop dans albümü diyebiliriz. Bu arada bir şarkı da ben seslendirdim projede...
- Bunca önemli ismi bir araya toplamak zor olmadı mı?
Tabii ki dönem dönem bazı zorluklar yaşadım. Günümüzde ne tip bir albüm yaparsanız yapın, her aşaması ayrı bir özen gerektiriyor. Tabii ki bu noktada, benim en büyük avantajım, çalıştığım insanların işlerine ruhlarını katıyor olmaları oldu. Her biriyle çalışmak ayrı bir keyif benim için.
- Neye göre belirlediniz bu isimleri?
Albümümde bulunan her isim kendi alanlarında birer star. Ben şarkıların yorumcularını seçtiklerine inanırım. Burada da öyle oldu. Repertuvar çalışmam esnasında, dinlediğim ve beğendiğim bir şarkıyı kimin sesinden duyduysam, kafamda kim canlandıysa onunla çalışmayı tercih ettim.
- Aslında yıllardır müziğin içindesiniz. Müzikal yolculuğunuzu da bir özetler misiniz bize?
Hikaye, 14 yaşımdayken bir gün sevgili Ozan Doğulu ve Kenan Doğulu’nun stüdyosunda zaman geçirmemle başladı. O gün, bu işi yapmak istediğime karar verdim. 18 yaşında, profesyonel müzik kariyerim aranjör olarak başladı. Sertab Erener, Murat Boz, Ziynet Sali, Aşkın Nur Yengi, Nilüfer gibi endüstrinin önemli yorumcularıyla çalışma şansı yakaladım. 21 yaşında sahne kariyerime Emre Altuğ orkestrasında klavye çalarak başladım. Halen sahnede Mustafa Ceceli’ye klavyede eşlik ediyorum.
ALBÜM KARARINI LOS ANGELES’TA VERDİM
- İşin mutfağındaki isimler bir bir vitrine çıkıyorlar ve çok başarılı işlere imzalar atıyorlar. Siz bu kararı nasıl verdiniz?
Dünyada ve Türkiye’de de sıkça görülen bir şey bu. Üretim için de çok önemli bence. Ben bu projeye müzik eğitimim için bir müddet bulunduğum Los Angeles’ta karar verdim. 14 yıllık müzikal geçmişin ve deneyimin bir meyve vermesinin zamanı olduğuna karar verdim.
- Peki hiç kaygı duymadınız mı? Endişelendiğiniz noktalar olmadı mı?
Başta gözüm bir korkmadı değil (gülüyor). Lakin iyi koordinasyon ve stratejinin, yoğun çalışmayla harmanlanmasının hayatta başarıyı da getirdiğine çoğu kez şahit oldum. Bütün kaygıları bir kenara bırakıp çalışmaya koyuldum.
- Demin de konuştuğumuz gibi, aslında pop müzik dünyasının göbeğinde yer alan isimlerden birisiniz... Nasıl gidiyor sizce sektör?
Bu sektörde bulunduğum süredeki gözlemim, birçok açıdan ivmenin aşağı doğru gidişatını gösterse de, iyi eserlerin ne şartta olursa olsun başarılı olduğu şeklinde. Yani iyi müzik dinleyicisini, dinleyici de iyi müziği buluyor. Sektörde ‘iyi müzik’ yapma kaygısı hakim oldukça çıta her daim yükselecek. O yüzden daha iyisi için çalışmaya ve üretmeye devam.
- Bir aileden bir ünlü çıkınca ikincisi çoğunlukla gölgede kalıyor. Bu açıdan bakılınca Mustafa Ceceli sizin için avantaj mı dezavantaj mı?
Bir aileden iki ünlünün çıkıyor olması önce biraz kafa karıştırıcı bir durum gibi görünse de, uzun vadede çok büyük bir avantaj. Yurtdışında bu durum “Power House” olarak isimlendiriliyor. Mesela bizde Ozan Doğulu ve Kenan Doğulu buna çok güzel bir örnektir.
ARABESK BİZDENDİR!
- Son yıllarda ciddi bir arabesk hareketi söz konusu... Sizin albümünüzde de etkileri görülüyor.
Arabeskin izleri her dönem vardır müziğimizin içinde. Zaman zaman yoğunlaştığı, daha çok arz edilip, talep gördüğü oluyor. Ben, bizim olan şeylere sahip çıkmaktan yanayım. Bizler, kulağımızda Türk Musikisi ezgileri bulunan bir milletiz. Arabesk müzik, bu temaları içerir. Kısaca bizdendir.
- Nasıl bir adamdır Sinan Ceceli?
İşte korktuğum soru geldi (gülme). Bana göre cevaplanması en zor sorulardan biri. ‘Kendi halinde biri’ sanırım en güzel özet olur.